O da olur Çeviri Fransızca
1,173 parallel translation
- Tamam, o da olur.
Bon, ça va. Ecoute.
O da olur.
Ça ira.
Olur, o da olur, olur...
Bien, tu sais, c'est très bien. Parce que...
Bay Başkan, biraz brivari var mı? Dünyalıların o harika viskisi varsa, o da olur.
Avez-vous un peu de brivari... ou un excellent whisky terrien caché dans quelque caisse?
Veya evde de kalabiliriz. O da olur.
On n'est pas obligés de sortir.
Ona havaalanında olacağımı söyleyin. Umarım o da olur.
Dites-lui que je serai a l'aeroport et que j'espere qu'elle viendra.
O da olur, ben uyuz diyecektim gerçi ama...
Je pensais à "ennuyeux", mais tu as raison, M. Premier degré.
Ya o da olur, ya da ben yokum.
c'est avec lui ou sans moi.
O da olur.
Parfait aussi.
- Bana da o kadar lazım.Devam et olur mu?
ça suffira! Dépêche-toi.
Bir kadını kollamanın nesi yanlış? O da sana göz kulak olur.
Pourquoi ne pas prendre soin d'une femme si elle en fait autant?
Ben de "Tabii, olur." dedim. O da "Güzel." dedi.
Et moi, "Ouais, surement." Et lui, "Cool."
Şimdi, ailenin bir tane başı olur, ve o da babadır.
Une famille ne peut s'exprimer que d'une seule voix, celle du père.
Evet kesinlikle iyi bir fikir bu belki birlikte yaşamaktan o da mutlu olur.
Heureusement que je t'ai. On pourrait vivre ensemble!
O kadar da değil, lan olur mu? Biraz kaybolalım işte. Yalnız herife, nasıl kafa koydun ya.
Pour quelques temps.Tu as vu, il est tombé comme s'il a cogné du béton
Onu evinde hissettirmek için daha iyi olur o zaman. "Hoşgeldin, Buffy." yazan bir pankart da asarız.
Raison de plus pour l'accueillir en beauté.
O da bu dünyanın içinde. Yani ikisi birlikte olur.
Elle est dans le monde, donc ça devrait marcher.
Nasıl olur da o insanların yanına geri taşınabilirim? Söyle bana.
Je peux pas retourner vivre chez eux!
Senin futbol bursunu kazanma şansın ne kadarsa benim bilim yarışmasını kazanma şansım da ancak o kadar olur.
J'ai autant de chances de gagner à l'expo-sciences que toi d'obtenir une bourse de footballeur.
O zaman nasıl olur da Leigh Ann esas oğlanı kaptı.
Alors pourquoi vous a-t-elle ravi le coeur du "jeune premier"?
Haksız müdahale ile ne yazık ki gerçek ne kadar önemli olursa, zarar da o kadar büyük olur.
Avec l'interférence délictuelle, plus grande est la vérité plus élevés sont les dommages.
11 veya 12 yaşında doğamıyorlar çünkü o durumda çok ama çok büyük olurlar ayrıca çok da acı verici olur.
Ils ne peuvent pas simplement sortir agés de 11 ou 12 ans, parce qu'alors ils seraient vraiment, vraiment grands, et ça serait tellement douloureux.
Çektiğin acı ne kadar büyük olursa, algılayışın da o kadar derin olur.
Seule une épreuve atroce nous révèle notre vrai visage.
O zamana kadar Ambrose'da, kıymetli yatağınızı işgal etmiyor olur.
Dans 1 / 2 h, il sera à Ambrose, il aura libéré votre espace précieux.
O yüzden geri kalan kısımlara da baksam mahsuru olur mu?
Ça t'embête si je regarde le reste?
O havuz yüzünden, İçişleriyle başım derde girmişti. Nasıl olur da bir polisin, evinde havuz olabilirmiş.
Celle qui m'a valu des ennuis avec la police des polices car un flic n'est pas censé avoir une piscine.
O da şartlı tahliye memurum. Acaba bunu içsem rahatsız olur musunuz?
C'est mon contrôleur judiciaire.
Yoksa o hayalet çoktan yok olur ben de Kuzey Carolina'da olurdum!
Sans quoi ce fantôme aurait disparu... et je serais peut-être en Caroline du Nord.
Bayan Morton'un basenlerindeki mükemmel çalışmasını düşününce Beth Kramer'in yüz ameliyatını da o yapsa iyi olur diye için en iyisi o olur.
Il ravalera parfaitement le visage de Beth Kramer, après son superbe travail sur les fesses de Mme Morton.
- Aslında açık. Başka türlü nasıl olur da bütün o şeyleri bilebilirsin?
C'est évident, comment tu peux savoir...
Umarım yarının yıldızı da o olur.
La star ce soir et demain, souhaitons-le.
Çünkü o zaman onun küçük kardeşi olabilirim, ve o da ailemizden biri olur.
Parce que je serais son petit frère, et il serait de la famille.
O zaman büyük risklerin, büyük kayıpları da olur.
Tu préfères perdre gros?
Amcam Fred var da. Patronum olur, turneyi o yönetiyor.
Le patron du spectacle, c'est mon oncle Fred.
Jonathan ve benim hemfikir olduğumuz bir şey varsa o da, senin dünyadaki en ilginç kadın olabileceğin ve ikimizden birinin sana sahip olamaması, bir trajedi olur.
Jonathan et moi pensons tous les deux... que tu es la femme la plus incroyable de la terre. Ce serait tragique qu'aucun de nous ne t'ait.
O zaman biz ofise gidip hazırlanalım ve tam 6.30'da buluşalım. Olur mu?
Retournons donc au bureau nous organiser un peu et retrouvons-nous à 1 8h30 précises.
O da yardımcı olur, değil mi?
Ça aiderait.
- O da olur.
- Ça fera l'affaire.
Biraz önce telefonda Richard Lewis'le konuşuyordum o da bugün benimle birlikteydi ve bana bileziği kız arkadaşı için alıp alamayacağını sordu ben de sanırım ona "olur" dedim.
J'étais au téléphone avec Richard Lewis tout à l'heure... il était avec moi aujourd'hui... il m'a demandé s'il pouvait l'acheter pour sa petite amie... et je lui ai plus ou moins dit que oui.
Ben olur dersem, o da isteyecektir.
Il sera d'accord si je le lui dis.
Hem sekreterler haftası da yaklaşıyormuş. O da güzel olur, değil mi?
C'est bientôt la fête des secrétaires, c'est bien pour toi.
Yani yeni bir kimlik ya da yaşam olmayacak Gina. O yalnızca filmlerde olur.
Oubliez la nouvelle vie en banlieue, c'est seulement dans les films, Gina.
Ya bu arada kız ölürse? - O da ikramiye olur.
Et si sa fille meurt dans le processus?
Noel yılda bir kez olur, o da Şubat'ta değildir.
Noël, c'est une fois par an. On est en février.
O zamanki davranislarimi düsünürsen, nasil olur da baskalarinin kararlarini yargilayabilirim?
Compte tenu de ma conduite à l'époque, comment pouvais-je oser juger ce que quelqu'un d'autre faisait?
Eğer mayını bırakırsak ve o da patlarsa tüm görev berbat olur.
Si on relâche la mine et qu'elle explose, la mission est foutue.
Yakında o da gitmiş olur.
bientôt, il partira lui aussi.
" Rusya'da kışlar o kadar soğuk olur ki, birbirimizi yemek zorunda kalıyoruz.
" C'est tellement dur, l'hiver en Russie, qu'on doit se manger entre nous.
Babam nasıl olur da o hikayeyi her anlattığında bir şeyleri anlatmayı es geçer?
Comment le père pouvait-il avoir tant omis, toutes les fois qu'il raconta cette histoire?
- Evet. Kutsal bir an vardır, sonra da kutsal anı anlamaya çalışan bilinç aynı şekilde filmde o anda gerçekten de birşeyler olur ama oyuncu başka bir gerçekliğin içindeymiş gibi davranır.
Il y a le moment sacré, et puis il y a la conscience... d'essayer d'avoir ce moment sacré... de la même façon que le cinéma est le vrai moment quand il se produit... mais avec le personnage prétendant être dans une réalité différente.
Geleceğinizi söylediklerinde, aslında o da burda olur mu diye merak ettim.
Je me demandais s'il viendrait avec vous.
o da ne 669
o da benim 38
o da sensin 43
o da var 56
o da yok 16
o da ne demek 78
o da nedir 79
o da burada 16
o da beni seviyor 25
o da iyi 30
o da benim 38
o da sensin 43
o da var 56
o da yok 16
o da ne demek 78
o da nedir 79
o da burada 16
o da beni seviyor 25
o da iyi 30
o da dedi ki 42
o da 410
o da nesi 25
o da bana 49
o da kim 286
o da gitti 18
o da mı 21
o da kimdi 18
o da doğru 23
o daha bir çocuk 37
o da 410
o da nesi 25
o da bana 49
o da kim 286
o da gitti 18
o da mı 21
o da kimdi 18
o da doğru 23
o daha bir çocuk 37
o da ne öyle 27
o da öyle 48
o daha çocuk 50
o da neydi 223
o da nereden çıktı 18
o da neydi öyle 27
o da değil 31
o da öldü 29
o da oradaydı 16
o da öyle 48
o daha çocuk 50
o da neydi 223
o da nereden çıktı 18
o da neydi öyle 27
o da değil 31
o da öldü 29
o da oradaydı 16