English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / Your money

Your money translate Turkish

14,904 parallel translation
And here's what you get for your money.
Paranızın karşılığında alacağınız hizmet de şöyle :
I... I don't... you know, I don't want to play with your time, your money.
Zamanınla ya da paranla oynamak istemiyorum.
I'm not taking your money.
Paranı almıyorum.
Here's your money.
İşte paran.
This is your money.
İşte paran.
We got your money.
Paranı aldık.
I have your money.
Paran hazır.
You can collect your money from Tone downstairs, Mr. Barrett!
Aşağıya inip paranı Tone'dan alabilirsin Bay Barrett!
- It's not your money.
- Para senin değil.
It's not your money.
Para sana ait değil.
Reda, the coach is your money.
Reda, paran koçta.
Omatpa have your money.
Paranı alacağım.
Take all your money, drink all your booze.
Ne kadar paran varsa alır, bütün içkilerini içer.
No, Jim said he'll give you your money back.
Hayır. Jim paranı geri vereceğini söyledi.
Keep your money.
Paran sende kalsın.
You will get your money, you have my word.
- Paranı alacaksın. Söz veriyorum.
Save your money, Mr. Jackson.
Paran cebinde kaldın Bay Jackson.
If I wanted your money, I'd already have it, right?
Eğer paranı isteseydim, çoktan almış olurdum, değil mi?
You just go home, get your money, then come back and get your coffee.
Evine git, paranı al sonra da gelip kahveni al.
Yeah, you can't be too careful with your money these days.
Evet, bugünlerde insan parasını çarçur etmemeli.
I'm here for the bank's money, not your money.
Buraya bankanın parası için geldim. Sizin paranız için değil.
Your money is insured.
Sizin paranız sigortalı.
You will all get your money in due course.
Vakti gelince hepiniz paralarınızı alacaksınız.
Give me your money!
Paranızı verin!
A lot of people have paid good money for your resurrection.
Pek çok insan senin dirilişin için iyi para ödedi.
Your nephew owes us money.
Yeğeninin bize borcu var.
Look, I'll do it for 60, and that's only because I couldn't live with myself if your son went down because of some cut-rate, take-the-money-and-run hustler.
Pekala, size 60 bin olur. Çünkü, daha az ücret alıp da hiçbir şey yapmayacak biriyle anlaştınız diye oğlunuzu kaybederseniz üzülürüm.
Did your folks put some money in your account?
Ailen, hesabına para yatırdı mı?
Why don't you go sell your little dime bags to the crack heads you dealing with and we see how much money you make then, nigga.
Neden gidip çıkılarınızı torba tuttuğunuz taş bağımlılarına satmıyorsunuz? O zaman ne kadar para kazandığınızı görürüz.
Your money.
- İşte paran.
I used federal grant and tax-deductible donation money to complete construction on your club and to facilitate that meticulous deal that just fell apart.
Kulübünün inşaatını tamamlayabilmen ve sözüm ona özenle planladığın ama suya düşen anlaşman için sana federal hibe ve vergiden düşürülen bağışlar aktardım.
Respect will put your name on the side of a building... but the money that put your name up there comes from someplace.
Saygı, adını bir binaya yazdırır fakat adını oraya yazdıran para bir yerden gelir.
Wasn't like the money fell in your lap.
Para kucağına düşmedi ya.
Was your affordable housing initiative funded by drug money?
Uygun emlak projenizin kaynağı uyuşturucu parası mı?
Or use some of those old school connections to make a little money on the side, like your partner.
Ya da eski bağlantılarını kullanarak ortağın gibi bir yandan harçlığını çıkarırsın.
- Cottonmouth's operation at Crispus Attucks and that $ 7 million in blood money that came out of your office.
- Cottonmouth'un. Bunu bilmeyen yok. Senin bürondan çıkan yedi milyonu da o polise teslim etti.
Seed money... for your New Harlem Renaissance project and refurbishing the club.
Yeni Harlem Rönesansı projen ve kulübünü yenilemen için sermaye.
I kept a record of all the money I saved... marketing with those coupons your mother gave me.
Annenin bana verdiği kuponlar sayesinde kenara biraz para biriktirdim.
Write down your address and I'll send you the money.
- Adresini yaz, sana para göndereceğiz.
Your brother owes me a lot of money.
Kardeşinin bana çok borcu var.
And when those very same inspectors look at your track, half-spiked, half tied, held together with a prayer, they're gonna ask some very tough questions, including what the hell have you done with all their money?
Aynı müfettişler senin raylarında baktığında ve inşallah dayanır diye dua ettiğin yarım kazık ve bağlantıları gördüğünde çok zor bazı sorular soracaklar. Paralarıyla ne yaptığın da buna dâhil.
You give me all the money you made, I'll give it to the boys and girls club, and I may not tell your mom.
Topladığın bütün parayı vereceksin, ben de parayı... çocuk kulübüne vereceğim, ve annene söylemeyebilirim.
And then you get the prize money and get back to your life.
Sonra ödül parasını alıp hayatına döneceksin.
It'll send a message to them all and put some extra money in your pocket.
Hepsine bir mesaj olur ve cebinize fazladan para koyar.
Turn him into money in your pocket.
- Onu satın da cebinize para girsin.
Your mother still owes me some money.
- Annenin bana hala biraz borcu var.
Did your father leave me any money when he died?
Baban ölürken bana hiç para bıraktı mı?
Detective Stringer, can you confirm reports that it was your direct actions that led to the criminals making away with the money?
Dedektif Stringer, soyguncuların parayı alıp kaçmalarına sizin doğrudan eylemlerinizin sebep olduğu yönündeki bilgiler doğru mu?
Enough money to take your little boy, and live happily...
Küçük oğlanı almaya yetecek kadar para Ve mutlu yaşayalım...
Think about your son, and the money.
Oğlunu ve parayı düşün.
But telling you your mother was a con artist who'd only sought you out for the purposes of getting money from me didn't seem like a very attractive alternative.
Ama annenin, benden para koparmak için seni arayan bir dolandırıcı olduğunu söylemek pek de iyi bir seçenek değildi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]