English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You broke the law

You broke the law translate Turkish

122 parallel translation
You broke the Law.
Kuralı çiğnedin.
You broke a contract, therefore you broke the law.
Anlaşmayı ihlal ettiniz, yani kanunları da çiğnemiş oldunuz.
- You broke the law.
- Sen kanunu çiğnedin.
You broke the law.
Kanunu çiğnediniz.
You broke the law.
Kanunları çiğnedin.
You got caught because you broke the law.
Sen yakalandın ; çünkü yasaları çiğnedin.
You broke the law!
Kanuna karşı geldin!
You could have done that! - You broke the law, And I was punished.
- Kanunlara sen karşı geldin ama cezalandırılan bendim!
- You broke the law.
- Kanunu çiğnemişsin.
You broke the law, Eddy.
Yasaları mı çiğnedin?
You broke the law, now you have to learn the lesson.
Kurallara uymadın, şimdi dersini alacaksın.
Danforth, you broke the law, didn't you?
Danforth, kanuna karşı geldin, değil mi?
You broke the law, my friend.
Kuralı bozdun, Dostum.
I mean, you broke the law and betrayed a friend.
Kanunlara karşı geldin ve arkadaşına ihanet ettin.
All I needed to know about you was that you broke the law.
- Hayır, adını hatırlamıyorum. Zaten bilmem gereken tek şey yasaları çiğnediğindi.
You broke the law.
Yasaları çiğnedin.
- You broke the law!
- Yasayı çiğnedin!
You broke the law...
Kanunu çiğniyorsun...
- You broke the law, bitch.
- Kanuna karşı geldin, fahişe.
- Because you broke the law.
- Yasaları çiğnediğin için.
Not only did you disregard the family's wishes, you broke the law!
Ailesinin isteklerini hiçe saymakla kalmadınız, kanunu da çiğnediniz.
I did... Until you broke the law.
Ben... ta ki kanunu ihlal edene kadar.
- So you broke the law to keep your partner's killer from going free?
- Yani ortağınızın katili özgür kalmasın diye kanunu mu çiğnediniz?
You broke the law, son.
S.ktir!
You broke the law.
Yasayı çiğnediniz.
Then you broke the law, planted the gun on Randall, let me down.
Ta ki, kanunları çiğneyip Randall'ın evine o silahı koyana kadar. Hayal kırıklığına uğradım.
Look, you broke the law by burgling a car and a trailer...
Yine de bir arabayı kaçırmaya çalışıp, kulübeyi soymaya kalktınız öyle değil mi?
But you broke the law.
Ancak kanuna karşı geldin.
I'm covered by attorney-client privilege. Not if you broke the law and aided in a plot to tamper with the jury, you're not.
Kanunu çiğneyip, jüriye fesat karıştırma işine karıştıysanız değilsiniz.
The bottom line is that if you broke the law, you need to go to the police.
Sonuçta, eğer kanunlara aykırı davrandıysan, polise gitmelisin.
- You broke the law.
- Kanunları çiğnediniz.
You said you broke the law for him.
Onun için yasalara karşı geldiğini söyledin.
You broke the law, you dosed the entire faculty and student body with hazardous amounts of THC, and you are going to jail, Breaux, where you belong.
Kanunları çiğnedin, bütün fakülte öğrencilerinin kafasını uyuşturucu kullanarak güzelleştirdin. Ve ait olduğun yere, hapse gidiyorsun, Breaux.
( Speaking Udegei ) You broke the sacred law of the taiga!
Taiga'nın kutsal kanununu çiğnedin!
Well, just make sure you understand these Cheyenne broke no law when they left the Agency.
Şunu kafana iyice sok bu Cheyenne'ler bölgeyi terketmekle hiç bir kanuna karşı gelmiş değiller.
It's the law you broke that counts.
Çiğnediğin kanunlar peşinde.
You already broke the law when you attempted suicide.
İntihara kalkışarak zaten yasalara karşı geldin.
You know, you broke the first rule I taught you in law school :
Hukuk fakültesinde öğretilen ilk kuralı çiğnedin.
" Frankie... you broke the unwritten law.
" Frankie... sözlü kanunlarımızı yıktın.
But no matter what moral judgement you make upon his employers, the fact that Beckett was fired because he had AIDS... means they broke the law.
Fakat işverenleri hakkında varacağınız ahlaki yargıların önemi yok, Gerçek şuki Beckett AIDS'li olduğu için kovuldu... Buda yasaları çiğnediler demek.
- Turn around, face the wall. - I ain't arguing with you but I'd like to know what law we broke. Now.
- Arkanı dön ve yüzünü duvara çevir.
I never broke the law, you know, but personal things.
Yasaları hiç çiğnemedim, biliyorsun, kişisel olaylar konusunda.
You broke the law.
Bunu yapamazsın.
Whoever gave you my name is the one who broke the law.
Benim ismimi size veren aynı zamanda kanunları da çiğnemiş olmaktadır.
But no matter how you come to judge Charles Wheeler and his partners in ethical, moral, and in human terms, the fact of the matter is, when they fired Andrew Beckett because he had AIDS, they broke the law.
"Ama Charles Wheeler! i ve partnerini,.." "... ahlak seviyelerini, insanlıklarını yargılama hakkınız yok. "
You just broke the law.
Biraz önce kanunları çiğnedin.
And you broke the law.
Ve de yasaları çiğnedin.
If you led that raid, Sheriff, you're the one who broke the law, not Tolson.
O şiddeti yönettiyseniz, Şerif kanunları çiğneyen siz oluyorsunuz, Tolson değil.
You know, you just broke the law with that little trick.
Var ya, bu küçük numarayla kanunu çiğnedin.
But you laid down the law and she broke it.
Ama sen yasak koydun, o da çiğnedi
I broke the law for you.
Yasalara senin için karşı geldim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]