English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ A ] / Ama nereye

Ama nereye Çeviri Portekizce

1,353 parallel translation
Seni istediğin yere götürecek ama nereye gideceğini bana söylemen lazım.
Levar-te-à onde quiseres, mas tens que me dizer onde queres ir.
- Dover Havaalanında seni bir uçak bekliyor. Seni istediğin yere götürecek ama nereye gideceğini bana söylemen lazım. Kaybolacağın kadar iyi bildiğin bir yer olmalı.
Tenho um avião à tua espera em Dover, leva-te para qualquer lado, diz-me para onde queres ir, um lugar onde possas desaparecer.
Ama nereye?
A questão é onde?
O evin hala var olup olmadığını bilmiyorum ama nereye bakmamız gerektiğini biliyorum.
Não sei se a casa ainda existe, mas sei onde a procurar.
Nereden geldiğimi değiştiremem, ama nereye gideceğimi değiştirebilirim.
Não posso mudar de onde vim, mas posso mudar para onde vou.
İyi gidiyor ama nereye doğru gittiğini bilmiyoruz.
É bom, mas não sabemos onde irá dar.
İstersek gidebiliriz ama nereye?
Poderíamos ir embora, mas para quê?
Sanırım ama nereye gittiğini göremedim bile.
Acho que sim. Mas não tenho a certeza para onde foi.
Ama nereye gitmiş olabilirler?
Mas onde terão ido?
Şey, eğer istiyorsan yerini değiş ama nereye?
Mas onde te queres pôr?
Evet ama nereye sakladın?
Eu disse. Onde você escondeu?
Ama nereye gidiyorsun?
Mas aonde vais?
Telefon görüşmesi için özür dilerim, ama nereye gittiklerini öğrenmek istediğini söylemiştin.
Desculpe pelo telefonema, mas disse que queria saber onde elas foram.
Ama nereye gidersen git, ya da kim olursan ol bu yer hep seninle birlikte olacak.
Mas, não importa para onde vais ou em quem te tornas, este local estará sempre contigo.
Ama nereye gidersem gideyim her zaman arayabilir ya da gelebilirsin.
Mas onde quer que seja que fique, podes sempre ir visitar-me.
Sana çok benzer bir pinata yaptırmıştım, ama nereye kaybolduğunu bilmiyorum.
Também mandei fazer uma pinhata exactamente igual a ti, mas não sei o que lhe aconteceu.
Çok şekerler. Ama nereye koyacağımı bilemiyorum.
São giras, mas não sei onde as ponha.
Seni bu yüzden rahatsız ettiğim için üzgünüm, ama nereye giderim bilemedim.
Desculpa incomodar-te com isto, mas não sabia a quem mais recorrer.
Gittiğini söylediğin zaman ama nereye olduğunu söyleyemediğin zaman, ilk tahminim Kore olmuştu.
Quando me disseste que ias partir mas não podias dizer para onde, a minha primeira ideia foi a Coreia.
tabakları nereye koyayım aldığın yere koy ama burada onlar yıkanan tabaklar
Onde é que se guarda esta louça? - Coloca onde os encontrou Mas aqui...
ama evet, döndüğümde yeni bir şirket kurmayı düşünüyorum orada beni görebilirsin senin içinde bir şey yapacağım bu zaman zarfında da tatile çıkabilirsin ailen nereye gidiyor?
Mas sim, estou a pensar em começar outro negócio quando voltar Pode-me encontrar depois. Eu irei fazer algo por si.
Sana nereye bakacağını söyleyeceğim ama Angela'yı bunun dışında tut.
Eu digo-te onde podes ir buscá-los, mas deixa a Ângela fora disto.
Ama bir gün, olayın tümünü anlamamızı sağlayacak yaşamsal ipuçlarını verecek olan kişi, yeğeni Gaius'tur. Nereye gidiyorsun?
Mas é o seu sobrinho Gaius que, um dia, proverá pistas vitais para se entender todo o evento.
Sen çıkardığı sesi duyarsın ama nereden geldiğini bilmezsin, ya da nereye gittiğini.
Ouve o som que ele faz... mas não sabe de onde ele vem, ou para onde ele vai.
Ama şimdi beni gönderene gidiyorum ve hala bana nereye gittiğimi sormadınız.
Mas agora volto para aquele que me enviou... mas no entanto nenhum de vocês me perguntou onde é que eu vou.
Kartlardan onu takip etmeye çalışıyorlardı ama sanırım bir kart eksikti. Nereye gittiğini bilmiyordum. Roger Waters bunu yapmayı bırakmıştı.
Estavam a tentar encontrá-lo para lhe fazerem as perguntas dos cartões, mas quando o encontraram os cartões sumiram, não sei onde foram parar... então o Roger Waters fez essa como uma entrevista.
Slonae'un nereye gittiğini bilmiyorum ama Sark biliyor.
Não sei para onde o Sloane foi, mas o Sark sabe.
Güneşin hareketlerini hesaplayarak Stewart'ın nereye park ettiğini bulabilirim. Ama bir kaç saat sürer.
Posso calcular o movimento do Sol para ver onde o Stewart estacionou, mas ainda vai demorar umas horas.
Ama yan yana devam edersek, güçlerimizi birleştirirsek işin nereye varacağını bilmiyorum ama itiraf etmeliyim ki, merak ediyorum.
Mas se formos lado a lado, se unirmos forças, tenho uma ideia do final, mas tenho de lhe dizer, deixa-me curioso.
Ama onlar... Hey, nereye gidiyorsun seni küçük lanet.
E eles... ei, aonde é que vais, seu pequeno fedelho?
Affedersiniz ama Bay Hughes o kadar para nereye gitti?
Desculpe a pergunta, Sr. Hughes, mas para onde foi todo esse dinheiro?
Nereye gidiyorsun bilmiyorum ama bunlar ayaklarını sıcak tutar.
Não sei para onde vai, mas isto manterá os seus pés quentes quando lá chegar.
Ama böyle anlarda iyi, nereye kadar iyidir?
Mas de que serve ser bom, nos tempos que correm?
Nereye gittiğini kimse asla bilemedi, ama geri dönmüştü.
Ninguém sabe donde ele veio, mas veio.
Peki, tamam, onunla yüzleş, ama bunun seni nereye götüreceğini de bilmelisin.
Ok. Confronta-o, mas tu não sabes onde é que isso te leva.
O zaman nereye gideceğimi bilemiyorum. Ama yine de öğrettiğin gibi her baktığım şeyde bir fırsat görüyorum.
consigo ver oportunidades em tudo.
Evet, ama ya onunla nereye gideceğimizi sorarsa?
Sim.. e se ela perguntar onde vamos com isto?
Ama arkadaşım ne yazık ki bundan çok kötü etkilendi ve içindeki.. ... kin duygusuyla, nereye gidersek gidelim, bizi bulup rahatsız ediyor.
Infelizmente, ela não aceitou bem a situação, e, por puro despeito, optou por seguir-nos para todo o lado.
Sonunda ormana gittim ama bir türlü karar veremedim, nereye yapsam diye.
Acabei por ir para a floresta, mas ainda não conseguia decidir o local para o fazer.
Ama önce bana nereye gittiğini söyle.
Mas primeiro, diz-me onde estiveste.
Evet, söylemeliyim ki, sonsuzluğu düşünmeye başladığınızda... Sonsuzluğun alt ucu ile hiç bir sorunum yok, ama üzerine giderek daha çok inşa ettikçe, söylemeliyim ki burada neler olduğu ve bunların nereye gittiği hakkında cesareti kırılmış hissediyorum.
Devo dizer-lhe que quando começamos a contemplar o infinito... bem, sinto-me satisfeito com a base do infinito, mas conforme vai crescendo, tenho de lhe dizer, que começo a ficar desalentado pelo que está a acontecer e para onde vai.
Nereye gittiğini bana hiç söylemezdi ama iş gezilerinden döndüğünde hep kuzu eti kokardı.
Ele nunca me dizia onde ia, mas costumava regressar das viagens de negócios a feder a carneiro.
Başçavuş nereye varmaya çalışıyor anlamıyorum. - Ama olayla alakaları yok.
Não sei onde a sargento quer chegar, mas não há relação.
- Ama çalışırken bulaşmış. - Nereye gidiyorsun?
Não, mas ganhou-o a trabalhar.
Sen nereye gidersen. Ama gurme olan sensin. Bu nedenle seni L'Orangerie falan gibi bir yere götürmek isterim.
Sim, mas como trabalhas com comida, vou levar-te a um sítio mesmo bom, como o L'Orangerie.
Bombayı nereye kuracağını biliyordu, ama ne zaman kuracağını bilmiyordu.
Ele sabia onde colocar a bomba, mas não sabia quando.
Şimdi yukarı gelmek istemediğimden değil, ama nereye gidiyoruz?
Onde é que isto nos leva?
Bu hikâye nereye gidiyor bilmem ama neyse ki beyaz ruganlarını giymemiş.
Devíamos estar gratos por ele não estar com sapatos brancos.
Bu tatlı, masum kızı yeşil kart için alıp kalbini kıracağını sanıyorsan... Nereye gidersin, ne yaparsın bilmiyorum ama seni bulur ve kırarım.
Se julga que pode usar aquela rapariga doce e inocente para arranjar a autorização de residência e a destruir bom, esteja onde estiver, e faça o que fizer, encontro-o e acabo consigo.
Gerçi yolun nereye gittiğini biliyoruz ama senin ağzından da duymak isterdim.
Sabemos para onde nos leva mas era importante para mim ouvir as palavras da tua boca.
Hemen he gün bizi gözetliyorlar nereye yapıyoruz, hangi haltı alıyoruz ama hiç bir şey bulamıyorlar.
Quem tem? " Mas nunca apanham nada.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]