What was it about translate Turkish

So what was it about?

Konusu neydi?

- What was it about?

- O da neydi öyle?

What was it about?

Neydi bu? Hoşuna gitti mi?

What was it about?

Konusu neydi?

What was it about?

Ne hakkındaydı?

I was just thinking about what you said earlier, about enjoying the peace while it lasts. As a Jedi, I'm not sure I know how to do that.

Az önce huzurun tadını çıkarmakla ilgili söylediğini düşündüm de, bir Jedi olarak, bunun nasıl yapılacağını bildiğime emin değilim.

Chris, what was it you were telling your dad about that girl you met?

Chris, babana bahsettiğin, şu kız kimdi?

Room 204 was rented out three days ago, it has an unidentified tenant. What about the other rooms?

204 numaralı odada kalan kişinin kimliği bilinmiyor.

To see if, during the short time we spent together, what it was that I knew about you...

Beraber geçirdiğimiz o kısa zaman boyunca sana ne olduğunu biliyordum.

What was so fun about it?

Neresi eğlenceliydi?

If you're going to make such a big deal about giving birth to me shouldn't you at least... at least remember what date it was?

Beni doğurduğun için biraz kredi talep edeceksen en azından... En azından, bunun ne zaman olduğunu hatırlıyor olman gerekirdi.

What does that say about me that the second Trent said "Don't take my boat out," it was guaranteed that I would.

Trent'in bana söylediği ikinci şey "Teknemi kullanma," bunu yapacağım garantiydi.

It doesn`t take a Ph.D. in dreamoIogy to know what that was all about, Gary.

Prof. D.'nin rüya sırlarının ne olduğu hakkında bilgim yoktu, Gary.

It wouldn't be so embarrassing if it weren't so totally fucking weird, if I had any clue what it was about.

Seni utandırıyor olmazdı bu lanet şey bu kadar garip olmasaydı, ne olduğuna dair bir şey bilebilseydim.

I've been petitioning to see it for about 10 years ever since I realized what was in it.

Kitapta ne olduğunu fark ettiğimden beri görmek için 10 yıldır dilekçe veriyorum.

If it's nuclear devices you are talking about I really did not know what was happening.

Nükleer aygıtlardan söz ediyorsan neler döndüğünü gerçekten bilmiyordum.

Did he say what it was about?

Ne hakkında olduğunu söyledi mi?

And Sally was my very first supporter, when no one else knew what I was on about with my big, red flowers. She was the only one that got it.

Sally benim ilk destekçimdi, kimse bu büyük, kırmızı çiçeklerle ne yaptığımı bilmezken, beni anlayan sadece o vardı.

That's what you said about the one Friday and it was so boring.

Geçen cuma için de bunu söylemiştin ve çok sıkıcıydı.

What do you mean? Well, I think it was Edith, from the board. She called me in Dublin, probing about our marital status.

Dublin'deyken Edith aradığında medeni durumum hakkında sorular sordu.

Do you know what, when I did it, I was completely calm about it.

Ama yaptıktan sonra, oldukça sakinleştim.

And do you know what it was about?

Konu neydi peki?

I kept thinking about what was missing in the transition... from a childhood like that to being very sad grownups. And it was sugar.

Çocukluktan bu üzgün ve bitkin yetişkenliğe geçişte... neyin eksik olduğunu düşünüp duruyordum.

I'm sorry about tonight, what I said... It was stupid. I trust you.

Bu gece için özür dilerim söylediklerim aptalcaydı.Sana güveniyorum.

He lied about what John was looking for... because I needed a reason to identify it and tell us.

John'un onunla ilgilendiği konusunda yalan söyledi böylece onun hakkında bize ifade verebilmesi için bir sebebi olacaktı.

One of the things besides what it does, one of things about DMT that always fascinated me was the fact that it's such a simple molecule.

Yaptığı şeylerin yanısıra DMT hakkında beni herzaman etkileyen şeylerden birisi çok basit bir molekül olmasıdır.

- I didn't tell her what it was about.

- Endişelenme, sebebini söylemedim.

That's it, that's gotta be what Eric was talking about.

İşte bu o. Eric'in bahsettiği bu olmalı.

- It's about a boy who has always done what his parents wanted, lived for others never saying what he wanted, never telling who he really was.

Hep ana babasının istediğini yapan bir oğlan çocuğu üstüne. Kendi istediklerini ya da gerçekte kim olduğunu hep gizleyen.

It's never what this was about.

Aramızda duygusal yönden bir şey yoktu.

She was so mad about what Valerie said that she stole my car, crashed it, lied to me about it...

Valerie'nin söyledikleri onu çıldırttı. Arabamı çaldı, kaza yaptı, bu konuda bana yalan söyledi...

I mean, that's what we all knew it was about, and I'm certain that's what Daniel was talking about on Sarno.

Yani, hakkında bildiğimiz tek şey bu.

I haven't the faintest idea what Miss What's-Her-Face was going on about, and I tell you, it couldn't have been that riveting because I did blank out, for a second, two seconds, who cares?

O Bayan her neyse, neden söz ediyordu onu bile bilmiyorum. Herhâlde ilgi çekici bir şey de olamaz, çünkü gerçekten de kayboldum bir süre.

- Well, when she thought about it, yes, something did strike her as a bit funny, so she thought she'd better tell her. And what was it, Cherry?

- Olayı düşündüğünde bir şey oldukça tuhaf gelmiş ona ve gidip söylemeye karar vermiş.

It's not about the yoga. I thought it was, since we spent an hour talking about yoga, but what do I know? Really?

Mesele yoga değil.

But when he confronted him about it, you wanna to know what Dave Duncan's response was?

Bunu O'nunla yüzyüze konuşmak istediğinde.. ... Dave Duncon'ın cevabı ne oldu, bilmek istermisin?

When you retire, you start to wonder what it was all about.

Emekli olduğunda, tüm bunların ne anlama geldiğini merak edersin.

I was thinking about, what's it called lf l maybe lf l could perhaps startworking at the restaurant again.

Düşünüyordum da şey hakkında, nasıl denir belki belki restoranda tekrar çalışmaya başlayabilirim.

I should have done something about it then, saved Sarah from what was about to come.

Öyleyse bir şeyler yapmalıydım. Sarah'yı yaşanacak hadiseden korumalıydım.

Um, Morgan. Hey, what was it that you wanted to talk to me about?

Morgan, benimle ne hakkında konuşacaktın?

Even if I did blame Wheetly, what was I gonna do about it?

Wheetly'yi suçlasam bile bu konuda ne yapabilirdim ki?

Fergus, it was too fucking near, mate. – Ask Walker. – What about the boys?

Fergus, araç çok yakındı, dostum.

It just freaks me out because it just reminds me of like what Martine was saying about the house.

Beni korkutuyor çünkü Martine'nin evle ilgili söyledikleri aklıma geliyor.

So I just assumed that he finally did it, but then later, when I saw him on the stairs, He didn't even know what I was talking about.

Sonunda becerebilmiş diye düşündüm ama sonradan merdivenlerde karşılaşınca mevzudan haberi bile yokmuş gibi konuştu.

Now I have no idea what he did, but I know that it was really bad, because when I tell you that my mother is spinning like a top... did you tell'em about your appointment?

Ne yaptığıyla ilgili bir fikrim yok ama kesin kötü birşey yapmış, çünkü annem tüm gece bir dansöz kıvırıp durdu... Onlara doktor randevundan bahsettin mi?

What about it? - I went to see Ann Waterman today, because I wanted to talk to her about how I thought it was discrimination that Robert didn't get the job because of his heart surgery,

- Bugün Ann Waterman'ı görmeğe gittim, çünkü ona Robert'ın bu işi alamamasının sebebi olarak kalp ameliyatının gösterilmesinin çok büyük bir ayrımcılık olduğunu söylemek istedim,

God, yeah. What about it? I went to see Ann Waterman today, because I wanted to talk to her about how I thought it was discrimination that Robert didn't get the job cause of his heart surgery, she looked at me like I was crazy.

- Bugün Ann Waterman'ı görmeğe gittim, çünkü ona Robert'ın bu işi alamamasının sebebi olarak kalp ameliyatının gösterilmesinin çok büyük bir ayrımcılık olduğunu söylemek istedim,

What was good about it?

Nesi güzeldi?

Well, I know it sounds like it's from left field, but there was nothing vague about what I saw.

Boşa atmak gibi bir şey olduğunu biliyorum. Ama gördüklerim belirsiz değil tamamen netti.

It was weird to see us so happy, still looking forward to something, no idea what was about to happen.

Başımıza neler geleceğini bilmeden, hâlâ geleceğe umutla bakarken, bu kadar mutlu olduğumuzu görmek çok garipti.

- Way I understood it, this wasn't about what he's like, it was about what he did.

- Anlamaya çalıştığım şey, nasıl biri olduğu değil, ne yaptığı.