English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Ten years old

Ten years old translate Turkish

461 parallel translation
So I have to hide in a clandestine place At that time, although I only have ten years old But, I have the courage
O yıllarda, genç sayılsam da cesaretim yok değildi.
I've heard that ever since I was ten years old.
On yaşımdan beri aynı şeyleri duyuyorum.
I was ten years old.
10 yaşındaydım.
Mrs. von Stang gave this to me when I was ten years old.
Bayan von Stang bana bunu on yaşımdayken vermişti.
I've been seeing your kind around since I was ten years old, working as a busboy.
Sizleri, on yaşımda komi olduğumdan beri tanıyorum.
When you're ten years old, they like it if you walk on your hands for them.
Sen on yaşındayken, ellerinin üstünde onlara doğru yürümenden hoşlanırlar.
I went to school when I was more than ten years old
Ben on yaşındayken okula gittim.
That picture's ten years old.
Burada olduğun sürece emniyettesin. - Niçin yeni bir resmimi kullanmıyorsun?
You died when i was ten years old.
Sen ben 10 yaşındaken öldün
He's my late brother's son... and I've been responsible for him ever since he was ten years old.
Küçük kardeşimin oğlu. On yaşına geldiğinden beri, ondan sorumluyum.
This magazine's ten years old.
Bu dergi on yıllık.
Never. I promised myself when I was ten years old.
Hiç. 10 yaşındayken kendime söz verdim.
That's good. I shot a gun when I was eight- - I mean, ten years old.
- Güzel. - 8 yaşındayken silah kullanmıştım. 10 yaşındayken.
You, wandering into our livery stable, ten years old, wiping your runny nose on your shirt-tail.
Sen, on yaşında ahırda dolaşıyordun, burnunu gömleğinin kenarına siliyordun.
111 years ago, when I was ten years old,
1 1 1 yI önce, ben daha on yasndayken,
I must have been nine, ten years old.
Dokuz, on yaşında falandım.
Because the thing that got us through were the things we learned... before we were ten years old.
Çünkü içinizden geçenler, daha on yaşına basmadan önce öğrendiğiniz şeyler oluyor.
I'd had the dog since it was ten years old.
Onu köpek on yaşındayken edindim.
So what if it's ten years old?
Ne olmuş on yıl öncesine ait ise?
Ten years old, with the body of a woman of thirteen.
Onüç yaşındaki bir bayanın vücudyla on yaşında.
I'm ten years old already!
Üstelik 10 yaşındayım.
He killed himself when I was ten years old.
Ben on yaşındayken intihar etti.
He's only ten years old.
O henüz 10 yaşında. Ne beklediğini bilmiyorum.
And he's only ten years old?
- Ve sadece 10 yaşındaydı
I was ten years old, I celebrated my birthday, but since then, I never wanted birthdays again.
Doğum günümü kutladığımda on yaşındaydım. Ama ondan sonra, bir daha asla doğum günü partisi istemedim.
But it looks like a wertheim, about ten years old.
yaklaşık on Wertheim gibi görünüyor.
Ten years old.
On yaşında.
God, she- - Look, she's telling everybody in the city how cute I was at ten years old.
Şehirdeki herkese on yaşındayken ne kadar şirin olduğumu anlatıyor.
I was ten years old.
Daha 10 yaşındaydım.
Whereas I was only ten years old.
Ben daha on yaşındaydım.
I was ten years old.
On yaşındaydım.
Now imagine, sir, being ten years old and stepping out onto that ice... with old copies of the "Enquirer" taped to your shins instead of pads.
Şimdi, efendim düşünün ki 10 yaşındasınız ve buza çıktığınızda... bacaklarınızda pad ler yerine Enquirer dergisinin eski sayıları var.
I just turned ten years old.
10 yaşıma yeni bastım.
I mean, of course you're my wife. But you're also ten years old.
Yani, elbette karımsın ; fakat aynı zamanda 10 yaşındasın.
It is over ten feet tall, and two thousand, two hundred years old.
3 metre boyunda ve 2200 yaşında.
If old man Hadley ever found out, he'd have you sent so far away, it'd take ten years for a telegram to reach you.
İhtiyar Hadley seni yakalarsa, seni öyle uzağa şutlar ki, telgrafla bile sana ulaşmak 10 yıl alır.
Dr Page tells me this rock is at least ten million years old.
Oberlin Üniversitesi'nden Dr. Page bana bu taşın en az 10 milyon yaşında olduğunu söyledi.
My old lady's been dead for ten years.
Benim ihtiyar on yıl önce öldü.
The first time, we were ten years old. Remember that?
İlk işimizde daha 10 yaşındaydık.
- Work in labour camp 13 years old.
- 13'ten beri isçi kampinda çalistim.
That gag was old when you started using it ten years ago.
10 yıl önce bu numaraya başladığında bile eskiydi.
Ten years this school's been opened, and ten years have we seen, after every assembly, a line of boys here, and the same old faces.
Bu okul kurulalı on yıI oldu, on yıI sonra hâlâ her toplantı sonrası burada bir sıra çocuk var ve hep aynı suratlar.
Bobby Charlton and Martin Peters, and eating lots of chips and fish - and toad in the holes - and Dundee cake on Piccadilly line, don't you know, old chap, and was head of Gestapo for ten years...
Charlton, Peters. Cips ve balık yemek ve deliklerde kurbağa ve Piccadilly hattında Dundee keki. Bilirsiniz.
- I got two granddaughters, nine and ten, two grandsons near 1 6 and I got a grandson 35 years old!
- Dokuz ve on yasnda iki, 1 6 yasna yakIasan iki, ve 35 yasnda bir torunum var!
For ten years, Don Rodrigo's cook has been giving me... all of her old Good Housekeeping magazines. Ah.
Don Rodrigo'nun aşçısı var ya o bana eski dergilerini vermişti.
He supposed be five thousand to ten thousand years old.
Bazıları onun 5.000, bazıları 10.000 yaşında olduğunu söylüyor.
Ten thousand years old...
10.000 yaşında ha?
In ten years I'll be an old man
- On sene sonra yaşlı biri olacağım.
Ricky Ho, 21 years old, sentenced to serve ten years for manslaughter and assault.
Riki Ho, 21 yaşında adam öldürme ve saldırıdan 10 yıla mahkum oldu.
Rex, mc5, skynyrd, lesley west, blackmore, the who... the old who... ten years after, santana, thin lizzy, aerosmith, hot'fucking'tuna.
Eski Who Ten Years After, Santana, Thin Lizzy Aerosmith, Hot'fucking'Tuna.
This country's only 200 years old and already we've had ten major wars.
Bu ülke sadece 200 yaşında ve şimdiden on büyük savaşa girmişiz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]