O da yok Çeviri Fransızca
1,234 parallel translation
onu tam alnının... ortasından vurdu, ve o da yok oluverdi.
Ca la frappé... Droit en plein corps, Et il a disparu.
Evet, siz yoksunuz, o da yok.
Vous avez disparu, elle a disparu.
Hayır, hayır ve bu sabah taktırmadıysa, o da yok.
Non, non, et non à moins qu'il en ai eu un depuis ce matin.
Maalesef, o da yok. Yok mu?
Non.
Hayır, yetenek gerek. O da bende yok.
Non, faut du talent, j'en ai pas.
Manastırımdaki sır da buydu. O yok edilemez.
Et vous le saviez.
- O kadar da kötü değildi, değil mi? - Yok canım.
- Ça n'a pas été si mal, non?
Bilmemesinin bununla bir ilgisi yok. Ya sana dokunması, bacaklarından hoşlanması? O da mı bizi bilmemesi yüzünden?
Alors, caresser ta jambe, c'était aussi une bêtise?
- Fransa'da bunları mı öğretiyorlar hocam? - Yok hocam, o burada.
C'est en France que tu as appris ça?
Yok be abi, hani İstanbul'da Taş savar yaptırdıydı ya o demirci ustasını tanıyor.
Il l'avait fait construire à Istanbul. Donc, il connaissait le forgeron.
Birlikte olduğum adamlara adice davranmakla ilgili bir sorunum yok. O sırada da adiydim.
Je suis toujours vache avec mes amants.
O da neydi? Yok bir şey.
- C'est rien.
Yani bir tanık bulmadığımız ya da o suçunu itiraf etmediği sürece yapabileceğim bir şey yok.
A moins de trouver un témoin, ou de l'entendre avouer dans la rue, je ne peux rien faire.
Onu yok etmenin başka tek bir yolu daha var. Lanetin nesnesini yok etmek. O da Martha oluyor ama bizim Martha'yı korumamız gerekiyor.
L'autre moyen est de détruire l'objet de la malédiction, c'est-à-dire Martha.
O da gazabının yöneldiği nesneyi yok etmek.
En détruisant l'objet de sa fureur.
O ben olmayacağım. Yarın gece olacağı da yok.
Ce ne sera pas moi, et sûrement pas demain.
Belki de yok ama o da bizim gibi bir kaçak bu da hedeflerinin artık bizimkilerle çelişmeyeceği demek.
Eh bien, peut-être pas, mais il est un fugitif comme nous, ce qui veut dire que ses objectifs et les nôtres peuvent ne plus être en conflit.
Şimdilik bir şey yok. Tanığı da yok. Ama o haldeyken dışarı çıkamaz.
Il n'a pas d'alibi, mais je ne le vois pas sortir dans son état.
Sanki, kiminle olduğun ya da ne düşündüğünün önemi yok.. Sen ve o kişi kaderinde var olan kişi.
Et peu importe avec qui tu es ou ce que tu penses... toi et cette autre personne sont destinées à être ensemble?
Dünya'da bundan yok. O...
nous n'en trouvons pas chez nous.
O zaman da yerlerde izler olurdu, efendim, ve bu görüntüde hiç iz yok.
Il y aurait des empreintes alors, mais cette image est vierge.
O da benim bildiğim şeyi biliyor. Geçmişi değiştirmek için yapabileceğin birşey yok.
Elle sait comme moi qu'on ne peut rien faire pour changer le passé.
Yani sifir kafa, üç kalça durumu yok. Gerçi kalçalari seviyorsan o da harika.
T'as pas genre zéro tête et trois paires de fesses, ce qui est super si tu aimes les fesses.
Easy Grubu'nun o Alman toplarını yok etmesi, sabit bir noktaya saldırıda ders kitabı konusu oldu, ve hala West Point'deki Birleşik Devletler Ordu Akademi'sinde okutulmaktadır...
Cette prise de la Easy Company reste exemplaire et l'assaut sur une position fixe est toujours enseigné à l'Académie Militaire de West Point, aux Etats-Unis.
- Albert da yok. - O halde bana yalan söyledi.
Pas d'Albert.
Bekleyin, çocuklar. Bir yanlış anlama var ve durumu, o kadar da abartmaya gerek yok.
C'est un malentendu qui prend une importance qu'il ne mérite pas.
Ee, ne diyorsun o zaman? Ya yeniden doğuş diye bir şey yok ya da yarımız sadece bir defa yaşadığı için hepimiz genç ruhlar mıyız yani?
Donc tu dis que la réincarnation n'existe pas... ou qu'on est tous de jeunes âmes?
O Jamaica artık yok zamanın ilerleyişiyle ilgili ve biraz da bu yeni global ekonomiyle ilgisi var.
Elle n'existe plus en partie pour la raison habituelle, le passage du temps, et en partie à cause de cette nouvelle économie globale.
Çünkü birçok istasyonunda haberlere katkıda bulunabilirim. Bunu yapaken Emmanuel, Bernie S'i ya da o anda kim varsa yayına alıyorum çünkü hükümetin ne tip işler çevirdiğini onlardan başka anlatan yok.
Quand je peux, j'invite Emmanuel ou Bernie S., ou n'importe qui d'autre... pour parler de l'état des choses présentes, car personne d'autre ne couvre ces sujets.
SD-6'yı yok edebilmemizin bir tek yolu var o da benim yolum.
Il n'y a qu'un seul moyen de paralyser SD-6 : C'est le mien.
Bizi ayırmaya da çalışmayacak. O yüzden, hiçbir sorun yok.
Elle ne veut pas te prendre, donc c'est bon.
Evet ama ya Cole'u yok etmesi gerekirse o zaman durumu çok da iyi olmaz.
Si elle devait anéantir Cole, elle n'a pas vraiment réussi.
Şu aralar da takip ediliyorum o yüzden etkileyiciliğimden şüphem yok.
En ce moment, on me suit, alors je suis assez sûre de mon charme.
Kanıyorum ama yaram yok! O halde ya Bilinmeyen Bölgelerin Aziz John'uyum, ya da benimle ilgili çok ama çok ters giden bir şeyler var
Je saigne et je n'ai aucune blessure, alors soit je suis saint John des Territoires Libres, ou alors j'ai un gros problème!
Kasada duran manyak dışında bir görgü tanığı yok o da başka dünyaya ait sarı bir ışık gördüğünü söylüyor.
Max et toi, c'est Roméo et Juliette contre le monde entier. Roméo ne m'a pas appelée hier.
Bana diyecek hiç bir lafı yok, o da burada sonuçta
Il n'a rien à dire. Après tout, il est là lui aussi.
Harika, o da mı yok?
Pas là lui non plus?
O zaman size seçim kampanyası için verdikleri paradan da haberiniz yok.
Et vous avez confiance en lui? Non. Ils ont bien financé votre campagne de réélection? Si c'est cela qui vous intéresse, parlez-en à la commission des élections.
Ve sanırım, o kaya Dünya'ya çarptığında ve hepimiz yok edildiğimizde bu da talihsizce olacaktır, değil mi?
Si la terre est anéantie et qu'on disparaît tous, ce sera dommage aussi?
Ve şimdi de sıra Albay O'Neill'da. En azından benim bu durumla ilgili bir sorunum yok.
C'était le tour du colonel O'Neill, et ça ne me pose pas de problème.
O gitti artık küçük sopası da yok!
Mais elle n'a plus de bâton!
Allan Memorial'da geçirdiğim o zaman ve ondan önceki bütün hayatım silindi, yok oldu.
ou de ce qu'était ma vie avant. Tout est parti... Effacé...
Ya o harita yarına kadar benim olur ya da geminin toplarıyla hepinizi yok ederim!
Ou je récupère cette carte demain... ou, crois-moi, les canons du navire vont vous décimer!
Yok, o kadar da değil.
Pas trop...
Yok.Yapbitiris'in uğur kutusu var. O da bir işe yaramıyor.
- J'ai la boîte d'amulettes de Numérobis, mais ça sert à rien.
Nakitim yok, o makina da bozuk.
J'ai pas de liquide. La machine est cassée.
O da burada yok.
Il n'est pas là non plus.
Senin gibilerle ya da manavlarla işim yok... O halde madam benim gibileri çok iyi tanıyor, öyle mi...?
Vous appréciez la musique?
Pek alışılmadık bir mal, tamam. Ama bunda da bir terslik yok.
Une marchandise inhabituelle, O.K. Mais pas de quoi fouetter un chat.
Tüm bunlara rağmen, ne O.S.S. Kargo'da ne de mıknatıs gemide hiçbir bilgi yok. Orada Donnagon'ın ne işi var?
Qu'est-ce que Donnagon fait là?
O da yok artık
Elle aussi a disparu.
o da ne 669
o da benim 38
o da olur 28
o da sensin 43
o da var 56
o da ne demek 78
o da nedir 79
o da burada 16
o da beni seviyor 25
o da iyi 30
o da benim 38
o da olur 28
o da sensin 43
o da var 56
o da ne demek 78
o da nedir 79
o da burada 16
o da beni seviyor 25
o da iyi 30
o da dedi ki 42
o da 410
o da nesi 25
o da bana 49
o da kim 286
o da gitti 18
o da mı 21
o da kimdi 18
o da doğru 23
o daha bir çocuk 37
o da 410
o da nesi 25
o da bana 49
o da kim 286
o da gitti 18
o da mı 21
o da kimdi 18
o da doğru 23
o daha bir çocuk 37
o da ne öyle 27
o da öyle 48
o daha çocuk 50
o da neydi 223
o da nereden çıktı 18
o da neydi öyle 27
o da değil 31
o da öldü 29
o da oradaydı 16
o da öyle 48
o daha çocuk 50
o da neydi 223
o da nereden çıktı 18
o da neydi öyle 27
o da değil 31
o da öldü 29
o da oradaydı 16