English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ O ] / O da iyi

O da iyi translate Russian

1,501 parallel translation
O da iyi.
С ней все в порядке.
Çünkü ben hep kötü polisim o da iyi polis.
- Линетт, это нападки. Потому что я всегда - плохой полицейский, а он всегда - хороший полицейский.
- O da iyi. Bugün doğum günü.
У него сегодня день рождения.
O da iyi.
С ней всё хорошо.
Biliyor musun, üstün bir ırka göre, durumumuz o kadar da iyi değil.
Знаешь, для высшей расы, мы ведем себя не очень круто.
Bence Pam kaçtı, çünkü o da biliyor ki..... iyi bir eş olamaz.
Думаю, Пэм сбежала, потому что в глубине души знала, что хорошая жена из нее не получится.
Samuel Lloyd... Danemouth'da çok iyi arkadaştık. Ama o Cumartesi, damdan düşer gibi bana bir e-posta attı.
Сэмюэль Ллойд, мы были лучшими друзьями, когда я жила в Дэйнмаус, но в ту субботу он вдруг написал мне.
Bu o kadar da iyi bir fikir olmayabilir.
- Не думаю, что это лучший выход.
O çok da iyi biri değildi ve onun ölümünü kendinizi önemli ve engin hissetmek için kullanıyorsunuz.
Он не был таким уж прекрасным человеком. И вы, ребята, просто используете его смерть, чтобы почувстовать себя что-то значащими, или глубоко сопереживающими, или что-то типа того.
Ama bunu o da istese iyi olur.
Прекрасно. Но лучше ей самой действительно хотеть этого.
O kadar da iyi değildir.
Он не так хорош.
Hayır, o zaten iyi biri Peter ve bunu da ispatlayacağım ve kendini tam bir hödük gibi hissedeceksin.
Нет, он ХОРОШИЙ парень, Питер. И я тебе это докажу. И ты себя почувствуешь настоящим долбо _ бом.
Aradığında biraz üzgündü ama ben ondan baskın çıktım ve o da kendisini daha iyi hissetti ve randevuyu iptal etti.
Она позвонила в расстроенных чувствах, но я с ней пообщалась и она почувствовала себя настолько лучше, что сразу отменила приём.
Üstelik, terapistime göre o kadar da iyi öpüşmüyorum.
Причём намного лучше, как говорит мой психотерапевт.
Çok komiksin. Her neyse, o kadar da iyi değilim.
И, в общем, я не так хорош.
O, Antarktika'da seyretmeyi herkesten daha iyi bilir. Hiç iyi değil.
Никто не знает эти воды лучше него.
O gün birçok iyi ekmek kaybettik. Biraz da insan hayatı.
Мы потеряли много отличного хлеба в тот день... так же, как и несколько человеческих жизней.
İyi oldu çünkü, Ellie o kadar da hızlı değildir.
Вперед, давай. Быстрей.
Ama sizin açınızdan o kadar da iyi değil Bay Archer.
Но не для вас,
"Artık eskisinden daha iyi bir adamım" "Bilirim ki sen beni olduğumdan daha da güçlü yaptın" "O yüzden gittiğimde, özleyeceksin beni."
Я лучше, чем я был раньше зная, что ты сделала меня сильнее, я все же думаю, ты будешь скучать по мне, когда я уйду.
"Artık eskisinden daha iyi bir adamım" "Bilirim ki sen beni olduğumdan daha da güçlü yaptın" "O yüzden gittiğimde, özleyeceğim seni"
Я лучше, чем я был раньше зная, что ты сделала меня сильнее, я уверен, что буду скучать по тебе, когда я уйду.
Onu benimseyen tıp bilimleri korkunç biçimde yanlış yönlendirilmiş olsa da, artık biliyoruz ki asıl değeri, o zamanki dünyanın en iyi bilgilerini, tek bir erişilebilir ve iyi düzenlenmiş metinde biriktirmesinde yatıyor.
Хотя большая часть медицинской науки, которой Канон придерживается, неверна, как ты теперь знаем... его ценность заключается в накоплении лучших мировых знаний... в один доступный стройный трактат.
Çok iyi, huh? - O da nedir?
- Очень мило.
- O iyi durumda. Seni çıkardıktan sonra, onu da kurtaracağım, tamam mı?
Сначала я вытащу вас, а потом его, окей?
Evet. - O da iyi.
- Верно, черт.
İşte buydu. Bütün hayatım boyunca iyi ya da kötü, yakama yapışacak o an buydu.
И, настал тот момент, который я запомню на всю свою жизнь.
Ve bence o kadar da iyi değil!
Этого недостаточно!
En sağlam ve yüksek duvarlı yapı burası gibiydi. O şeyleri dışarıda tutmak için en iyi şansımız burasıydı.
Сама понимаешь, толстые, крепкие стены подходящий способ, чтобы держаться подальше от всего этого.
Ne zaman ki kilo vermeye başlarım, kendimi daha iyi hissetmeye başlarım, işte o zaman en küçük oğlumla birşeyler yapmaya başlayacağım. Bir parkta futbol ya da beyzbol oynamak gibi.
Когда я весил намного меньше, я лучше себя чувствовал, я мог играть с младшим сыном, играть в футбол или бейсбол в парке.
İtiraf etmelisin anne, el yazın o kadar da iyi değil.
Ну, ты должна признать, мам, у тебя не очень хороший почерк.
4 Temmuz'da, East Hampton kumullarında Samantha, bekleyenlerin iyi şeylere erdiğini öğrendi o ve Rikard randevularına özgürlerin ülkesinde hormonlar diyarında devam etti.
4 июля в Ист-Хэмптоне Саманта поняла – ожидание стоит того. Она и Рикард продолжили начатое в стране свободных на родине гормонов.
Zavallı kardeşi, iyi çocuktu ama o da gitti.
А её брат-бедолага. Славный малый, но теперь его тоже нет.
O kadar da iyi değildi.
Он же болел.
O tabancayı dayayacak bir kütük, sırtını yaslayacak da bir duvar bulursan iyi edersin.
Может получиться, если найдёшь подставку и упрёшься спиной в стену.
İyi bir avukatım var, o da sana yardım eder.
А у меня дома есть хороший адвокат, он тоже тебе поможет.
Bazı detayları paylaşmakta o kadar da iyi değilsin.
Ты не очень любишь делиться деталями.
Onda da asla o kadar iyi olamaz ama!
Хотя и для этого он никогда не был очень хорош!
İnsanlar Sam'i şöyle düşünüyor "Evet, evet, o hoş biri." "Gidip ondan uygunsuz saçma şeyleri isteyeyim o da bunları yapar çünkü o kadar iyi bir adam ki."
Да, люди думают о Сэме, типо "О, да. Да, он хороший".
Ya bütün gün kafamızı o acı duvarına çarparız ya da size garanti veriyorum, iyi ikna edersek o şerefsiz bizi buradan çıkaracaktır.
Явно. Можно морочить себе голову этой стеной весь день, но я гарантирую, с правильным подходом, Эта сволочь расколется и вытащит нас отсюда.
Bunun iyi görünmediğinin farkındayım, Ray ama o yangınları kardeşimin çıkarmadığını da biliyorum.
Я знаю, выглядит нехорошо, Рэй, но... Я также знаю, что мой брат не устраивал этих пожаров.
* İyi davranacak sana * * O da aptal o zaman *
Который полюбит тебя, Тогда он просто идиот, как и ты,
* İyi davranacak sana * * İyi davranacak sana * * O da aptal o zaman, aynen senin gibi *
Если кто-то полюбит тебя
Havai'de öğrendiğim bir şey varsa o da bu işti iyi olduğumdur.
Лестер, ты сидишь на моём стуле. И есть ещё одно, чему я обучился на Гавайях, что я хорош в этом, люди.
Managua'da yediğimiz o boktan şeyden çok daha iyi.
В разы лучше той еды, что мы ели в Манагуа.
Beni o kadar da iyi tanımıyorsun.
Ты просто плохо меня знаешь.
Peki, o zaman git hakime ya da herkimse ona iyi bir aile olmadıklarını onlarla yaşamak istemediğini söyle.
Ладно, тогда убирайся оттуда. Скажи судье или кому бы там ни было, что они никудышные родители, и что ты не хочешь жить с ними.
O adam da karısı da çok iyi insanlar.
Этот человек, его жена... Они милые люди.
Ama er ya da geç bunu birlikte aşsanız iyi olur yoksa o kumsalda yürüyüp bir başkasıyla evlenecek. Ağlayabilirsin, nişanlına yalan söyleyebilirsin ve saire.
Прими совет.
Ama madem Quinn de, Taylor da iyi olmamı istiyor, o zaman iyi olacağım.
Но, если Квинн и Тейлор говорят, что я должна быть не против, я буду не против.
Chuck, senin karakterinin o kadar da iyi olmadığını söylüyor.
Чак говорит, что твой герой не очень хорош.
- O kadar da iyi değil adamım.
- Не очень-то, приятель.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]