English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / Have i offended you

Have i offended you translate Turkish

142 parallel translation
Anna, have I offended you?
- Anna, seni gücendirdim mi?
What's the matter, Normie, have I offended you?
Ne oldu Normie? Seni kırdım mı?
Have I offended you in some way?
Seni bir şekilde gücendirdim mi?
Have I offended you, Brother Guo?
Daha önce karşılaşmış yada çarpışmış mıydık, guo birader?
Have I offended you?
Sizi kırdım mı?
Have I offended you?
Seni kırdım mı?
Have I offended you?
Seni gücendirdim mi?
Wherein, my friends, have I offended you?
Ne yaptım da kızdırdım sizi dostlar?
"'Then how have I offended you that you'd go a million miles just to plant your flag on my dreams?
O zaman rüyalarımın bayrağını dikmek için milyonlarca kilometre katetmeme neden alındın? Dinle beni Amerika.
Have I offended you in some way?
Sana bir şekilde hakaret mi ettim?
Have I offended you?
Seni kızdırdım mı?
Emma, have I offended you?
Emma, seni incittim mi?
- Have I offended you?
- Hayır. Hayır, üzgünüm.
Have I offended you in some way?
Bir şey yapıp canını mı sıktım?
Have I offended you by telling you how I feel?
Sana hislerimi açmamdan dolayı rahatsız oldun mu?
Forgive me if I have offended you but I sincerely believe what I said
Sizi gücendirdiysem bağışlayın fakat dediklerime yürekten inanıyorum.
I have offended you.
Sizi gücendirdim.
I have more right to be offended than you.
Beni rahatsız eden senden daha fazla buna hakkım vardı.
Well, if I've offended you, you only have to turn in your report.
Şey, seni gücendirdiysem, sadece rapor etmeniz gerekir.
What I'm trying to say is that you have offended his code of etiquette.
Söylemek istediğim, Kral'ın görgü kurallarını rencide ettin.
No, I apologize if I have offended you but I am hurt by your reserve
Hayır, seni kırdıysam esas ben özür dilerim. Ama bana kayıtsız davranışından incindim.
Don't be offended, but I have to talk to you.
- Bahar sözümden alınmazsan sana bir şey diyeceğim.
I realize that we have offended you... but you must understand our need for caution.
Sizi rencide ettiğimizin farkındayım ama siz de ihtiyatlı olmamız gerektiğini anlamalısınız.
I am sorry to have offended the dignity of your castle... and at daylight, I shall depart... but first, may I remind you of your promise?
Kalenizin itibarını zedelediğim için üzgünüm, gün ışıyınca gideceğim. Ancak önce, size sözünüzü hatırlatabilir miyim?
I'm sorry to have offended you
Üzgünüm dostlarım olduğunuzu bilseydim yapmazdım.
It's my fault earlier. I'm sorry to have offended you.
Hepsi benim hatam, kırdıysam özür dilerim
I hope, Brima Cesay, that you won't be offended if I say that you have helped very little.
Umarım, Brima Çesay, bana çok az yardımcı oldun dersem alınmazsın.
I'm sorry to have offended you, Miss Zhao
O nedenle size öyle davrandım, affedin Zhao hanım
I have offended you.
Bir günah işledim.
Patrón, if I have offended you- -
Patron, sizi kırdıysam- -
Hey, Brooke, I haven't offended you lately, have I?
Hey, Brooke, bu aralar seni gücendirmedim, değil mi?
I have offended you and need to rectify my mistake.
Seni incittim ve hatamı düzeltmek için bir yol bulmalıyım.
I have offended you with my ignorance.
Size karşı kabalık yaptım.
I have offended you.
Sizi rahatsız ettim.
- I have not offended you?
İyi misiniz? - Sizi incitmedim ya?
"Dear Madam, I am at a loss to see how I might have offended you."
"Sevgili Madam. Sizi ne kadar üzmüş olabileceğimi gördüğüm için gerçekten üzgünüm."
Doctor, if you want to have your dessert please, go ahead. I won't be offended.
Doktor, tatlını yemek istiyorsan devam et, gücenmem.
I think they have offended many people so they have to be alert For righteousness, you have to sacrifice Can you term it sacrifice it you are caught after committing crime?
düşünçem onlar birkaç insanı kızdırmışlar bu yüzden onlar kızgınlar dürüstler, kurban ediyorlar kelimelerde kurnazlık yapma sen komitedeki cinayetinden sonra neden öksürdün?
I'm very sorry we have offended you, Mr. Martin.
Sizi gücendirdiğim için üzgünüm, Bay Martin. - Evet.
You'll have to eat what I've made or I'll be offended.
Sunduğum her şeyi yemelisin.
Listen Sorry I should have said this earlier, and I hope you're not offended, but I think you look great Oh, thank you Really
Dinle, bunu daha önce söylemeliydim ama yanlış anlama yani, harika görünüyorsun.
Oh holy Christ, have I offended you?
Seni kırmıyorum ya?
I am truly sorry if I have offended you in any way.
Eğer sizi rencide ettiysem fevkalâde özür dilerim.
Harper, if I have offended you in some manner...
Harper, eğer sana karşı hatalı bir şey yaptıysam...
You have every right to be offended... and I do apologize.
Kırılacak her hakka sahipsin... ve özür diliyorum.
You could slip me a twenty, but then I'd have to act offended.
Bir yirmilik verebilirsin ama o zaman çok alınmış gibi yapmak zorunda kalırım.
I'm sorry ; I have offended you.
Üzgünüm, seni sinirlendirdim.
If I have offended you, I've accomplished the opposite of my intention, which would not be an unprecedented result.
- Sizi gücendirdiysem... niyetim bu değildi, tam tersiydi. Hep böyle yapıyorum.
I have offended you.
Seni kızdırdım!
Well'Sir'or'Lieutenant', I wouldn't have thought you'd... be offended by the sight of a little female flesh... you must be very familiar with it by now.
Peki "Teğmen" ya da "Efendim", azıcık kadın etinden... rencide olacağınızı hiç düşünmezdim... şimdiye kadar alışmış olmalısınız.
Chief Johnson, if i have offended you, naturally i apologize.
Bakalım mevzuyu çözmeyi başaramaz mıymışız? Amir Johnson. Size hakaret etmiş oldum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]