Just like everybody else translate Turkish
416 parallel translation
Well, I looked in whilst they was eating and it was fried dough, just like everybody else. Ma?
Yemek yerlerken baktım, onlar da herkes gibi kızarmış hamur yiyorlardı.
You're just like everybody else.
Sende tıpkı herkes gibisin.
You want the truth. And when you get it, you're just like everybody else.
Gerçeği istiyorsun ve öğrenince, herkes gibi davranıyorsun.
How come you make so much noise? You've been sniffing around... trying to find a hole in the fence just like everybody else.
Herkes gibi çitlerin çevresine gezinip bir delik bulmaya çalışıyorsun.
You're just like everybody else.
Sen de diğerleri gibisin.
And soon we'll be a normal, happy couple with no problems just like everybody else.
Çok yakında hiçbir sorunu olmayan, normal bir evli çift gibi olacağız tıpkı diğer evli çiftler gibi.
No, I want to be a nut, just like everybody else in this building!
Hayır! Deli olmak istiyorum! Bu binadaki herkes gibi!
Just like everybody else in this room.
Buradaki herkes gibi korkuyorum.
I think you're getting just like everybody else around here.
Sende tıpkı buradaki diğer insanlara benzemeye başladın.
Just like everybody else.
Herkes gibi.
They got feelings just like everybody else, kid.
Onların da herkes gibi duyguları var.
Clearly the boy must have an unconscious mind, just like everybody else.
Herkes gibi adamcağızın da şuurunun yerinde olmadığı aşikar.
I'm hanging on by my fingernails, just like everybody else.
Tırnaklarımla tutunmaya çalışıyorum, tıpkı diğer insanlar gibi.
At home, at school at work, in the street you will respect authority and you will obey the rules, just like everybody else!
Öğreneceğin iki şey var! Evde, okulda işte, sokakta sen de aynı herkes gibi otoriteye saygı duyacak ve kurallara uyacaksın!
I keep telling everybody, don't you think I wanna get out of here... and see E. T. Just like everybody else?
Herkese söylüyorum, sizce buradan çıkıp herkes gibi E.T.'yi görmek istemez miyim?
I mean, if they walk on two legs and they breathe air... they eat dirt and they do the chicken just like everybody else.
İki bacakları varsa ve nefes alıyorlarsa onlar da herkes gibi hizaya gelecektir.
'Cause then you're just like everybody else.
Çünkü o zaman siz de herkes gibi sıradan birisi oluyorsunuz.
I ran around and shot just like everybody else.
Etrafta koşuşturup herkes gibi ateş ettim.
I just want you to know... no matter what you do, you're gonna die just like everybody else.
Bilmeni isterim ki yaptıkların önemli değil, herkes gibi sen de öleceksin.
- Just like everybody else, okay?
- Herkes gibi, tamam mı?
You want in there, you buy a ticket just like everybody else.
İçeri girmek istiyorsan herkes gibi bilet alman gerekir.
Well, he's got his knife in my back, just like everybody else.
O'da beni sırtımdan bıçakladı diğer herkes gibi.
Hair. Just like everybody else.
Tıpkı diğerlerinde olduğu gibi.
These pants come off at night just like everybody else's. Why all the questions? Oh, no reason.
tabiki. bu pantolonları sadece akşamları yatmak için çıkarıyorum neden bu soruları soruyorsunuz?
Two fucking days and you're just like everybody else in here.
İki gün. Sadece iki gün sonra sen de buradaki diğerleri gibi olacaksın.
He's got you fooled, just like everybody else.
Herkes gibi seni de kandırdı.
We're payin'$ 1 an acre, just like to everybody else.
0.4 dönüm için bir dolar ödüyoruz.
You know, Kidd is just using you like he uses everybody else.
Kidd herkesi kullandığı gibi seni de kullanıyor.
He's like everybody else, just out for himself. No, no, no.
O da herkes gibi, sadece kendini düşünüyor.
Yes, water's important to me, just like it is to everybody else in the state... because without water there wouldn't be any state!
Ülkedeki herkes gibi su benim için de önemli. Su olmazsa hayat da olmaz ülkede de.
JUST LIKE EVERYBODY ELSE.
Pekâlâ George.
Just nervous, like everybody else in the neighborhood, I guess.
Sadece biraz endişeliyim, yani bu çevredeki herkes gibi.
It's a funny feeling, to find out that your father is just a person like everybody else.
İnsanın babasının sadece herhangi biri gibi bir insan olduğunu öğrenmesi garip bir duygu.
You're not satisfied to just get along like everybody else.
Herkes gibi yaşamak sana yetmiyor.
By all the people that had the thought that put it to the point, to get us in a position to just be a tool, like, like a vehicle like everybody else.
Bizi bu hale sürükleyen insanların düşüncelerine göre, anla işte, biz aracı olduk biraz...
I was just looking, like everybody else.
Ben de herkes gibi bakıyordum işte.
Oh, I know I shouldn't say such things, but I just can't- - I can't behave like everybody else.
Oh, biliyorum böyle şeyler söylememeliyim, ama ben sadece- - başka diğer insanlar gibi davranamıyorum.
I just want us to have a normal life, like everybody else.
Herkes gibi normal bir hayatımız olmasını istiyorum ben sadece.
I'll just be like everybody else.
Ben de herkes gibi olacağım.
I just wanna be like everybody else.
Sadece başkaları gibi olmak istiyorum.
I'm just out on the street like everybody else.
Piyasayı ben belirlemiyorum. Herkes gibi bende sokaktayım.
I appreciate that, but he has to wait, just like everybody else.
Bunu takdir ediyorum, Ama diğerleri gibi beklemek zorunda.
I'm just waiting now here like everybody else.
Bende diğerleri gibi şuan sadece bekliyorum.
I just want to make it through with some dignity, like everybody else.
Sadece herkes gibi ciddi olacağım.
I just wanna be anonymous like everybody else, do my share for my country.
Ben de sadece herkes gibi sıradan olmak, ülkeme görevimi yapmak istiyorum.
I don't care, just promise me something like you do everybody else.
Umurumda değil, sadece herhangi birisi gibi olmaya söz ver.
Sometimes I wonder if I shouldn't just stay here and get a job or get married like everybody else.
Bazen herkes gibi burada kalamaz mıyım bir iş bulamaz mıyım ya da evlenemez miyim diye merak ediyorum.
Going to New York just to work the streets... like everybody else there. Working the streets basically.
Aslen sokaklarda çalışıyor.
You'll just have to read about it. In the Sunday paper, like everybody else.
Pazar günü, herkes gibi gazeteden okuyup öğrenmek zorundasın.
They'll just think I paid for her like everybody else.
Diğerleri gibi ona para verdiğimi sanacaklar.
Just cough in your goddamn buck like everybody else.
Bırak ve çık. Nelerle uğraşmak zorunda olduğumu görüyorsun.
just like that 1429
just like me 288
just like you 742
just like you said 149
just like old times 221
just like your father 62
just like you wanted 40
just like you are 25
just like you asked 44
just like everyone else 52
just like me 288
just like you 742
just like you said 149
just like old times 221
just like your father 62
just like you wanted 40
just like you are 25
just like you asked 44
just like everyone else 52