Anywhere you like translate Turkish
387 parallel translation
- Anywhere you like.
- İstediğiniz her yere gideriz.
Anywhere you like.
Nereye istersen
Meet him anywhere you like.
- Tony. İstediğin yerde buluş.
Anywhere you like.
Nereyi istersen.
And you can go anywhere you like with anyone you like and stay as long as you like.
İstediğiniz yere istediğiniz kişiyle birlikte gidebilir, orada istediğiniz kadar kalabilirsiniz.
Study anywhere you like!
İstediğin yerde çalışabilirsin.
If I annoy you... leave me in a wilderness, or anywhere you like!
Eğer başını ağrıtırsam beni ıssız bir yerde, ya da istediğin bir yerde bırakırsın.
Someday you can go anywhere you like.
Bir gün istediğin yere gidebilirsin.
- Anywhere you like.
- Nereye istersen.
You go hide anywhere you like.
Nereyi istiyorsan, oraya saklan.
Now, you may go hide in the forest, anywhere you like, and I shall seek.
Şimdi git ormanda saklan ve ben seni arayacağım.
You can go anywhere you like. But... don't use that key.
İstediğin yere gidebilirsin ama bu anahtarı kullanma.
Anywhere you like, even here.
İstediğin yerde, hatta burada bile.
You can sit anywhere you like, hon.
İstediğin yere oturabilirsin, tatlım.
You can weave facts anywhere you like.
Gerçekleri sevdiğin herhangi bir yer olarak kurgulayabilirsin.
Anywhere you like.
- Nereden isterseniz.
- Anywhere you like.
- Canın nerede isterse...
We can go anywhere you like for our honeymoon.
Balayı için istediğin herhangi bir yere gidebiliriz.
Anywhere you like, Wendy, you know?
Nasıl hoşuna giderse, Wendy, bilirsin.
You can get a handicapped placard and park anywhere you like.
Bir özürlü plakası alın ve istediğiniz yere park edin.
♪ Not like getting anywhere matters ♪ ♪ Although I guess it does if you care ♪ ♪ Which I don't ♪
Ancak umursarsanız önemlidir, ki ben umursamıyorum.
You'll never get anywhere like that!
Bir daha asla zengin olamazsın!
Mrs. Barlow, my darling, you can tell them, if you like... that I've been most anywhere that fighting was in evidence.
Bayan Barlow, sevgilim, onlara diyebilirsin ki, istersen savaşın aşikar olduğu pek çok yerde bulundum.
I'd like to build a house right there... marry you, live in it and never go anywhere else.
Tam oraya bir ev yapmak seninle evlenerek o evde yaşamak ve başka hiçbir yere gitmemek istiyorum.
Thinking like that won't get you anywhere as a cop.
Bunu düşünecek durumda değiliz.
You like to read about yourself in the newspapers as the tough cop who isn't afraid to wade in anywhere.
Bundan zevk alıyorsun.
Did you ever? Anywhere, anything like it?
Hiçbir yerde, böyle bir şeyi hiç gördünüz mü?
Like you said, who gets anywhere?
Tıpkı dediğin gibi, bir yere varamıyacaksın?
Looked like you were arguing and wasn't getting you anywhere
Görünüşe göre tartışıyordun ve hiç bir yere varamıyordun ve ben aç bir adamım.
Anywhere you go is like where you've been.
Hiçbir yer geldiğin yerden farklı değil.
Quit if you don't like it, but at your age... you won't make this much money anywhere else.
Beğenmiyorsan bırak ; ama bu yaşta başka bir yerde bu kadar para kazanamazsın.
I'd like you to stay right here and not go anywhere tonight.
Bu gece burada kalın, hiçbir yere gitmeyin.
Stay anywhere you like.
İstediğiniz yerde uyuyun.
I can't take you anywhere looking like that.
Seni böyle bir yere götüremem.
You know, like you could look just about anywhere and see land.
İnsan gözünü nereye çevirirse çevirsin toprak görüyor.
You can make bastards in the marriage bed like anywhere else.
Şehvetle yapılan çocuk, evlilik bağı olsun olmasın, piç sayılır.
- You won't find a driver like him anywhere...
- Onun gibi araba kullanan anasının karnından doğmamıştır.
- Is there anywhere you'd like me to sit?
Oturmamı istediğiniz bir yer var mı? - Que?
To get anywhere with them you're gonna have to learn how to look like them.
Onlarla bir araya gelmek istiyorsan nasıl onlar gibi görünüleceğini öğrenmelisin.
How can I take you anywhere, lookin like that?
Seni bu durumda bir yere götüremem. Şu haline bak. Önce git temizlen.
Anywhere you'd like.
İstediğin yere gelirim.
You see, Julie, I'd like to develop a foolproof method of reconditioning... so that anyone, anywhere, within a matter of weeks... will be able to eradicate that racist poisoning permanently.
Julie, ben bu ırkçı zehirlenmeyi kökünden yokedebilmek için herkesin, her yerde, birkaç hafta içinde gerçekleştirebileceği güvenilir bir koşullandırma yöntemi geliştirmek istiyorum.
We're not going to get anywhere unless you start acting like an adult.
Yetişkin gibi davranmaya başlamazsan, bir yere varamayacağız.
Just like taking an ocean cruise only there's no boat, and you don't go anywhere. "
Okyanus gezisi gibi. Tek farkı gemi yok ve bir yere gitmiyorsunuz. "
But what I would love to do is just create a magazine, my own magazine which would be, like, a forum for writers and intellectuals who can't get into print anywhere else, who could, you know...
Ama bir dergi çıkarmayı çok istiyorum, kendi dergimi. Başka yerde yazılarını yayınlatamayan yazarlar ve aydınlar için bir forum olacak. Böylece...
Listen, I can't go anywhere, but how'd you like to do me a favor?
Dinle, şu an buradan ayrılamam, ama bana bir iyilik yapar mısın?
You'II never get anywhere in a suit like that.
O takım elbiseyle onu hiçbir yerde bulamazsın.
I wouldn't take a sneaky, manipulative, lying flea circus like you anywhere, let alone Vegas.
Senin gibi sinsi, insan kullanan, yalancı, pireli birini hiçbir yere götürmezdim. Demek Las Vegas ha?
I Don't Think There Is A Lot Of Guys Like You Anywhere.
Senin gibi bir adam her yerde bulunmaz.
- Well, on a clear day, yeah, when it's not soupy like this, you can see for 100 miles to the north, and, uh, 200 miles to the... to the... to the west, and, uh, anywhere between 220 and 251 miles to the, to the south and the east, you know, depending upon the climatic conditions and the atmospheric variables.
- Hava durumuna ve atmosferdeki değişimlere bağlı olarak, havanın böyle olmadığı yani açık olduğu durumlarda kuzeyde 100 mil, batıda 200 mil ve güney ile doğuya doğru da 220 ile 251 mil mesafe görülebiliyor.
Well, Miss Horne, unless I miss my guess, your father is Benjamin Horne, the owner of this fine establishment. So I imagine you can sit anywhere you'd like.
Yanlış bilmiyorsam, babanız Benjamin Horne buranın sahibi o yüzden istediğiniz yere oturabilirsiniz.
anywhere you want to go 16
anywhere you want 39
you like it rough 18
you like that one 27
you like it here 38
you like me 141
you like baseball 16
you like it 795
you liked it 124
you like this 96
anywhere you want 39
you like it rough 18
you like that one 27
you like it here 38
you like me 141
you like baseball 16
you like it 795
you liked it 124
you like this 96
you like them 63
you like music 30
you like him 175
you like what you see 23
you like' em 17
you liked that 20
you like 225
you like that 642
you like her 166
you like those 17
you like music 30
you like him 175
you like what you see 23
you like' em 17
you liked that 20
you like 225
you like that 642
you like her 166
you like those 17
you liked her 18
you liked him 30
like 39801
likely 68
liked 74
likes 62
like my father 47
like a virgin 32
like you mean it 28
like a bird 44
you liked him 30
like 39801
likely 68
liked 74
likes 62
like my father 47
like a virgin 32
like you mean it 28
like a bird 44
like a dream 34
like me 894
like a 442
likewise 551
like a baby 70
like a princess 21
like your brother 20
like your dad 19
like an angel 29
like i said 2538
like me 894
like a 442
likewise 551
like a baby 70
like a princess 21
like your brother 20
like your dad 19
like an angel 29
like i said 2538
like you and me 45
like i told you 172
like you told me 16
like i care 29
like you 1448
like always 190
like hell 158
like you said 759
like yours 81
like us 230
like i told you 172
like you told me 16
like i care 29
like you 1448
like always 190
like hell 158
like you said 759
like yours 81
like us 230