The little translate Turkish
68,709 parallel translation
According to the little you've told me, he was different.
Bana onun hakkında çok az şey anlattın, farklı biriymiş.
She's the perfect little girl.
Mükemmel küçük bir kız.
The morning sessions are a little more focused.
Sabah seansları biraz daha odaklanmış oluyor.
You can't see how that impacts the average person's life in Duplin County, North Carolina and not be a little upset about it.
Bu durumun Kuzey Carolina'da, Duplin bölgesinde insanları nasıl etkilediğini görüp de buna kızmamak elde değil.
It's not made by plants, not made by animals either, made by little microbes that blanket the Earth.
Bitkiler tarafından üretilmez, hayvanlar tarafından da üretilmez.
Although I could possibly get away with eating a little bit of meat and dairy without ill effects to my personal health, I could no longer willingly support an industry I knew was causing so much suffering to communities, families and all life on the planet. A whole new world opened up.
Zararlı sonuçları olmadan bir miktar et ve et ürünleri yiyebileceğimi düşünmeme rağmen, kişisel sağlığım için, bilerek, insanlar ve aileler için bu denli acıya sebep olan bir endüstriyi desteklemeye devam edemem.
You want Buddha to change his mind and stay, you might want to show the guy a little love.
Buddha'nın fikrini değiştirip kalmasını istiyorsan biraz sevgi gösterebilirsin.
What was the name of that little girl that lived, uh, three houses up from us?
Peki bizden üç ev yukarıda oturan o ufak kızın adı neydi?
No, she told you to be a good little soldier and take the fall for her.
Hayır, sana iyi bir asker olarak onun için kendini feda etmeni söyledi.
So, forgive me if my mind is a little foggy on some of the details.
Bu yüzden beynim bazı detaylarda tutarsız davranıyorsa beni bağışlayın.
Please, if every criminal in the state was allowed to file suit because their D.A. was being - a little overzealous...
Eğer bağlı oldukları savcılık işinde biraz hevesli diye eyaletteki her suçluya dava açma izni verilseydi -
You don't... think it's a little convenient that she came over at the exact same time that you're hacking her phone?
Sence de bu biraz manidar değil mi? Tam da telefonunu hacklemek üzere olduğun sırada gelmesi?
Now... How about you pour me one of them nasty little Kale jobbies, and tell me what's all this got to do with Scofield and myself, who your friends are, who you are- - i want to see the true face of who's pulling my strings once and for all.
Şimdi bana bir bardak şu lahana bokundan koy ve şu Scofield'la benim olayım nedir bir anlat arkadaşların kim sen kimsin... iplerimi elinde tutanın yüzünü ilk ve son olarak görmek istiyorum.
" It was very still except for the tree-toads and the frogs in the brook peeping mournfully, and every little while
"Öylesine sakindi ki, derede kederle viyaklayan yeşilbağalar ve kurbağalar dışında."
Hey, honey, I just bought you the cutest little...
Merhaba tatlım. Sana çok tatlı bir...
Back in the day I was a little more wild.
Bir zamanlar daha vahşiydim.
She told me a little bit about her show the other night.
Geçen geceki konserinden bahsetti.
I will see you at the lake in a little while, okay?
Gölde görüşürüz, tamam mı?
I won't give you the poor little orphan talk.
Ben sana küçük zavallı yetim muhabbeti yapmayacağım.
Although it would be a little hard to sail with the mast that far forward.
Ama direk o kadar uzakken yelken açmak biraz zor olabilir.
She's, uh... she's a little under the weather.
Annenin biraz morali bozuk.
The universe might be trying to give you a little gift.
Evren sana küçük bir hediye vermeye çalışıyor olabilir.
But I know the fuck nuts at Heart have my little sister.
Ama kardeşimin Heart'daki sikik delilerin elinde olduğunu biliyorum.
Also, we're a little confused by the creatures.
Ayrıca şu yaratıklar konusunda kafamız karıştı biraz.
In the middle of a hard day's work... Everybody needs a little pickmeup.
Yorucu bir günün ortasında herkes enerji verici bir şeye ihtiyaç duyar.
Okay, here's a little peek behind the curtain.
Tamam biraz ipucu vereyim sana.
Jack and Diane out there, they're the sole survivors of a little local experiment of ours.
Bu kasabada yaptığımız bir deneyden sağ çıkabilen sadece o dışarıda gördüğün Jack ve Diana oldu.
What better place to test a passion potion than the uptight little hamlet of Meadeville?
Bir tutku ilacını denemek için Meadeville'in tutucu küçük bir köyünden daha iyi bir yer olabilir mi?
Ah, yes, the poor little people of Meadeville.
Evet, Meadeville'in yitip giden zavallı insanları.
Previously on "blood drive"... than the uptight little Hamlet of meadeville?
Daha önce Kanlı Yarış'ta... Bir aşk iksirini test etmek için Meadeville'in tutucu küçük bir köyünden daha iyi bir yer mi var?
Well, then we're gonna sit here until we both die, because there is no way that I am crossing the finish line with a pathetic little loser like you.
Peki o zaman ikimiz de ölünceye kadar burada oturacağız çünkü senin gibi acınası bir ezikle o bitiş çizgisini hayatta geçmem.
I'm so glad you said that because... I have a little project that the two of us can share.
Bunu söylemen çok sevindim çünkü ikimizin paylaşabileceği ufak bir projem var.
I was at the grocery store, and this little girl was staring at me.
Marketteydim ve küçük bir kız gözlerini bana dikmişti.
I know, I know, it takes a little getting used to, but that'll help the next time this... this happens, okay?
Biliyorum, biliyorum. Alışması biraz zaman alıyor. Ama bir daha olduğunda, faydasını göreceksin.
That little girl in the grocery store.
Marketteki küçük kız.
No one makes it to the Blood Drive without a little psycho behind the eyes, pal.
İçinde biraz bile olsa psikopatlık olmayan biri kendini Kanlı Yarış'ta bulmaz, ahbap.
I'm a little hazy on the legal points, But... if I tell you what I heard and not Jimmy directly, Like...
Hukuki konulara kafam basmıyor şu an ama duyduklarımı direkt Jimmy'e değil de sana söylersem sanki bir tampon görevi görürsen yasal olarak güvende olur muyum?
I took it upon myself to radio ahead to the aid convoy that the Somnambulist is heading for, and it looks like they're gonna be doing a little... braking maneuver so that the two of them will link up a bit sooner. So, the Somnambulist is gonna get there with air to spare.
Uyurgezer'in gittiği yardım kafilesine telsiz sinyali gönderme işini üstlendim ve görünüşe göre ikisi de biraz daha erken kenetlenebilsin diye küçük bir frenleme manevrası yapacaklar, Uyurgezer de oraya yedek havayla gidecek.
A little surprised to see you outside the Big Easy.
Seni Big Easy dışında görmek şaşırtıcı.
You're worried about getting stabbed by a little scrub, meanwhile $ 350,000 almost walks out the fucking door.
350,000 dolar neredeyse kapıdan çıkıp giderken sen ufak bir şeyle şişlenmekten endişeleniyorsun.
A little, though I can't imagine chasing Dolly down the street here.
Biraz. Burada Dolly'nin peşinden koşmayı hayal bile edemiyorum gerçi.
The pack wants to know how long you're gonna let your little vamp friend hang out in werewolf territory.
Sürü bilmek istiyor. Simon'ı daha ne kadar süre kurtadam bölgesinde tutacaksın?
Looking a little under the weather.
Biraz keyifsiz görünüyorsun.
It's just the canoe's a little small to...
Sadece kano biraz küçük...
I'd spare the Downworlder charm for a little bit.
Aşağı Dünyalı sevdandan bir süre vazgeç.
We had a little chat with the members of your film crew, and they all claimed the Spear of Destiny was a prop, and that you, Mr. Lucas, were its master.
Film ekibinizle ufak bir sohbet ettik. Hepsi de onun bir aksesuar olduğunu ve aksesuarlardan da Bay Lucas'ın sorumlu olduğunu söylediler.
All I had to do was get her to build this a little earlier and have my best friend make all the adjustments.
Tek yapmam gereken, bu cihazı biraz daha erken yapmasını sağlayıp en iyi arkadaşıma da ayarlamaları yaptırmaktı.
A little over a year ago, I... I stood right here, and I remarked that I wished it wasn't just the dark times that brought us together.
Bir yıldan çok az bir süre önce tam burada durdum ve düşündüm de keşke bizi bir araya toplayan şey karanlık zamanlar olmasaydı.
You know, the one problem with my ability is that I can never hear my poor, little victims scream.
Yeteneğimle ilgili bir sorunum da zavallı, ufak kurbanlarımın bağırışlarını hiç duyamamam.
Well, I can with my equipment back in Star City, but with this teeny, tiny, little tablet, all I can do is try and locate the trigger.
Star City'deki ekipmanımla yapabilirim. Ama şu ufak, minik, küçük tabletle yapabileceğim tek şey tetikleyiciyi bulmak.
Let's lighten the mood a little.
Ortamı biraz yumuşatalım.
the little mermaid 17
the little girl 49
the little one 59
the little guy 21
the little boy 19
little 465
little princess 21
little bitch 55
little girl 597
little bastard 56
the little girl 49
the little one 59
the little guy 21
the little boy 19
little 465
little princess 21
little bitch 55
little girl 597
little bastard 56
little bit 264
little red riding hood 42
little boy 262
little dude 46
little star 39
little buddy 170
little man 671
little things 48
little mouse 39
little prince 20
little red riding hood 42
little boy 262
little dude 46
little star 39
little buddy 170
little man 671
little things 48
little mouse 39
little prince 20
little bro 54
little baby 76
little miss 43
little devil 17
little bird 53
little guy 231
little girls 44
little brother 361
little sister 127
little by little 92
little baby 76
little miss 43
little devil 17
little bird 53
little guy 231
little girls 44
little brother 361
little sister 127
little by little 92