Burada değildi Çeviri Portekizce
402 parallel translation
Ayrıldığım sırada burada değildi.
Não estava aqui quando parti.
Neden burada değildi?
Por que não está ele aqui?
- Kulağım burada değildi.
- Não ouvi.
- Ne zaman burada değildi?
- Quando? - Quando aconteceu.
Shep burada değildi.
O Shep não esteve cá.
Geçen sene burada değildi, değil mi?
O ano passado não estava, verdade?
St. Crispin gününde bizimle savaşanlar varken onlar burada değildi.
Não estiveram aqui enquanto viveu quem connosco combateu no Dia de São Crispim.
Burada değildi.
Ela não estava aqui.
Bu sabah benden önce çıktı... ve bir saat önce döndüğümde de burada değildi.
- Saiu antes de mim, de manhã. E não estava cá quando cheguei, há 1 hora.
O burada değildi. Sen de kahraman değilsin.
Ele não estava e tu não és.
Dr. Korby hiçbir zaman burada değildi.
O Dr. Korby nunca cá esteve.
- Ama, burada değildi.
- Mas está aqui.
- Ben geldiğimde, burada değildi.
- Quando estive aqui, ele não estava aqui.
Daha önce burada değildi.
O que está lá dentro?
Belki annem burada değildi.
Talvez a Mãe não estivesse aqui.
- Burada değildi.
- Isto significa que ele não esteve aqui.
Bu burada değildi.
Isto não estava aqui.
Ama önceden burada değildi.
mas não estava aqui antes.
- Onu görmedim. Burada değildi.
- Não o vi. Não esteve aqui.
O burada değildi ki.
Ele nem sequer estava aqui.
Birkaç yıldır burada değildi.
Não ficou aqui nem dois anos.
O maymun burada değildi.
Eu nunca o recebi.
- Sabah burada değildi.
- Não a vi esta manhã.
Uzun süredir burada değildi.
Mas está há tanto tempo longe da Terra do Nunca, que se tornou gente.
Yakaladığınız kişi dün gece burada değildi.
Não foi esse tipo que esteve aqui a noite passada.
Her şeyden önce evlenebilmem için burada değildi.
Primeiro, porque ela não estava disponível para casar.
Bütün sabah burada değildi.
Ele não esteve aqui a manhã toda.
Ne demek istiyorsun, "Burada değildi" demekle?
O que você quer dizer com "Ele estava aqui"?
Ben yazmadan önce burada değildi.
Não estava aqui em antes de eu a escrever.
- Hiç burada değildi.
! - Ele nunca esteve aqui.
- Burada değildi.
- Ele estava fora.
Burada pek mutlu değildi.
Ela não estava muito feliz aqui.
Çünkü, Miles burada değildi.
Bom dia Chris.
Burada kalmam söz konusu değildi.
Não combinámos que eu viveria cá.
Frankie yapmadı, burada bile değildi.
Frankie não fez nada, não estava aqui.
- O burada bir tutsak degildi, Paris hür iradesi olan bir kadindi, bir kraliçeydi hem de cennetin kapilarina kucak acacak kadar cesur bir kralice.
- Ela não era prisioneira aqui, mas, sim, uma mulher determinada, uma rainha com mais coragem do que eu teria tido para navegar contra as marés dos céus.
Tabi. Bu adam burada bile değildi.
Claro... e o fulano nem estava cá.
Burada bile değildi.
Ela nem sequer cá estava.
Genç bir kız burada öldürülmüştü ve öldüren her neyse insan değildi.
Uma jovem foi assassinada aqui. O que a havia matado não era humano.
Bir hayalet görmüş olabilirsin Nora ama burada benimle olan şey hayalet değildi.
Tu poderás ter visto um fantasma. Mas o que estava comigo, não o era.
Kızım birazdan burada olur. Tam hazır değildi.
A minha filha não estava ainda pronta, mas não tarda ai.
Erasmus'u burada istiyordun madem bu onu buraya getirmek için pek de kesin bir yol değildi.
Se querias aqui o Erasmus... não foi uma maneira um pouco rebuscada de o cá trazer?
Eskiden burada sadece at hırsızları varken, buralar bu kadar iç karartıcı değildi.
Não seria tão triste aqui, se não tivéssemos só ladrões por aqui.
- Yapmak zorundaydım.. çünkü, burada güvenli değildi.
- Tive porque ela não estava segura.
- Burada da değildi. - Evde olmalı sanırım.
- Pensei que estivesse ressacado.
Sanırım bütün gece burada sizinle değildi, doğru mu?
Suponho que esteve aqui consigo toda a noite?
Burada toplanmak benim fikrim değildi.
Não foi minha ideia reunir aqui.
Bakın, burada baskı altındayım, yani, artık ölü değildi.
Olhe, estou muito nervoso... Quer dizer... não estava morto.
Kapıcılar burada olduğundan emin değildi.
Eles não tinham certeza lá embaixo Se você estava aqui.
Konsol tarafından kapana kısılmışım gibi hissettim. Ama böyle değildi. Burada başka bir şey daha vardı.
Computador, crie um braço de contenção no lado direito da mesa, em um ponto médio.
Burada mısıryetişiyordu, ama toprak pek verimli değildi, ürün kabileye yetmiyordu.
O milho era a principal colheita, mas o solo não era suficientemente fértil.
burada değildim 23
değildi 207
değildir 62
değildim 75
değildin 22
buradayım 1669
buradasın 260
burada 4271
burada ne yazıyor 27
burada ne işin var 798
değildi 207
değildir 62
değildim 75
değildin 22
buradayım 1669
buradasın 260
burada 4271
burada ne yazıyor 27
burada ne işin var 798
burada ne arıyorsun 599
burada da 32
buradan 750
burada kimse yok 180
burada mısın 154
burada neler oluyor 706
burada ne yapıyorsun 1049
buradan gitmek istiyorum 41
burada ne var 74
burada ne işim var 33
burada da 32
buradan 750
burada kimse yok 180
burada mısın 154
burada neler oluyor 706
burada ne yapıyorsun 1049
buradan gitmek istiyorum 41
burada ne var 74
burada ne işim var 33
buradaydı 142
buradan git 21
buradasınız 63
burada dur 141
buradan gidiyorum 95
buradan defol 18
buradayız 338
buradalar 298
burada değil 773
burada bekle 560
buradan git 21
buradasınız 63
burada dur 141
buradan gidiyorum 95
buradan defol 18
buradayız 338
buradalar 298
burada değil 773
burada bekle 560