English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ O ] / Oldu o zaman

Oldu o zaman Çeviri Fransızca

964 parallel translation
- Ne oldu o zaman ona?
( Natalie ) Alors qu-est ce qu'il lui est arrivé?
- Oldu o zaman.
- Trés bien.
Oldu o zaman.
Salut.
Ne oldu o zaman?
Donc, qu'est-ce qui s'est passé?
- O zaman ne oldu ona?
- Alors que lui est-il arrivé? - ( Johnny ) Je ne sais pas.
- O zaman ne oldu?
- Et après?
O zaman oldu.
C'est d'accord.
Eğer o olmasaydı uzun zaman önce kaçardım ama hep bana engel oldu.
Sans lui, je serais déjà partie. Mais il m'en a toujours empêchée.
Pekala, zamanımı boşuna harcamamamı o kadar çok istiyorsan, bana bir açıkla bakalım, nasıl oldu da elinde bununla kafası ezilmiş cesede eğilmiş vaziyette bulundun?
Eh bien... Si vous tenez à me faire gagner du temps, expliquez-moi ce que vous faisiez au-dessus du corps, avec ceci dans la main. Lui, il avait la tête enfoncée.
O kadar uzun zaman oldu ki.
Ça fait tant d'années.
O kadar uzun zaman oldu ki...
Ça fait si longtemps.
İşte o zaman, kendimden geçiyormuşum gibi oldu.
C'est alors que je faillis m'évanouir.
- O zaman nasıl oldu da evlendiniz?
- Alors, comment est né ce mariage?
O zaman diliminde ne oldu?
Que s'est-il passé entre-temps?
- O ne zaman oldu?
- Quand etait-ce?
O zaman Afrika'da da böyle mi oldu?
Ça s'est passé comme ça en Afrique? - Comme ça?
O zaman on oldu, bu Attinger işinin dışında kalacak mısın?
S'il te plait, laisse l'affaire Attinger!
Arizona o zaman eyalet oldu.
L'année où l'Arizona est devenu un état.
Korktuğum o an bir şeyler oldu. Lastiğe ateş ederken harcadığım tüm o zaman esnasında onun yerine sürücüyü vurmanın çok daha kolay olacağını düşünüp durdum.
Au moment où j'ai eu peur, je tirais dans ce pneu, et je pensais :
O zaman nasıl oldu da uyuyakaldınız, aklım almıyor.
Alors, comment vous avez pu vous endormir, cela me dépasse.
O kadar uzun zaman oldu, seninle konuşmak istiyorum.
Ça fait longtemps, je veux parler avec vous.
Geldiğiniz için teşekkür ederim, o kadar uzun zaman oldu.
C'est gentil de venir nous voir. Ça fait bien longtemps déjà.
O kadar uzun zaman oldu beraber yemeyeli.
Ça fait bien longtemps que nous n'avons pas mangé ensemble.
O kadar uzun zaman oldu ki...
Il y a longtemps que je ne vous ai vu!
Yaa, o zaman, bundan hoşlanacaksın, neredeyse mürekkep gibi oldu.
Alors, tu vas l'aimer, on croirait de l'encre.
O zaman oldu.
C'est ce jour là...
O her zaman bir tür anaç tavuk oldu.
Elle avait toujours ete mere poule...
- O morluk ne zaman oldu?
- Oû as-tu eu ce coquard?
Benim de birilerini öldürdügüm oldu... ama hiçbir zaman o niyetle hareket etmedim.
J'ai déja tué, mais je ne sors jamais avec l'envie de le faire.
Cevap ver o zaman. Bu nasıl oldu?
Alors qu'est-ce qui s'est passé?
- Tamam o zaman. Ben önden gideyim. - Oldu.
J'y vais et je vous y attendrai.
O zaman çok garip bir şey oldu.
Il se produit une chose étrange.
O zaman nasıl oldu da Kuzey Atlantik'te beraber seyreden, 3 tane destroyeri avladılar?
Alors, pourquoi ils les combattent avec trois destroyers, réunis dans l'Atlantique Nord?
O zaman daha kolay oldu.
Après ça a été plus facile.
Geçen yıl ve ondan önce de doğumgünlerim oldu. O zaman yoktunuz.
Vous ne vous êtes pas dérangés, les autres années.
- O zaman neden oldu?
- Alors ça n'a pas eu lieu?
Beni eve götürmediğin iyi oldu. O zaman seni tanıyamazdım.
Et puis, je n'aurais pas pu faire votre connaissance
- O zaman biraz ezelim. İşte oldu.
Une seconde et c'est bientôt prêt!
O zaman nasıl oldu da saat dokuzda ondan mesaj...
Et j'ai eu un message de lui après 9 h?
O zaman ne oldu?
Mais alors, qu'en est-il..?
Ama o, bana her zaman harika bir baba oldu.
Il est pourtant si bon avec moi.
Ancak o günden bu güne o kadar fazla şey oldu ki çok uzun zaman geçmiş gibi.
Mais tellement de choses sont arrivées depuis que ça semble une éternité.
Bağımsızlığımızı, Ana Kara'da savaş sona ermeden önce kazanmalıydık! O zaman hükümet, bir oldu bittiyle karşılaşmış olurdu!
Il aurait fallu l'indépendance avant la fin de la guerre pour mettre le gouvernement devant le fait accompli.
- O zaman deli oldu işte. Ama en azından sizin adınıza konuşuyordu.
- Mais au moins, avant, il communiquait.
O tüfek atışları tam zamanında oldu.
Vraiment opportuns ces coups de fusil!
O zaman çok geç oldu!
- Alors il est trop tard!
O zaman, ismi "Garip Bir şey Oldu" idi.
- Coupez. Ouais, c'était super.
O zaman niye başarısız oldu?
Alors, pourquoi m'a-t-il abandonné?
Beni o zaman da, şimdi de ilgilendiren bir meselede başarısız oldu.
Dans le seul domaine qui compte, maintenant comme alors.
O zaman bu dikkate alınmadı, ve onlar kendi endişeleriyle başbaşa bırakıldılar, böylece ekmeğinin derdinde olan birçoğu bırakın kendini mükemmelleştirmeyi, mükemmelliği düşünemez oldu.
pourtant on ne veut pas prendre cela en considération, on les abandonne au contraire à leurs soucis personnels, de sorte que maints d'entre eux, par suite du souci de leur subsistance, ne peuvent penser à se perfectionner, encore moins à se distinguer.
O zaman nasıl oldu da onu yakaladın?
Alors comment l'avez-vous coincé?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]