O da bana Çeviri Fransızca
2,581 parallel translation
- O da bana 500 dolar borçlu.
Il me doit 500 $.
Bir barda oturuyorduk ve işle ilgili bir strateji hakkında tartışıyorduk sonra tartışma hararetlendi, kontrolden çıktı o da bana vurdu.
On était dans un bar, à discuter boulot autour d'un verre, les esprits se sont échauffés et il m'a frappé. Une fois.
O da bana Rossini'nin Stabat Mater'ından Inflamatus'u verdi.
Et il m'a passé L'Inflamatus extrait de Stabat Mater de Rossini.
O da bana "Nedenmiş, elleri hâlâ işliyor, öyle değil mi?" dedi.
Et il m'a répondu, "Pourquoi? Elle n'a plus de mains?"
O da bana bir şey söylemedi.
Il ne m'a rien dit.
Dışarı alışverişe çıkıyordum, o da bana bunu sana getirmemi söyledi.
Comme j'étais dans le coin, il m'a demandé de te le donner.
O da bana ayakta durmanın zorunlu olmadığını ama eğer kendimi kötü hissedersem içerideki muamele odalarına geçebileceğimi söyledi.
Tenir debout n'était pas nécessaire, et j'avais moi-même mauvaise mine. Elle m'a proposé de m'allonger dans une chambre.
Camille'le konuşuyor, o da bana her şeyi anlatır.
Elle en parle à Camille. Et Camille, elle me dit tout.
Evet, camdan ona el salladım, o da bana salladı.
Je lui ai fait signe et elle m'a répondu.
Ben düşünmeden bir şeyler alırım bebek, elektronik eşya gibi. O da bana talimatları okur.
Je comprends les trucs comme les bébés et l'électronique et il me lit les notices.
Zihnim bana oyunlar mı oynuyor bilmiyorum ama ne zaman bu küçük pencerelere gitsem sanki birileri de bana bakıyor gibi geliyor. O da bana bakıyor gibi.
Mon esprit doit me jouer des tours mais quand je regarde par ces hublots, j'ai l'impression que quelque chose regarde... me regarde.
O da bana göre pek güzel vakit geçirmek olmuyor.
C'est que ça va mal.
Neyse faturayı gönderdim ve o da bana çeki gönderdi.
Quoi qu'il en soit, je lui ai envoyé la note et il m'a envoyé ce chèque.
Ben ona "Marshyastığım" diyorum. O da bana hiçbir şey demiyor çünkü o bir yastık.
Je l'appel "Marshpillow." et il m'appel... il m'appel pas parce que c'est un oreiller.
İşin içinden çıkamıyordum, o da bana yardım etti.
J'étais perdue. Il m'a aidée.
Tabii o da bana gerçekten iyi geliyor.
Et il me fait beaucoup de bien aussi.
Arkadaki beyefendi ne diyorsa onu yapıyoruz. O da bana soruyor ne oldu diye.
On fait tout ce que le monsieur derrière nous dit et l'autre me demande où ça en est.
O da bana hatıra olarak küçük bir yara verdi ve sonunda gittiler.
Alors il me laissa une jolie cicatrice en souvenir.
Ben de doktora gittim, o da bana salgına yakalandığımı diyet yapmamı ve homeopatik ilaç kullanmamı söyledi.
D'après lui, je pouvais me contrôler avec un régime et de l'homéopathie.
O da bana vermişti.
Il m'a donné ma pizza malgré tout.
İnan bana, Petrossian'da olmayı yeğlerdim, ama buraya gizlice gelmiş, o yüzden ortalıklarda görünmemesi lazım, ve burası kadar ortalık olmayan bir yer var mı?
Crois-moi, j'aurais préféré être à Petrossian, mais il est ici en secret donc il doit garder profil bas, et qu'est-ce qui est plus bas qu'ici?
O ilacı bana bırak da git.
Laisse-moi ton remède en partant.
Her 3 haftada bir bana gözükeceksin ve o zamanlarda da idrar numuneni bana vereceksin.
Vous devrez venir toutes les trois semaines, et une analyse urinaire sera faite. Avez-vous compris?
O da izimi bulup bana çıkma teklif etti.
Il m'a retracé, puis il m'a invité.
İnan bana o da farkında.
Croyez-moi, il le sait.
O yüzden adamın kirli çamaşırlarını karıştırın, para ABD bankalarına ulaşınca da bana haber verin.
Alors sortez-lui quelques squelettes du placard et appelez-moi quand l'argent sera disponible.
Ümitsizce bana muhtaç olduğun o kısım da neydi öyle?
Tu as désespérément besoin de moi?
Sonra da nöbetçi amirinki çalacak, o yüzden söyle bana, bu pislik fırtınası hangi yöne esiyor?
Alors dis-moi. Qui va se taper la merde?
Bana dokunur dokunmaz onu anladım, o da beni anladı.
Dès qu'il y a eu contact, je l'ai comprise, et elle m'a compris.
O bana inanmıyordu sanırım ya da bir şey ama--durdurmak.
Elle n'a pas dû me croire, ou je ne sais pas... Arrête.
Hepsi birden bana saldırdı ve o da kılıcımı nehire fırlattı.
Ils m'ont tous attaqué, et ont jeté mon épée dans la rivière.
Çünkü o ufak kuş bana bu heriflerin ürünümüze feci bağlandıklarını ve büyük ihtimalle silahlı olduklarını da söyledi.
Parce qu'un petit oiseau m'a dit aussi Ces gars-là sont fortement dans le produit et armé le plus probable.
Etrafta bana emir verecek biri varsa o da...
Si une personne devait me diriger, ce serait...
O da bana bakamıyordu.
Lui non plus.
Eğer o uçağa girersem, hastalık bana da bulaşır mı?
Si je vais dans l'avion, je serai malade?
O zaman bana da söylememelisin.
Alors, tu ne devrais pas le dire du tout.
İşler o noktaya gelseydi, belki gönüllü olurdum. Ama diğer yedi kişiden bana katılmalarını isteyemezdim. Albayın da bunu isteyebileceğini sanıyorum.
Peut être que le ferais si on en arrivait là mais je ne demanderais pas à 7 personnes de le faire avec moi, et je ne pense pas que le Colonel Young le ferait non plus.
Bu da bana o kadar da şanslı olmayan insanları hatırlatıyor.
Certains n'ont pas cette chance. Vous savez?
Bana göre asıl büyük şok, genel olarak vampirlerin, kurt adamların ve hayaletlerin varoluşlarından da öte, hayaletler de var bu arada, ona geleceğiz. O ana kadar yaşamama izin verilmesiydi.
Je crois que le plus gros choc pour moi, plus que d'apprendre l'existence des vampires, des loup-garous et des fantômes... oui, il y a des fantômes aussi, mais on verra ça plus tard... ç a été de comprendre que, jusqu'à ce moment-là, on m'avait autorisé à vivre.
Bana işkence eden o zavallılar da aynısını söylediler.
Ces misérables qui me persécutaient, elles disaient la même chose.
Bana da bir kasa Old Style bira al o zaman, olur mu?
Prends-moi un pack de bière, alors.
Bana ver o zaman. Filistin topraklarına da basamaz çünkü.
Il ne doit pas non plus fouler le sol de Palestine!
Bana bok atıyorsun da, peki ya sen ve o?
Tu te fous de moi. Toi et elle?
O inanılmaz, ve sınıfınında birincisi, ve çalışmam da bana yardım ediyor.
Il est incroyable, il est major de sa promo et m'aide à réviser.
Çok erken çıkarırsam da o bana zarar verir.
Si j'attends pas, elle va me blesser.
O odada uyanıp da gözlerini dikip bana baktıklarını görünce, ne kadar korktuğumu biliyor musun?
Tu sais à quel point j'étais terrifiée quand je me suis réveillée dans cette salle, leurs yeux rivés sur moi?
Ya da o kadar büyülenir ki, erkeğe olan aşkı kendi kontrolünden çıkar. Bana ne söylemeye çalıştığınız hakkında hiçbir fikrim yok.
Mais il arrive qu'elle soit si fascinée par un homme qu'elle en perde tout contrôle.
Yolda o kadar hızlı telefonu kapattı ki sanki bana, konuşacakları vardı da benim önümde konuşamazmış gibi hissettirdi.
Mm-hmm. La façons dont il a raccroché brutalement, ça me fait penser qu'i voulait te parler quelque chose qu'il ne pouvait pas dire devant moi.
O da kapıyı kilitliyordu, anahtarı bana bıraktı.
Lui aussi faisait la même chose et je récupérais la clé.
Köşede kalmış bir gerçeği açık etmek isterim. O da : Herkes bana rapor verecek.
Parlons d'une chose plus délicate, le fait de se "rapporter à moi".
Berbat bir durum. - Bana bak. Daha iyi hissetmeni sağlayacaksa şunu söyleyeyim eminim o da aynı şeyleri hissediyordur.
- Si ça peut te consoler, je suis sûre qu'elle ressent la même chose.
o da ne 669
o da benim 38
o da olur 28
o da sensin 43
o da var 56
o da yok 16
o da ne demek 78
o da nedir 79
o da burada 16
o da beni seviyor 25
o da benim 38
o da olur 28
o da sensin 43
o da var 56
o da yok 16
o da ne demek 78
o da nedir 79
o da burada 16
o da beni seviyor 25
o da iyi 30
o da dedi ki 42
o da 410
o da nesi 25
o da kim 286
o da gitti 18
o da mı 21
o da kimdi 18
o da doğru 23
o daha bir çocuk 37
o da dedi ki 42
o da 410
o da nesi 25
o da kim 286
o da gitti 18
o da mı 21
o da kimdi 18
o da doğru 23
o daha bir çocuk 37
o da ne öyle 27
o da öyle 48
o daha çocuk 50
o da neydi 223
o da nereden çıktı 18
o da neydi öyle 27
o da değil 31
o da öldü 29
o da oradaydı 16
o da öyle 48
o daha çocuk 50
o da neydi 223
o da nereden çıktı 18
o da neydi öyle 27
o da değil 31
o da öldü 29
o da oradaydı 16