English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / What was it

What was it translate Turkish

22,699 parallel translation
What was it?
- Ne gördün?
What was it like to have to... beg forgiveness from a child?
Bir çocuktan af dilenmek nasıl bir şeydi?
What was it like out there?
Dışarı nasıl bir yerdi?
What was it you said to heryesterday?
Ona dün ne söylediniz?
What was it?
Neden peki?
What was it, rhythmic gymnastics?
Ritmik jimnastik mi yapıyordun?
What was it?
Neydi o?
What was it called?
Adı neydi?
What was I supposed to do with it?
Bununla ne yapacaktım ya?
It means what happened was my fault.
Bu olanlar benim hatam demek.
We just didn't know what it was.
Sadece ne odluğunu bilmiyorduk.
I only knew what you showed me, and it was so... polite.
Tek bildiğim bana gösterdiklerindi ve onlar oldukça edepliydi.
And since our family is no longer what it was, and, uh, Virginia and I are... are no longer what we were...
Ailemiz artık olmadığına göre ve Virginia'yla da artık bir arada olmadığımıza göre...
You should have left that party as soon as you knew what it was.
Neler döndüğünü anlar anlamaz partiyi terk etmen gerekirdi.
It probably was inappropriate for two coworkers to do what we did and she knows it, and so now, she's trying to save her own ass.
Muhtemelen yaptığımız şeyin iki iş arkadaşı için uygunsuz olduğunu biliyor ve şimdi de kendi kıçını kurtarmaya çalışıyor işte.
Told her she was my boss, we would do only what she wanted, and... and that's when it clicked for her.
Onun patronum olduğunu ve sadece onun istediklerini yapacağımızı söyledim ve bu onun hoşuna gitti. Kontrolü eline aldı.
I was hoping I could sit in on a meeting, see what it's all about.
Bir toplantıya katılıp neler oluyor diye bir bakayım dedim.
We simply took what was working so successfully with heterosexual couples and just directed it towards Drag, to see if it could help.
Biz sadece başarılı şekilde işe yarayan heteroseksüel çiftleri aldık ve bunu Drag'a yönlendirip yararı olup olmayacağına baktık.
THE GUARD SAID THAT ANTONIA WROTE TO DIFFERENT MEN, BUT WHAT IF IT WAS THE SAME MAN USING DIFFERENT ALIASES?
Gardiyan Antonia'nın farklı adamlara yazdığını söyledi, ama ya aynı adama farklı isimlerle yazıyorsa?
What did you mean, it was supposed to be small like last time?
Geçen seferki gibi küçük olması gerekiyordu derken ne demek istedin?
It was just my fantasy of what this place should be.
Burasının nasıl olması gerektiğine dair hayallerimi anlatıyordum sadece.
Maybe it's better to go with what was already organized and in process.
Belki de planlanan şekilde devam etmemiz daha iyi olur.
What if for once, it was put in the service of something good?
Ya bu bir kereliğine olsun iyi bir şeye hizmet ettiyse?
What were we doing, just fooling ourselves that it could all just go back to how it was before she went?
Yaptığımız şey, kendimizi kandırmaktı. Her şeyin, o dönmeden önceki gibi olacağını sandık.
It was a tragedy, what happened to her mother.
Annesinin başına gelen şey, büyük bir felaketti.
It was a tragedy what happened to her mother.
Annesinin başına gelen şey büyük bir felaketti.
- Well, we don't know what it was like...
- O hissin nasıl olduğunu bilemeyiz...
I soon realised what it was - sifting through the earth, grain by grain.
Pirincin taşlarını ayıklamanın nasıl bir şey olduğunu ise son zamanlarda öğrenmeye başladım.
And what happened last night, I do not believe it was intended.
Dün gece yaşanan olayların ise kasıtlı bir şekilde gerçekleştiğine inanmıyorum.
What I told him was I will take care if it is mole than two days.
Ona eğer iki günden fazla kalması gerekirse ilgileneceğimi söylemiştim.
I was too scared to try, but you helped me remember what it was like when I was open and confident and fun and a little... slutty.
Eskiden açık görüşlü, kendine güvenli, eğlenceli ve biraz da sürtük biriydim.
Remember what it was like in December in Green Bay?
Green Bay'de Aralık nasıldı hatırlasana?
What if it was worse than he thought?
Ya düşündüğünden kötü durumdaysa?
It was kabuki theater, a distraction from what was really happening.
Kabuki * tiyatrosuydu, gerçekten ne için olduğunu yanıltmak için.
- All right, Louis, what do you think we should do, since it was your recommendation that landed us in this mess in the first place?
Peki Louis, madem bu çukura senin tavsiyenle girdik şimdi ne yapmamızı önerirsin?
It starts long before I did what I did, because I wasn't born a poor black child, but I was born poor, which made me susceptible to wanting to be rich.
Yaptığım şeyi yapmamdan çok önce başlıyor çünkü fakir, zenci biri olarak dünyaya gelmesem de, fakir olarak doğdum. Bu da, beni zengin olmayı istemeye müsait hâle getirdi.
- What exactly was so shameful about it? - Well, she was a paralegal, and I took mud with her.
Avukat stajyeriydi ve onunla çamura bulandım.
Oh, and by the way... It occurs to me that the family of this Madeline girl could end up with a big, fat lawsuit against the L.A.P.D. no matter what was going on.
Bu arada şu Madeline denen kızın ailesi neler olduğuna bakmaksızın Los Angeles Emniyetine karşı kocaman bir tazminat davası açabilir.
Look, you're not remembering what it was like to be a kid.
Çocuk olmanın nasıl bir şey olduğunu hatırlamıyorsun.
I remember exactly what it was like, okay?
Tam da nasıl olduğunu hatırlıyorum.
Uh... it was where he wanted to go, honey. What?
- Oraya gitmek isteyen Nick'ti, hayatım.
It looks like our nutjob just wanted what was in his car. Okay.
Anlaşılan bizim manyak sadece arabasındakileri almak istemiş.
What was it?
Nasıldı?
I recognized the handwriting, but I couldn't figure out what Nusrat's journal was doing with our family memorabilia... until I started reading it.
El yazısından tanıdım. Fakat Nusrat'ın günlüğünün, bizim aile hatıralarının içinde ne işi olduğunu anlayamadım. Taa ki okumaya başlayana kadar.
Um, and I realized that was because it was written by two people who really loved each other... two people who really wanted to protect each other, who really wanted what was best for each other.
Birden fark ettim ki, bunun sebebi yazılan her şeyin birbirini gerçekten çok seven iki insanla ilgili olmasıydı. Birbirlerini korumak isteyen birbirleri için en iyisini isteyen iki insanla ilgiliydi.
Did I... Was it what I...
Benim benim yüzümden mi- -
What if it was Tuck?
Ya Tuck olsaydı?
And what a party it was.
Ne partiydi ama...
- Does it say what the event was?
- Hangi etkinliğin olduğu yazıyor mu?
What if it was private?
Ya özel olsaydı?
I, uh... there was... - it was moving. - What was?
Ben... şey vardı hareket ediyordu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]