Your side translate Turkish
7,242 parallel translation
Your side, my side, and the truth.
Sizin tarafınız, benim tarafım ve gerçeğin.
How's your side?
Yaran nasıl oldu?
You want me to write your side of this?
Haberi bir de senin tarafindan yazmami mi istiyorsun?
I have never seen you, absent your man by your side.
Yanındaki adamdan yalnız olarak görmemiştim seni hiç.
Now, if I'm not there by your side in 20 minutes...
Önemli olan bu. - 20 dakika içinde orada olmazsam gitmeni istiyorum.
That must come from your side.
Sana çekmiş olmalı.
Both Faye and I will be right by your side.
Faye ve ben hemen yanında olacağız.
~ Don't you want to put your side of the story?
- Hikayenin kendi tarafınızı anlatmak istemiyor musunuz?
She has not left your side since you got here.
Buraya geldiğinden beri yanında ayrılmadı.
I wasn't choosing your side when I agreed to help you.
Sana yardım etmeyi kabul ettiğimde senin tarafını seçmiyordum.
- I've always been on your side.
- Hep senin yanındaydım.
[laughs] Nyet, we are on your side.
Hayır, biz senin yanındayız.
Those sound like moves in the right direction, Rios, but my conditions must be met fully, in writing, before I say anything other than "time is not on your side,"
Bunlar doğru yönde hareketler gibi geliyor, Rios fakat, "zaman sizin yanınızda değil" den başka bir şey demeden önce şartlarım yazıya dökülerek, tam olarak karşılanmalı.
Well, I'm really happy to hear that because up until now, I'm having a really hard time seeing how you're holding up to your side of the bargain.
Bunu duyduğuma çok sevindim. Çünkü şu ana kadar anlaşmanın size düşen tarafını yerine getirdiğinizi görmekte... -... zorlanıyorum.
It's just a symbol of the tragedy and decay that's kept me by your side for so long now.
Beni bunca zamandır senin yanında tutan trajedinin ve çürüyüşün sembolünden ibaret.
The night you were shot at Truth, Tommy was there by your side the whole time?
Truth'da vurulduğun gece, Tommy bütün o zaman boyunca yanında mıydı?
I spent four years at your side- -
Yalvarmak sana yakışmıyor.
You'll be a stronger ruler with a king at your side.
Yanında bir kral ile güçlü bir hükümdar olacaksın.
I'm on your side!
Ben senin yanındayım!
I need to take a quick look at your side.
Sizin yanınızda hızlıca bir bakmam lazım.
Just keep your side of the agreement, and we're all good.
Sen anlaşmanın kendi kısmını yerine getirirsen hiçbir şey olmaz.
Yeah, and the gays aren't coming to your side.
Evet ve geyler senin tarafını tutmuyor.
I was on your side.
- Ben senin tarafındaydım. - Ne göt herifmişsin be.
Abed, we're all on your side, so if you're also on your side, it's petty.
Abed, hepimiz senin tarafındayız, sen de kendi tarafındaysan bu zavallıca olur.
It sounds like the back wheel on your side.
Senin tarafındaki arka tekerle ilgili gibi.
You trust him, Natalie? If I wasn't on your side, you'd already be dead?
Sizin tarafınızda olmasam çoktan ölmüş olurdunuz.
I'm on your side.
Ben senin tarafındayım.
She gets this from your side of the family.
Bu huyları hep senin ailenden almış.
Your mother said that there might be side effects when she gave me the potion and I turned into Adalind, and then I slept with Nick so that he could get his powers back.
Annen bana o iksiri verdiğinde, Adalind'e dönüşüp güçlerini geri kazanması için Nick'le yattığımda yan etkileri olabilir demişti.
Bright side, you'll be able to build whatever you want on your properties now.
İyi tarafından bakarsak, artık arazilerine ne istersen onu inşa ettirebileceksin.
You see, y'all like to toss us to the side when you can't control us anymore because you're lazy and you don't want to do your job.
Bizi daha fazla ellerinizde oynatamadğınız vakit bir köşeye atmayı seviyorsunuz, çünkü sizler tembelsiniz ve işinizi yapmayı da istemiyorsunuz.
That must be a side effect of your incredible speed.
Olağanüstü hızının bir yan etkisi olmalı.
How your recent odd behavior is a side effect of being struck by lightning.
Son zamanlarda sergilediğin tuhaf davranışların yıldırım çarpmasının br yan etkisi olduğunu anlattım.
You talk out of the side of your mouth, did you ever notice that?
Ağzının kenarıyla konuşuyorsun. Fark etmiş miydin?
You just have to roll over on your right side lately and there I am.
Sağ tarafında yuvarlanan biri var ve o kişi benim.
It seems to me a woman in your position might want to be on the Lord's good side instead of calling His name in vain.
Bence senin durumundaki bir bayanın Tanrının iyi yanında olması lazım Acılar içinde ismini tekrarlamaması gerekir.
The side that rips your life apart and destroys you from the inside out?
Hayatını paramparça edip içten içe seni yok eden taraf mı?
Dang. Remind me never to get on your bad side.
Hatırlat da tersine falan gelmeyeyim senin.
I spent four years at your side- -
- Seninle tam 4 sene geçirdim.
And then you hit the side of your head on the window.
Böyle bir durumda şimdi olduğu gibi kafanızı pencereye çarpıyorsunuz.
You and your friends, you're out on the street, jerking around, having what seems like harmless fun until one day, you wake up on the wrong side of that line to discover that you have joined the ranks of the imbeciles and the assholes and the most likely to end up incarcerated.
Sen ve arkadaşların, sokaklarda yavşaklık yapıyor, ve bunu zararsız bir eğlence olarak görüyor çizgi'nin yanlış tarafında uyanana dek embesillerin ve yavşakların saflaranı, keşfedip katılana dek.
Cast your nets on the right-hand side.
Ağlarınızı sağ taraftan atın.
Tell me this is your good side.
Bana bunun iyi tarafın olduğunu söyle.
But I thought your aim was to turn the man to our side.
İyi de amacının adamı bizden yana çevirmek olduğunu sanıyordum.
Side note, that trophy you won in your last man standing competition is ill-gotten gains.
Bu arada şu kazandığın ödül var ya hani en son ayakta kalanın kazandığı, haksız kazançtır.
Mister Fitzwilliam put your toes on the yellow line and your arms out to the side.
Bay Fitzwilliam, ayaklarınızı sarı çizgiye getirin ve kollarınızı iki yana açın.
- Buddy, you left your civil rights on the other side of the Hudson.
- Yapmayı kabul etmezsem? - Dostum, yasal haklarını Hudson Nehri'nin diğer tarafında bıraktın.
I understand your fears, but I also remember when the Jedi and clones fought side by side.
Korkularını anlıyorum fakat Jedi ve klonların yan yana savaştıkları zamanları da hatırlıyorum.
You see, Ken, we found your DNA on the passenger side headrest.
Biz yolcu yan kafalık üzerinde DNA bulundu Sen, Ken bkz.
Your RD team warned you, and you deemed the side effect statistically insignificant.
Bilim adamı takımınız sizi uyardı ama siz yan etkilerin önemsiz olduğunu vurguladınız.
Comin'up your starboard side, 400 yards, lookin'for a target.
Sancak tarafınızda 400 yardadayız. Hedef arıyoruz.
side 253
sideways 34
sides 51
sided 108
sidekick 32
sidebar 61
side up 19
side note 16
sideshow bob 30
side door 25
sideways 34
sides 51
sided 108
sidekick 32
sidebar 61
side up 19
side note 16
sideshow bob 30
side door 25
side by side 69
side pocket 20
side to side 29
sided love 19
your phone 169
your honor 7894
your own 34
your hat 64
your full name 16
your teacher 17
side pocket 20
side to side 29
sided love 19
your phone 169
your honor 7894
your own 34
your hat 64
your full name 16
your teacher 17
your best friend 68
your ex 322
your name 485
your tea 43
your sister 409
your mum 57
your majesty 3240
your mother 885
your old man 28
your mom 327
your ex 322
your name 485
your tea 43
your sister 409
your mum 57
your majesty 3240
your mother 885
your old man 28
your mom 327
your dad 423
your highness 1544
your point being 45
your brother 593
your mind 60
your mother is dead 28
your face 246
your heart 112
your call 269
your father called 16
your highness 1544
your point being 45
your brother 593
your mind 60
your mother is dead 28
your face 246
your heart 112
your call 269
your father called 16