She could have translate Turkish
2,747 parallel translation
She was dying to know if the virgin had been deflowered, if she could have a grandson or not.
Bekâret bozulacak mı, torunu olabilecek mi meraktan çatlıyordu.
For 6 months, I've been saying she could have a fall!
Altı aydır çocuk merdivenlerden düşebilir diyorum.
She could... She could have freed us.
Bizi kurtarabilirdi.
She could have an accident.
Bir kaza geçirmesi lazım.
So maybe she got rid of her so she could have me for herself.
Belki de, beni kendine alabilmek için, bunu o yapmıştır.
If she went home after she left the club, she could have been killed there.
Kulüpten çıkınca evine gittiyse orada öldürülmüş olabilir.
i wish she could have met lauren.
Lauren'la tanışmasını isterdim.
I wish she could have been there.
Keşke o da orada olabilseydi.
I just wish that she felt that she could have turned to me if she was having second thoughts.
Keşke tereddüdü olduğu konusunda benimle konuşabileceğini düşünseydi.
She could have died.
Ölebilirdi.
She could have hurt him.
O Kız Onu İncitebilirdi.
She could have said anything, and she asked me about Satchmo.
Herhangi bir söyleyebileceği halde Satchmo'yu sordu.
She could have let herself die but she didn't.
Kendini ölmeye bırakabilirdi ama yapmadı.
But know this... she could have been dead the instant I walked through that door tonight.
Ama şunu bilin bu akşam o kapıdan içeri adımımı atar atmaz onu öldürebilirdim.
Ooh, and they'll all be wondering how such a sweet little thing like Tiny could have gone and done such a devilish thing, how she could have killed two grown men, her best friend, minced her up into little pieces,
Hepsi meraklanıp duracak Ufaklık gibi küçük ve tatlı biri böyle şeytani bir şeyi nasıl yapmış olabilir, iki yetişkini nasıl öldürmüş olabilir, arkasında hiç bir şey bırakmadan, en iyi arkadaşını, yüzük parmağı hariç küçük parçalar halinde doğramış...
So she could have met him?
Onunla tanışmış olabilir mi?
- Right. She could have accessed the computer when she brain-jacked Allison, and it was during that time that she was named interim head of Global Dynamics by...
Allison'un beynine girdiğinde bilgisayara erişmiş olabilir, ve tüm bunlar olurken Global Dynamics'in geçici müdürü olan kişi...
Yeah, but she could have input a series of commands before taking herself out.
Evet, ama kendini yok etmeden önce bir dizi komutu başlatmış olabilir.
The Count told Goldenhair that she could have the Christmas Star if she gave it the gold heart her mother had given her.
Kont, Goldenhair'e eğer annesinin ona verdiği altın kalbi ona verirse kırismıs yıldınıza sahip olabileceğini söyler.
She could have been here from abroad.
Yurt dışından buraya gelmiş olabilir.
She could have told me.
Bana söyleyebilirdi.
She could have given me that at least.
En azından bana bunu yapabilirdi.
She could have easily recruited him.
Jenna onu rahatlıkla etkisi altına almış olabilir.
If she could have a small sedan, that would...
Küçük bir araba fena olmaz...
She could have another child.
Başka çocuğu da olabilir.
Or she could have your job... because you sure as hell don't know anything about the game.
Ya da senin işini alabilir. Çünkü beyzbol hakkında bir halt bilmediğin aşikâr.
- Well, she could have told us.
Gitseydi bize söylerdi.
Because she could have made something of her life.
Çünkü kendi hayatı için bir şeyler yapmalıydı.
She could have found out from anywhere!
Herhangi bir şekilde öğrenmiş olabilir!
With a whisper, she could have... anything she wanted.
Bir fısıltısıyla istediği her şeye sahip olabilir.
I am writing to you because she said you listen and understand. And didn't try to sleep with that person at that party... even though you could have.
Sana dinleyeceğini ve anlayacağını söylediği için ve yapabilecek olduğun halde o partide o kişiyle yatmayı denemediğin için yazıyorum.
Where could she have gone?
Nereye gitmiş olabilir?
They have been married 50 years, and Mary wrote in saying she could not stop worrying about David.
Elli yıl önce evlenmişler ve bana yazdığı mektubunda ölen kocası David'den sonra bir türlü toparlanamadığını anlatmış.
And as it happens, I happen to have a second cousin who runs this service business, and she could get you hooked up.
Herşeyi iyi anlar ve ben kuzeninim.. seni bitirir
She could not have been with Christine.
Muhtemelen Christine'in evine gitmiş olamaz.
Could have given her anything she wanted, but no... her heart was set on you.
Sanırım istediğim bir şeyi sana vermiş olabilir ama hayır kalbi hayla sana ayarlı.
She was... She's like, "You could have died for someone else's kid when ours hasn't even been born yet."
Daha bizim çocuğumuz doğmamışken başkasınınki için ölebilirdin dedi.
If she does have an eating disorder, it could be a symptom of a much more serious mental illness.
Eğer yeme bozukluğu varsa bu çok daha ciddi bir akıI hastalığının belirtisi olabilir.
Could she have run away?
Kaçmış olabilir mi?
Well, she still should've told me about it, and then it could've been up to you and me what kind of relationship we wanted to have.
Yine de bana söylemeliydi ve o zaman nasıl bir ilişki istediğimiz sana ve bana bağlı olurdu.
Even if she was the one in the room that night, lost the key card, they both could have been part of the plan.
O gece anahtar kartını kaybeden Gwen olsa bile ikisi de planın parçası olabilirler.
I could have told you Elyse would send money before she'd get on a plane.
Elyse'in uçağa binip geleceğine para göndereceğini söyleseydim keşke sana.
Above I said that you could not have children, because she was barren.
Sizin çocuk sahibi olamayacağınızı söyledi çünkü sen kısırmışsın.
The polygraph led us to believe that she did have some information she could provide that she refused to and we felt like Jason had information.
Poligraf, bazı şeyler bildiğine inanmamızı sağladı. Söyleyebileceği şeyleri söylemedi ve Jason bunları biliyor diye düşündük.
Too bad she doesn't have a little sister so we could double date.
Küçük bir kız kardeşi olmaması çok kötü. Ne güzel çifte randevu yapardık.
Well, how could she have done that?
Peki nasıl bunu yapmış olabilir?
- Could she have done it by himself? No.
- Kendi kendine yapmış olabilir mi?
How could she not have known?
Haberi nasıl olmaz?
How could she have felt that thing and never cared?
O şeyi hissedip de nasıl umursamaz?
When you are born with sex appeal in the forest called Hollywood you'll find more wolves at your back door than that little red riding hood now she and her little old grandma could have learned from the men I've dated
Cinsel cazibenizle doğduğunuzda Hollywood ormanı denen yerde şu küçük kırmızı başlıklı kızdan arkada kapınızda daha fazla kurt bulacaksınız. Şimdi o kız ve yaşlı büyükannesi çıktığım adamdan birşeyler öğrenmeleri gerekir.
Like she passed out and someone could have helped her up?
Kendinden geçti ve biri kalkmasına yardım etti gibi bir şey mi?
she couldn't 58
she could 44
she couldn't make it 29
she could die 33
she couldn't have 22
she could be 30
she could be anywhere 56
could have fooled me 27
could have 26
could have been 24
she could 44
she couldn't make it 29
she could die 33
she couldn't have 22
she could be 30
she could be anywhere 56
could have fooled me 27
could have 26
could have been 24
could have been worse 33
could have been a lot worse 17
have some 140
have 400
haven 52
have a wonderful day 25
have a good day 670
have a nice day 823
have you eaten yet 24
have a nice weekend 44
could have been a lot worse 17
have some 140
have 400
haven 52
have a wonderful day 25
have a good day 670
have a nice day 823
have you eaten yet 24
have a nice weekend 44
have a good day at work 18
have a good weekend 70
have a good week 16
have you eaten 167
have a great day 179
have a good time 307
have a good flight 33
have a good night 530
have a nice evening 85
have a seat 2672
have a good weekend 70
have a good week 16
have you eaten 167
have a great day 179
have a good time 307
have a good flight 33
have a good night 530
have a nice evening 85
have a seat 2672