English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ Г ] / Говорить

Говорить translate Turkish

39,230 parallel translation
Знаешь что? Я просто не в силах говорить об этом сейчас.
Şu an açıkçası gerçekten de, bu diyaloğu kuramayacak haldeyim.
Говорить правду.
- Gerçeği söyleyeceğim.
Научить её говорить "экспрессе".
"Umursamaksızın" demesini öğretirler.
Вы можете говорить громче?
Biraz yüksek sesle konuşur musunuz lütfen?
Как он может такое говорить? Верить в это?
Nasıl böyle konuşabilir, nasıl inanabilir?
Не нужно говорить об этом сейчас.
Şimdi anlatmasak da olur.
Мы должны добраться до следующей точки к закату. Как ты можешь так говорить?
- Gün batmadan mevzilenmeliyiz.
Я приказываю тебе говорить правду.
Bana doğruyu söyle.
Можете ничего не говорить, если не хотите.
İstersen hiçbir şey söyleme.
Я буду говорить только про машины.
Meseleyi sadece arabalar olarak göreceğim.
Летти, не хочется тебе это говорить.
Bunu sana söylemek hiç hoşuma gitmiyor Letty.
Как ты можешь так говорить об Оуэне?
Owen hakkında nasıl böyle konuşabilirsin?
Тебе легко говорить, ведь у тебя задница не горит.
Senin için söylemesi kolay çünkü kıçın yanmıyor.
Он сказал мне никогда не говорить с тобой о ее покупке.
Onu satın aldığı konusunu asla seninle konuşmamamı söylemişti.
В конце жизни ей не позволяли ни гулять по улицам, ни показываться на людях, ни говорить по-английски, ни на ее дикарском языке, потому что она была сумасшедшей.
Son günlerinde sokaklarda yürümesine izin verilmiyordu. Ne toplum içine çıkıyor ne İngilizce konuşuyor ne de kendi barbar dilini konuşuyordu çünkü deli bir kadındı.
Если она с мужем, то говорить не сможет, но поглядим.
Kocası oradaysa konuşamaz zaten ama bakalım.
Я могу заставить тебя говорить.
Zorla da söyletebilirim.
Я не хочу говорить о том вечере.
- O geceden bahsetmek istemiyorum.
Слышу хруст, и, судя по тому, как висела у него голова и он пытался говорить,
Bir kırılma sesi duydum ve... Bu arada kafası yana yatmıştı ve konuşmaya çalışıyordu.
С чего бы мне говорить такое?
Neden benim olsun?
Мне неприятно вам это говорить, генерал, мы рассмотрим ваш доклад только после выборов в Афганистане.
Bunu söylemek zorunda olduğum için üzgünüm ama Afganistan seçimlerine kadar raporunuzu bekleteceğiz.
Можешь не говорить.
Sakın söyleme. Bowie.
- Может, она не хочет говорить.
Belki de söylemek istemiyordur.
- Да как она смеет так говорить с ребенком!
Küçücük çocukla nasıl öyle konuşur?
- Мы что, каждый раз будем об этом говорить?
Her konuşmamızda aynı yere dönmek zorunda mıyız?
- Не хочу говорить о Нейтане.
- Nathan hakkında konuşmak istemiyorum.
- Я не могла говорить с мамой о контрацептивах.
Doğum kontrolüyle ilgili ben de annemle konuşamazdım.
- Я думал, с Мадди об этом невежливо говорить, поэтому говорю тебе.
Bunu Maddie ile konuşmak nahoş olacağından seninle konuşmak istedim.
Я не собираюсь с тобой говорить об этом, Лукас.
Bu konuşmayı seninle yapmayacağım, Lucas.
Как ты можешь и говорить, что я — твой друг, и думать так?
Nasıl arkadaşın olduğumu söylersin ve ciddi olabilirsin?
Цинизм - это просто неприятный способ говорить правду.
Kinizm doğruyu söylemenin tatsız bir yoludur.
Она не особо расположена говорить, а?
Konuşmaya pek uygun değil, ha?
Она должна была научить тебя говорить правду!
Doğruyu söylemen gerektiğini sana öğretmiş olmalı!
Все кому не лень продолжают говорить кто я и какая я.
- Herkes, bana kim ve ne olduğumu söyleyip duruyor.
И сможет говорить со мной.
Evet, belki de uyanıktır.
Я понимаю, что вчера, когда в успехе были сомнения, они боялись говорить, но сегодня...
Neticenin belli olmamasından dolayı dün öne çıkmak için tereddüt etmelerini anlarım ama bugün ne peki?
Может... Ну ладно. Можете говорить о чем угодно.
Belki... pekala istediğiniz konudan bahsedebilirsiniz.
- Говорить и не нужно.
- Anlamam için demene gerek yok.
- Почему ты не хочешь говорить о сексе?
Neden seks hakkında konuşmak istemiyorsun?
- Не стоит говорить об этом вслух и на людях.
Ben olsam bunun herkesin duyabileceği bir yerde sesli şekilde söylemezdim.
Это я в общем. - Я так понимаю, ты не про фитнес пришел говорить.
Yogadan konuşmak için burada olmadığını farz edeceğim direkt.
И об этом нужно говорить!
Toplumumuzda tartışılması gereken konular.
И говорить надо не о том, что это за пьеса, а кто мы.
Soru oyunun ne olduğu değil bizim kim olduğumuzdur belki de.
Не вздумай такое говорить.
Kendine bunu yapmana izin vermeyeceğim.
- Он сказал : "Если будете говорить с мамой про папу, у нее сделается странное лицо".
Annesiyle, babası hakkında konuşursam yüzünün garip bir hal alacağını söyledi.
- Ну... я могла бы подсказать, как выстроить коммуникацию. Но вопрос не в том, как вам говорить с мужем, а почему вы его боитесь.
İletişim konusunda bazı önerilerim olabilir elbette, ancak bence soru nasıl iletişim kuracağın değil iletişim kurmaktan neden korkuyor olduğun.
Пора становиться взрослой девочкой, пора учиться говорить!
Büyük bir kız gibi davranıp dünyaya gerçekleri anlatmalısın.
Прошу тебя. - Не смей говорить, чтобы я успокоилась!
- Bana sakinleşmemi söyleyip durma.
Джейн попросила нас никому не говорить.
Jane aramızda kalacağına yemin ettirdi.
Я не хотела ему говорить, но он понял, что я что-то скрываю.
Söylemek istememiştim ama bir şeyler sakladığımı fark etti.
И прошу, позвольте мне говорить откровенно.
Samimiyetle şunu da söyleyeyim, iyi niyetinizi sorgulamıyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]