English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Back in my day

Back in my day translate Turkish

260 parallel translation
Back in my day, hobos respected each other.
Eskiden evsizlerin birbirlerine saygısı olurdu.
Back in my day they'd put us in a police car like this and drive us way off in the field and...
Eskiden bizi böyle polis arabasına bindirip şehir dışına götürürler ve...
Why, back in my day...
Neden, eski günlerimde...
Yes, as i was back in my day. I was a contortionist too.
Evet, ben de zamanında onlar gibiydim.
Back in my day
Benim de eskiden, bir Sting Ray'im vardı.
Back in my day, we didn't have your fancy all-Digital weapons.
Benim zamanımda, öyle şatafatlı dijital silahlar yoktu.
[Laughs] Back in my day, they used a 2-handed set shot.
Benim zamanımda atış yapmak için iki ellerini de kullanıyorlardı.
Back in my day, we had people who stood up to ruffians.
Benim zamanımda, daha doğuştan haydut olanlar vardı.
Well, back in my day, we had a thing called metal.
Benim zamanımda metal diye bir madde vardı.
Back in my day, we couldn't afford fancy toboggans.
Bizim zamanımızda süslü kızaklara gücümüz yetmezdi.
Now, back in my day, you couldn't have just two hit songs and call yourself having a good record.
Benim zamanımda, iki hit şarkıyla... ... iyi albüm yaptım, diyemezdin.
Give back my galoshes! In my day people didn't speak like that.
Galoşlarımı geri ver. Benim zamanımda insanlar böyle konuşmazdı. Yani, benimle geliyormusun?
My pa had these on that day down in Tombstone... but he got shot in the back.
Babam Tombstone'dayken üzerinde bunları taşıyordu sırtından vurulduğunda!
I have to think back to that summer's day, lying in the machine room listening to the men slagging of my father.
O yaz gününe dönmeliyim, makine dairesine uzanmış babama laf sayan işçileri dinliyordum.
I suppose from that day on I began to... to compromise... always with the one hope in the back of my mind that somehow, someday...
Sanırım o günden itibaren ödün vermeye başladım.
Darling, you know when I helped you back there in the car and I held that new life in my arms? I knew, I knew what you must feel every single day.
Sevgilim, arabanın arkasında sana yardım ettiğimde ve kollarımda yeni bir hayat tuttuğumda her gün neler hissettiğini anladım.
Believe me, my dear Alec... Fiedler... is the acolyte who one day will stab the high priest in the back.
İnan bana sevgili dostum Alec Fiedler bir gün başrahibi sırtından bıçaklayacak olan rahip yardımcısıdır.
First laid eyes on my wife in a ballpark. Probably looked like you back then, I... I used to shave my face every day.
Karımı ilk kez sahaya getirdiğim zamanlarda sanırım senin gibi görünüyordum, sonrasında ben her gün yüzümü traş ederdim.
These sudden changes in weather make my back ache, so I must stay in bed all the day.
Havadaki bu ani değişiklikler sırtımı çok acıtıyor. Bu yüzden bütün gün yataktan çıkamıyorum.
One day I woke up with pains in my back.
Bir sabah, sırtımda ağrıyla uyandım.
And suddenly, I had rheumatism in my back, from one day to the next.
Birden bire, bir günde belimde romatizma oluştu.
I have to sit down they need each other in sorta-so many unexpected ways ever since the day you got here you've totally had my back an I just I promise you from now on I will never fail you again
Yani daha önce o işi yaptın. Onunla aramda bir anda bir kardeşlik bağı oluşuyor. Aynı kızla mı?
Go back in time to the day I should have been conceived? Watch my father invent the condom?
Benim rahme düştüğüm güne geri dönüp babamın prezervatifi unutmasını mı izleyeceğiz?
Day of my wedding, I went to the church early, cos I had a bad feeling, and I go in the back, and that's when I saw it.
Dügün günü erkenden kiliseye gittim, çünkü içimde kötü bir duygu vardi. Arkaya gittim. iste o zaman gördüm.
Amid the chaos of that day when all I could hear was the thunder of gunshots and all I could smell was the violence in the air I look back and am amazed that my thoughts were so clear and true.
O kaosun ortasında tek duyabildiğim, silah seslerinin oluşturduğu fırtınaydı. Ve aldığım tek koku da, havadaki şiddetin kokusuydu. Geriye dönüp baktığımda o anda düşüncelerimin çok açık ve doğru olduğunu görüp şaşırıyorum.
I thought I'd be jumping for joy the day Skinner left... but now all I have is this weird, hot feeling in the back of my head.
Skinner'in ayrılacağı gün sevinçten havalara uçacağımı düşünürdüm ama şimdi sadece kafamın arka tarafında tuhaf bir his var.
Now, when I snap my fingers you will imagine you were back at your first day in the second grade.
Şimdi, parmaklarımı şıklattığımda kendini ikinci sınıfa gittiğin ilk günde hayal edeceksin.
I knew one day you'd throw that back in my face!
Günün birinde bunu yüzüme vuracağını biliyordum.
in the back of a dream car, 20-foot long don't cry, my sweet don't break my heart doin'all right, but you gotta get smart wish upon wish upon day upon day
TV-Rip :
You see, my husband Robert, one day back in 1966, pick up sticks, and me four months pregnant with this precious angel.
Benim kocam Robert, 1966da bir gun, bohcasini aldi, ve ben 4 aylik hamileydim bu melege.
My man ain't coughed like that since back in the day.
Adamım uzun zamandan beri böyle öksürmemişti.
Yeah, nothing besides letting you live inside my body while I risked my life to steal back your shapely corpse all the while having to endure Gabrielle whining and crying 24 hours a day about "How much she misses Xena!".
Evet, endamlı cesedini geri çalmak için hayatımı riske ederken vücudumun içinde yaşamana izin vermemden... ve bütün bunlar olurken Gabrielle'in Zeyna'yı ne kadar özlediğiyle ilgili sızlanmasına ve günde 24 saat ağlamasına katlanmaktan başka hiçbir şey.
The day I checked out of here, all I could think about... was the day I would chug back in with a Pulitzer in my hand.
Buradan gittiğim gün, düşündüğüm tek şey... elimde bir Pulitzer ödülü ile geri dönmekti.
Yesterday, I came back to my house in the middle of the day, and I found Pacey sprawled on my bedroom floor.
Dün, evime döndüğümde Pacey günün ortasında yatak odamda yerde yayılmış oturuyordu.
But many lives have been destroyed by this system, and I believe that in years to come, my testimony will be viewed for what it is and that I will not have to look back on this day with any regret.
Ama bu sistemin içinde bir çok hayat yok edildi. Ve inanıyorum ki gelecek yıllarda ifadem hak ettiği şekilde görülecek ve ben bugüne pişmanlıkla bakmak zorunda kalmayacağım.
That bright dust, when I look back into that distant time... I see the day, when I had my feet in chains, and I looked down to avoid her face...
Zamanda geriye dönüp o ışıltılı toprağı baktığımda ayaklarıma zincirin vurulduğunu ve kardeşimin yüzüne bakmamak için kafamı yere eğdiğim o günü görüyorum.
My man give me this TV'cause I did some work for him back in the day.
ArkadaŞım bana bunu verdi, çünkü eskiden onun için bazı iŞIer yapmıŞtım.
- Finding one of the bright young sadists who did experiments on us back in the day certainly is my business.
- O genç sadistlerden birinin, geçmişte bize yaptığı deneyler beni ilgilendirir.
The happiest day of my life was when I walked back in here with you 2 kids.
Hayatımın en mutlu günü eve sizin yanınıza döndüğüm gündü.
No, there's one thing actually, in particular that I'll remember till the day that I die. Yeah, it was back in ninety-one, just before my unit was flown out to Kuwait to mop up the last pockets of resistance.
Hayır, aslında hayatımda özel bir tek olay var ölene dek unutmayacağım... 91 yılında..., birliğim Kuveyt'e gönderilmeden once direnişin son zamanlarında.
I dreamt that my job, was that every day I would go into work, and narrate a documentary about some guy's life, and go home from work and have dinner, and go to bed and go back to work in the morning,
Rüyamda işimi gördüm... her gün işe gidiyor... ve bir adam hakkında belgesel kaleme alıyordum... ve işten eve dönüyor yemek yiyor... yatıyor arkasından sabah olunca tekrar işe gidiyordum.
I have not one thought, hope or wish connected with her... unless it be part of the picture I keep in my mind... of one day being able to turn my back upon this accursed place... and never to think of it again with any feeling but loathing and disgust.
Onunla ilişkiye geçmeyi hiç düşünmedim ya da dilemedim... Resmin bir parçası olmadıkça bu lanetli yere bir gün geri dönebilmeyi aklımda tutarım ve iğrenme ve nefret duyguları olmadan asla düşünemem.
Back in my hometown of Flint, Michigan, a six-year-old first-grade boy, at Buell Elementary, had found a gun at his uncle's house, where he was staying because his mother was being evicted.
Memleketim Flint'te, Buell İlkokulu birinci sınıf öğrencisi 6 yaşında bir oğlan evlerinden çıkarıldıkları için annesiyle sığındığı dayısının evinde bir tabanca bulmuş.
When we first met in Shimabara he came back the next day... and bought out my contract from the brothel. I'm proud when he says...
Shimabara'da ilk karşılaştığımızda ertesi gün geri döndü... ve genelevle kontratımı feshetti.
Maybe it'd work out, but chances are I'd leave you in your white dress, find you spawning with another fish who's spawning my good friend night and day behind my back.
Belki işler yolunda gider. Ama büyük bir olasıIıkla seni dümende gelinliğinle terk ederim. Sonra da seni başka bir balıkla yumurta dökerken yakalarım.
All right, last but not least, right here, my foxy production secretary and star of the first day of shooting of Sweet Sweetback's Baadasssss Song, Priscilla.
Ve son olarak... kurnaz prodüksiyon asistanım ve... ilk günkü çekimde Sweet Sweet Back'in Bad Ass şarkısını söyleyecek Pricilla.
These essays are due back tomorrow, I'm way behind on my reading, so I'm eating my day-old vending machine at my desk in my futile attempt to try and catch up.
Bu denemeleri, yarına kadar okumam gerek. Okuma parçalarında da geri kaldım. Makineden aldığım bayat sandviçle, umarsızca işleri yetiştirmeye çalışıyorum.
I'm just trying to get back in time to salvage a little Valentine's Day with my wife.
Sadece Sevgililer Günü'nde karımla geçirecek biraz vakit yaratmaya çalışıyordum, tamam mı?
Back in the day, I worked... the highfalutinest ranches you ever seen... but those stuck-up ranch bosses couldn't appreciate my talents.
Eskiden, görebileceğin en büyük çiftliklerde çalıştım. Ama o kibirli çiftlik patronları yeteneklerimin kıymetini bilmedi.
Hell, be Uncle Virgil back in the day, I'd have both them chicks over at my house right now.
Eğer eski günlerdeki Virgil amca olsaydım, iki pilici de hemen şimdi eve atardım.
I was helping out in the store one day after school when my mom asked me to go in the back and get an order.
Bir gün okuldan sonra dükkanda yardım ediyordum. Annem arka taraftan bir siparişi getirmemi istedi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]