English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ O ] / O da oradaydı

O da oradaydı Çeviri Fransızca

207 parallel translation
O da oradaydı. Olanları gördü.
Il était dans la maison. ll a tout vu.
Bobby bana gördüklerini anlatırken o da oradaydı.
Il était là quand Bobby m'a raconté.
O da oradaydı. Balmumunda.
Il est ici, aussi.
O da oradaydı.
Il était là.
Ve o da oradaydı.
Et elle était là.
Çok karanlıktı ve o da oradaydı.
L'obscurite etait totale, et il etait l ˆ.
Ama geçen seferki gibi değildi. Sonra evden elinde süt güğümüyle bir adam çıktı. Ve Glaude, o da oradaydı...
Oui... mais l'était pas comme celle de l'autre fois... et puis un homme en est sorti, avec une boîte au lait à la main... et Le Glaude, il était là...
O sırada o da oradaydı ve çok kızmıştı.
Elle était présente et elle n'était pas contente.
Tesisatçı söylemiş olabilir, o da oradaydı.
Ou alors le plombier. Il est venu aussi.
Yine sızmıştın, değil mi? Ben seninle telefonda konuşurken, o da oradaydı. - Öyle değil mi?
Tu étais soûle, quand je t'ai appelée.
O da oradaydı.
Oui. Il y était aussi.
Flash yani, o da oradaydı.
Je veux dire, Flash. Il était là.
- O da oradaydı.
Lui aussi. C'est exact.
- O da oradaydı. Doğru.
- Moi et mon chien, Toto.
- Ne yapıyor? - Çöpü çıkarıyordum, o da oradaydı.
- Qu'est-ce qu'il fait là?
- Biliyor çünkü o da oradaydı.
II était aussi à la bataille de Ca Lu.
- O da oradaydı ve fena korktu.
Elle panique complètement.
O da oradaydı.
Elle était là.
Kendimi kötü hissediyordum. O da oradaydı.
J'étais déprimée et il était là.
Hayır, o da oradaydı.
- Non il était là. - Vraiment?
O da oradaydı, o dilbilimciyi arıyordu.
Il était là, à la recherche de ton linguiste.
Lona Massingale o da oradaydı.
Lona Massingale était là, aussi.
O da oradaydı. Ve Küçük Stevie Wonder. Bir mucize olmuşçasına mutlu görünüyordu.
Et le petit Stevie Wonder, il semblait si heureux... comme si un miracle s'était produit.
- Evet, o da oradaydı.
- Oui, il était là.
- Oh! - Ve O da oradaydı.
Et elle était là.
Tabii, o da oradaydı.
Bien entendu.
O da oradaydı. Balmumunda.
Il y est aussi, sous la cire.
Jimnastik salonunda Jez'in canına okurken, o da oradaydı.
Quand j'étais au gymnase, en train de supprimer Jez, il était là.
Ayarlarken o da oradaydı.
Il était là quand je l'ai organisé.
Tam kaçmışken, tam güvendeyim derken o da oradaydı.
Et juste au moment où elle pensait être hors de danger, il apparu.
Pariste'yken O'da oradaydı.
Il était en poste à paris quand j'y étais.
O zaman da o oradaydı.
Il était là.
O da mı oradaydı?
Il y était?
O zaman, ya merdivenler oradaydı, ya da siz yürüyerek inmediniz.
Alors, soit les marches existaient soit vous ne les avez pas descendues.
Gitmesine izin verdim ; o da alt çekmeceye doğru seğirtip çekmeceyi açtı ve neyi var neyi yok hepsi oradaydı.
Je le laisse partir, il ouvre sa caisse et le tour était joué.
Yani, oradaydım, o kız da oradaydı ve...
J'y étais, elle aussi et...
aile mi o yıktı! - manav'ın kızı da oradaydı!
et la soeur de l'épicier, salaud!
Neal'ın evine gittiğimiz o zamanı hatırlıyorum da Mary de oradaydı.
Une fois, tu étais chez Neal,
O da oradaydı.
- Oh, il était là-bas.
Washington Meydanında yürüyordum... O salak adam da oradaydı. Maymunlu herifin teki.
Je marchais dans Washington Square, lorsqu'un imbécile, un homme avec son singe...
Oradaydım. Ulakları dağıttı. O da batıya gitti.
Il a dissous le service... et il va vers l'ouest.
Gecenin ikisinde oradaydık. Ben üzerimde o alacalı ipek elbiseyle ve Marcus da üzerinde her ne giyiyorsa.
Et nous voilà, à deux heures du matin, moi dans ma robe de taffetas et Marcus dans je ne sais quel costume...
- O da mı oradaydı?
Elle y était?
Ve o oradaydıysa, Jewel'ın da orada olma ihtimali vardı.
S'il était là-bas, il était possible qu'elle y soit aussi.
Dayaktan ya da boğularak öldürülmemiş. Ama o çatıda bir şey olmuş, kafasının yarısı oradaydı.
Mais il est arrivé un truc moche pour qu'il y laisse la moitié de sa tète.
Amanda'nın cenazesinden birkaç hafta sonra Bludhaven'da bir lokantaya girdim ve o oradaydı.
Peu après les funérailles d'Amanda, je suis entré dans un bouge... et il était là.
- Demek o da oradaydı? - Ne?
- Comment?
Oldu mu? Pekâlâ, o gece oteldeydim ve Brian da oradaydı.
J'étais à l'hôtel cette nuit-là, tout comme Brian.
O da, arkadaşımız David ve diğerlerinin N.Y'a gittiğini müdüre söylemediği için oradaydı...
Il était là parce qu'il a refuser de dire l'essentiel que notre ami David est venu de New York City avec notre autre ami.
Oradaydı o da. Kavga başladığında köşede bir şeyleri süpürüyordu.
Il était en train de balayer quand la baston a éclaté.
- Çünkü o da o gün oradaydı.
- Il y était.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]