English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ O ] / O da iyi

O da iyi Çeviri Fransızca

2,376 parallel translation
Sharon, o da iyi mi?
Sharon, elle va bien?
O da iyi.
Il va bien aussi.
- Hayır, o da iyi.
- Nan, il est cool!
Jabbar için en iyisini istiyorum, Renee'yi çok seviyor o da onunla çok iyi ilgileniyor.
Je veux le mieux pour Jabbar, il adore Renee et elle s'occupe très bien de lui.
O da minyatür golfte o kadar iyi ki.
Dieu la garde de perdre au mini-golf.
Duvardaki mesajı yanlış yazılmıştı, bu da o kadar iyi eğitimli olmadığını gösteriyor.
Son message a été mal orthographié ce qui signifie qu'il n'a pas été bien instruit.
O kadar da iyi değilim, değil mi?
hein?
O yüzden o partiye gidip, onsuz da gayet iyi olduğumu anlamasını sağlamalısın.
Tu vas à la fête, et fais-lui savoir que je vais bien sans elle.
Bu konuda o kadar da iyi değilimdir.
C'est pas vraiment mon fort.
O da çok iyi ıslık çalıyor.
C'est un bon siffleur également.
İyi ki Juliet'e söylemişsin ki o da konuyu ciddiye almış.
Heureusement que Juliet l'a pris au sérieux.
Senin hakkında çok iyi bildiğim bir şey var, Boone. O da, oradan bir şey alıp ve onu şefe verdiğin. Menüler gibi.
Et une chose que je sais sur vous, Boone, c'est que vous preniez une chose et donner au chef, une carte des les menus, et vous prenez quelque chose d'autre que l'on peut effectivement utiliser pour résoudre cette affaire.
O kadar da iyi bir insan değilim.
Je ne suis pas une bonne personne.
Nereye gidersem, o da gelir. İyi ama ibranameleri imzalar.
- Elle doit signer une renonciation.
- Evet. Tüm Orta Doğu'da en iyi korunan adam o.
C'est l'homme le mieux protégé du Moyen-Orient.
O da "Niye ki, iyi mi o?"
Elle a dit :
Biliyor musunuz, şayet iyi iyi bir şey yapacaksam o da, babama haddini bildirmek olmalı.
Je dirais ce que je pense à mon père, si ça pouvait marcher.
Tamam, o taraf da iyi. Harika, tamam.
Ou par là aussi c'est bien.
Yani, ya Lux kahvaltıda o esrarlı ekmekleri yeseydi? Bu hiç iyi olmazdı.
Et si Lux avait ingéré une grosse dose de drogue au petit déjeuner?
Müslüman kardeşlerim. Size her kim ki, İslam'da şiddet yoktur, derse.. şunu iyi bilin ki, o kafir, o münafık, cihad nedir bilmemektedir.
Frères musulmans, celui qui dit que... la violence n'a pas sa place dans l'Islam... est soit un infidèle, soit un hypocrite qui ne connaît pas le sens du djihad.
Bunu sadece sen ve Sam yapıyorsunuz. - İyi, belki de o kadar da farklı değilizdir.
- Bien, peut-être qu'on est pas si différents.
~ O kadar da iyi değil. ~
- Quelle mauvaise actrice.
Burada olmak o kadar da iyi bir fikir değil.
Être ici n'est pas une bonne idée.
Durumu iyi mi? O da aynı şekilde seni merak ediyordu.
Elle est inquiète pour vous aussi.
O zamanlar topu iyi fırlatamasam da.
Même si je lançais pas bien.
Daha iyi bir iş çıkarmış olsaydın o zaman da daha güzel şeyler söylerdim.
Si je t'avais trouvé meilleur, je te ferais plus de compliments.
O da en iyi eski karım.
- Qui c'est? - Mon ex-femme.
Telefonlarıma çıkmıyor. O yüzden onun nasıl olduğunu öğrenmemin tek yolu, kardeşimi aramam konusunda sürekli bana dersler veren annemi aramak, bu da telefon etmem gerek demek. - O gâyet iyi.
Il m'ignore, donc la seule façon d'avoir des nouvelles est d'appeler ma mère, qui me sermonne car je dois appeler mon frère, donc je dois raccrocher avant de savoir comment il va.
Bak, George andavalın tekidir ama tek bir düzgün özelliği vardır o da çevresindeki insanları çok iyi seçmesidir. Yani sana içten bir şekilde güveniyor ve bu iş için seni istiyorum.
Écoute, George est un con, mais il sait vraiment... s'entourer de gens bien, donc je te fais confiance, c'est toi que je veux.
Uzman tanık bendim. O da bayağı iyi iş çıkartıyor.
Diriez-vous, objectivement, qu'elle est attrayante?
NFL'in en iyi kick returner'ı. - O da olur aslında.
Le meilleur retourneur de toute la NFL.
Hatırlamanız gereken son bir şey daha porsuklar çok iyi tırmanır, o yüzden bir gözünüz yukarıda olsun.
Une dernière chose à retenir : les blaireaux sont les plus grands grimpeurs, regarder toujours au-dessus de vous. Hamon :
Eğer Jimmy, o adamların üzerini daha iyi arasaydı ya da o lanet silah bir karış daha koltuğun altına doğru düşseydi, şu anda çok farklı bir hayatı olurdu.
Si Jimmy avait fouillé ces mecs un peu mieux, où si ce flingue était tombé... un pouce dans l'autre direction, sa vie aurait été différente maintenant.
O kadar da iyi gitmedi, değil mi?
- T'as pas vraiment réussi.
Nathan iyi. O dışarıda görünmez arkadaşı Paul ve benim görünmez arkadaşım Michael ile oturuyor.
Nathan est avec un garçon invisible, Paul, et mon ami imaginaire.
Bunun iyi bir tarafı varsa eğer o da Chiles'ın son araştırma notlarını bulmuş olmam.
Si on veut faire preuve d'optimisme... J'ai trouvé les dernières notes de Chiles.
Gergindi, iyi görünmediğinin o da farkında.
Il a paniqué.
Michael da yalan söyledi ama O iyi nedenler için yalan söyledi. Sen kötü nedenler için yalan söyledin.
Michael a aussi menti, mais il l'a fait pour de bonnes raisons.
O katalogları buzdolabına ya da tuvaletin yanına koysan daha iyi olur.
Tu devrais les laisser dans le frigo ou à côté des toilettes.
O da "Yiyorsa bııraktır." falan oldu. Ben de "İyi!" falan oldum.
Et il était genre "Fais-le moi faire!" Et j'étais genre "Okay!"
Todd da çok iyi bir DJ. Ne demekmiş o?
Écoute, Todd est un très bon DJ.
Eğer o insana iyi davranırsan, belki o insan da etkilenir.
alors elle pourrait être émue.
Eğer hayır derlerse, işte o zaman eğlence başlar. Sonra da aralarına karışırsın. - İşler iyi gidiyor.
- Un refus, c'est qu'un début!
O konuda bir şeyler bildiğinden emin olmam da benim açımdan iyi.
Mon point fort : tu vas tout me dire.
Joyce ile beraber işletirsiniz, ve eğer işler iyi giderse, senin ihtiyarla konuşursun, ve o da senin akıllı bir iş yaptığını görür.
Et tu la gère avec Joyce, et quand les affaires iront, tu iras voir ton père et... il verra que t'as fait un bon choix.
Hayır, o kadar da iyi biri değilim.
- Je ne suis pas parfaite.
Bu denyoların iyi yaptıkları bir şey varsa o da şaraptır.
S'il ya quelque chose dans lequel il excellait Ces enfants abandonnés qu'elle vin
Ama giderek arttı. Sonra bu o kadar da iyi bir şey değildi.
Quand soudain on a eu de l'argent, ce n'était pas si bien.
Ben de onlara dedim ki ; "Tamam, kavga etmekte sorun yok." "O zaman da şimdi de herkes kavga ediyor, özellikle de en iyi arkadaşlar."
Je disais que c'est pas grave de se disputer, que tout le monde se dispute, surtout les meilleurs amis, mais qu'on se réconcilie vite.
Ben şapka olsun istedim, o da şapkasız daha iyi olur dedi.
J'aimais mieux avec le chapeau, mais il a catégoriquement refuse.
- Tanrım. O da neydi? İyi misiniz?
- Qu'est-ce qui s'est passé?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]