Olan oldu artık translate French
166 parallel translation
Olan oldu artık.
Ce qui est fait est fait.
Olan oldu artık. Belki herkes için en iyisi buydu.
Ce qui est fait est fait et c'est peut-être pour le mieux.
Olan oldu artık.
Tant pis. C'est fait.
- Olan oldu artık. - Ama...
Les choses sont ce qu'elles sont.
Olan oldu artık. Kendine gel ve dost olalım yine.
N'en parlons plus, passons l'éponge.
Ama olan oldu artık.
Mais ça sert à rien.
Herneyse, olan oldu artık.
De toute façon, ce qui est fait est fait.
Karen, olan oldu artık.
Ce qui est fait est fait.
Olan oldu artık, geri dönüş yok.
Ce qui est fait est fait.
Haydi Charles. Olan oldu artık.
Charles, ce qui est fait est fait.
- Olan oldu artık.
- C'est du passé.
- Olan oldu artık.
- Tant pis.
Ama olan oldu artık.
Mais c'est comme ça.
Olan oldu artık.
- Ce qui est fait est fait.
Bak String, olan oldu artık, anlıyor musun?
Le passé, c'est le passé, tu comprends?
Tek neden geçen gece olanlarsa ; olan oldu artık. Yaşadıklarımızı bir köşeye atma.
Hier soir, si c'était une coïncidence, on oublie tout.
Tamam, olan oldu artık.
Ce qui est fait est fait.
- Olan oldu artık.
Ça fait vraiment pas gangster.
Biliyorsun FBI ve Savcılık benden nefret etsinler istemedim ki. Belki de benden. - Olan oldu artık.
C'est pas comme si j'avais voulu que le F.B.I. et le bureau du Procureur me détestent.
- Olan oldu artık.
- Je ne peux rien y changer.
Boşverin... Olan oldu artık... Olan oldu.
Oublions cela, c'est de l'histoire ancienne.
Bunu biliyoruz... ama olan oldu artık. Burada bir cinayetle uğraşıyoruz.
On le sait, mais quoi qu'il soit arrivé d'autre, on a un meurtre.
Kunal, olan oldu artık.
kunal, celui qui se soit produit.
Olan oldu artık.
OK, et bien, tout ça est fait maintenant.
Geçmişin gölgesindeki cennetin bile bir hükmü yok artık ama olan oldu ve benim saatim geldi. "
Le Ciel lui-même Sur le passé est impuissant Ce qui est passé est passé, Et j'ai vécu ma vie.
Anamız değil, mezarımız demeli artık. Yüzü gülmez oldu kimsenin, olan biteni bilmeyenden başka.
On ne peut plus l'appeler mère, mais tombe, où rien, sinon qui ne sait rien, n'est surpris à sourire.
Olan oldu, değişmez artık.
Ce qui est fait ne peut pas être défait.
Olan oldu artık.
- Merci.
Yani artık olan oldu.
Mais c'est une chose faite.
Olan oldu artık.
C'est comme ça.
1968 yılının şubatında Carson City eyaletimize bağlandığından beri Güney California bölgesinin en hızlı nüfus artışı olan şehir oldu. 82.000'lik nüfusa ve yaklaşık 350 milyonluk bir değere ulaştı. Üstelik emlak vergisi almadan.
Depuis février 1968 et son rattachement administratif, la ville a eu un des plus fort développement de la région avec plus de 82 000 habitants et un revenu de 350 millions de $ sans impôts fonciers.
Ona âşık olan Przybyszewski göre Dagny Juell artık Edvard Munch'un metresi oldu.
Sous les yeux de Przybyszewski, qui est amoureux d'elle, Dagny Juell devient la maîtresse d'Edvard Munch.
Artık olan oldu.
Ce qui est fait est fait.
Hepimiz hata yaparız ama artık olan oldu.
On fait tous des erreurs, mais ce qui est fait est fait.
Yine de, artık olan oldu.
Quoi qu'il en soit, le mal est fait.
Olan oldu artık.
Ce qui est fait, est fait!
Bu, verilmesi çok zor bir karardı Aeryn. Yaptıklarımız, çok daha zordu... ama artık olan oldu.
C'était une décision très difficile, Aeryn, et son application encore plus difficile, mais il fallait le faire.
Olan oldu, artık savaş kaçınılmaz!
De toute façon, la guerre est inévitable.
Artık olan oldu.
Oui, ça doit être ça.
# # Tek söyleyeceğim # # Artık olan oldu. Ama onu geri döndürmek için canımı bile verebilirdim
Tout ce que je dis, c'est que je donnerais ma vie pour lui rendre la sienne.
Konuşmak yok. Artık olan oldu.
La conversation est terminée.
Yeter artık. Olan oldu.
Ça suffit, vous tous!
Sonra, "Artık olan oldu" dedim.
Puis je me suis dit, tant pis!
Olan oldu bir kere. İdare edeceğiz artık.
Bah, ce qui est fait est fait, on devra juste se serrer la ceinture.
Artık geri dönüş yok millet. Olan oldu.
La tension est à son comble.
Sarhoştuk ve olan oldu. Artık seninle birlikte değilim.
On a le coffre plein d'herbe et je suis en conditionnelle!
Her neyse artık.Olan oldu.
Oh, et puis merde.
Kimse artık önemsemedi ve dün şaşırtıcı olan şey bugün birden sıradan oldu.
Ce qui, hier encore, semblait incroyable, paraissait soudain banal.
Neyse artık, olan oldu.
Mais ca va.
Öpücük demeyi kes, o anda oldu işte, tamam mı. Artık olan olmuş. Şu konuyu kapatabilir miyiz artık?
Parle plus de ce baiser, ce qui est fait est fait, alors on n'en parle plus!
Bana kimse yardım edemez artık olan oldu.
C'est pour cela que tu m'as appelée.
olan oldu 100
artık 611
artık yeter 112
artık değil 377
artık biliyorum 66
artık bitti 204
artık bilmiyorum 31
artık istemiyorum 47
artık yok 173
artık özgürsün 32
artık 611
artık yeter 112
artık değil 377
artık biliyorum 66
artık bitti 204
artık bilmiyorum 31
artık istemiyorum 47
artık yok 173
artık özgürsün 32
artık dayanamıyorum 176
artık çok geç 412
artık var 39
artık her şey bitti 29
artık korkmuyorum 38
artık gidebiliriz 26
artık senin 35
artık güvendesin 54
artık önemi yok 34
artık gidebilir miyim 65
artık çok geç 412
artık var 39
artık her şey bitti 29
artık korkmuyorum 38
artık gidebiliriz 26
artık senin 35
artık güvendesin 54
artık önemi yok 34
artık gidebilir miyim 65