Just like yours translate Turkish
323 parallel translation
I knew a woman once that had a case just like yours but you know what she did?
Vaktiyle aynı sizin gibi durumda olan bir kadın tanıyordum lakin, kadın ne yapmış biliyor musunuz?
And I'll have beautiful curly hair just like yours.
Benim de seninkiler gibi güzel kıvırcık saçlarım olacak.
It's a police station, Daddy, just like yours.
Polis karakolu yaptım baba. Tıpkı seninki gibi.
Just like yours, only darker.
Tıpkı seninki gibi, sadece koyu!
Well, we found a whole world of minds that work just like yours : Logical, unemotional, completely pragmatic.
Seninki gibi çalışan akılların olduğu bir dünya bulduk - mantıklı, duygusuz, tamamıyla pragmatik.
Just like yours.
Seninki gibi.
A friend of mine's got red whiskers just like yours, Colonel.
Madencini bi dostuyum. Senin gibi kırmızı sakkalılardan hoşlanırım, Colonel.
He had those same eyes, just like yours under your dark glasses
Aynı senin ki gibi gözleri vardı Koyu gözlüklerinin arkasındakine benzer
Look at his chin, just like yours!
Çenesini gördün mü? Tıpkı sen.
My son's just like yours. He eats!
Benim de doyurmam gereken bir oğlum var!
His name's David, just like yours.
Adı David'dir, adaşın yani!
Just like yours.
Tıpkı seninki gibi.
Joey's got a car just like yours, man.
Joey'in seninki gibi bir arabasi var.
It sounds just like yours now.
Artık sesi senin ki gibi geliyor.
It is like yours! It is just like yours!
Tıpkı sizinki gibi!
Looks just like yours, huh?
Aynı seninkinden, hıh?
It's just like yours, putting out fires.
Senin işine benziyor. Sürekli yangın söndürüyoruz.
But when I grow up I want to be just like yours.
Ama ben büyüdüğümde tamamen seninki gibi olmak istiyorum.
He had a long nose too, just like yours.
Onun da burnu aynı seninki gibi uzundu.
The ears of Sergei Sergeevich are just like yours.
Sergei Sergeevich'in kulakları senin kulaklarına benziyor.
A bit shrunken, though... Just like yours...
Biraz daralmış aynı senin şey... gibi.
My hair was just like yours.
Benim saçım seninki gibiydi.
Jeffrey, he's got a bike just like yours!
Jeffrey, aynen seninki gibi bir motoru var!
Well, now, sure, he had a brush or two... on the wrong side in his later years, but for the most part... his heart was in the right place, just like yours.
Tabi ki, onun da son yıllarında 1 veya 2 defa yanlış.. yollara saptığı olmuştu ama en önemlisi... kalbi temizdi, aynen seninki gibi.
It ´ s just like yours.
Seninkiye aynı.
Just like yours do.
Aynı seninkiler gibi.
Like it or not, that's my name, Cole, just like yours.
Hoşuna gitsin ya da gitmesin, Cyrus. Ama adım bu, Cole. Tıpkı seninki gibi.
It was a village just like yours. Small and prosperous, full of life. Until a day that my army came.
Tıpkı sizinki gibi bir köydü... ufak ve... ve zengin, hayat dolu... benim ordumun geldiği güne kadar... benim geldiğim güne kadar... onu yok edene kadar.
Pres'life and yours will hang on things just like that,... and you'll both surely die.
Pres'in ve senin yaşamın bu gibi şeylere bağlı olacak ve ikiniz de kuşkusuz öleceksiniz.
Any actor with a conceit like yours, we just couldn't afford the premium.
Sendeki gibi kibri olan bir aktörün ikramiyesini asla karşılayamayız.
Just like I said... I'd fight for you and yours like I'd fight for the old man's.
Söylediğim gibi... yaşlı adamın hakkını savunduğum gibi seninkini de savunurum.
Like me, you didn't just see it. You felt emotions that weren't yours.
Evinde hiç küllük yok, bir tane bile.
"I hope you'll forgive me for presuming like this, " but I was just wondering how much that ouija board of yours really knows. "
"böyle düşündüğüm için bağışlayacağınızı umarım, fakat sizin şu ouija tahtanızın gerçekten ne kadar bildiğini merak ediyordum."
A man with a big frame like yours can't just nibble away like a little old titmouse.
Sizin gibi iri bir adam kedi maması kadar bir yemekle doymaz.
Just like those husbands of yours you don't even know any more.
Hakkında bir şey bilmediğiniz kocalarınız gibi.
I just had it fixed like yours.
Seninki gibi yaptırdım.
And of course with a low-slung model like yours, well, he just scoops'em up like a vacuum cleaner.
Ve tabii seninki gibi alçak seviye modelle, şey, sadece bir elektrik süpürgesi gibi çekip alıyor.
I want to give it more than just this Southern thing. And I think that a really hip group like yours... could walk off with the evening.
Ve seninki gibi modern bir grup...
A spirit like yours just can't end.
Seninki gibi bir ruh ölemez.
And sometimes they'd just like to change your channel... and send that crumbola attitude of yours back to Mr. Rogers'neck of the woods.
Bazen de kanalını değiştirip bu sevimsiz tavrını Bay Rogers'ın diyarına yollarlar. Anlıyor musun?
You might as well crawl into bed with that screwed up wife of yours,'cause you're dead from the waist down just like she is.
Sen de, o murdar olmuş karınla beraber yatağa sürünerek gitmeliydin çünkü aynen onun gibi, senin de belden aşağın ölmüş.
I know my own secrets, just like you know yours.
Senin kendininkileri bilmen gibi Ben de sırlarımı biliyorum.
- Yeah. Stobbs just doesn't like yours.
Stobbs seninkinden hoşlanmıyor.
You went on about those insects, just like they were old friends of yours.
Sanki eski arkadaşlarınmış gibi, şu böceklerden konuşup durdun.
Or lips, and when they touched, yours were like that first swallow of wine after you just crossed the desert.
Veya dudaklar... Senin dudaklarına değdiklerinde çölü geçtikten sonra, şarap kadehinden alınan ilk yuduma benzer.
- Well, nothing as crisp as yours, sir. We just tend to say something like,
Sizinki kadar kesin değil belki, Biz sadece
I just don't want her getting involved with a family like yours. Especially your screwed-up brother.
Seninki gibi bir aileyle ilişkiye girmesini kesinlikle istemem.
You'll mail it just like I'll mail yours.
Seninkini yollayacağım gibi yollarsın.
I guess their maternal instinct just didn't click in like yours, huh?
Onların annelik içgüdüsü seninki gibi değil galiba.
Just what the neighborhood says... or what I read in papers like yours.
Mahallede söylendiği kadarını. Ve seninki gibi gazetelerde yazanları.
It fell into my lap, just like it's gonna fall into yours.
Kucağıma düştü. Şimdi senin kucağına düşeceği gibi.
just like that 1429
just like me 288
just like you 742
just like you said 149
just like you wanted 40
just like old times 221
just like your father 62
just like you are 25
just like everyone else 52
just like you asked 44
just like me 288
just like you 742
just like you said 149
just like you wanted 40
just like old times 221
just like your father 62
just like you are 25
just like everyone else 52
just like you asked 44