English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / We always have

We always have translate Turkish

1,734 parallel translation
We lived like we always have!
Her zamanki gibi yaşamaya devam ettik!
We always have been!
Her zaman öyleydik.
Why do we always have to play games, Bobby?
Neden her zaman oyun oynamak zorundayız, Bobby?
Why do we always have to move around?
Neden sürekli geziniyoruz?
Well, we always have to have a coconspirator.
Biz her zaman birlikte çalışmalıyız.
Do we always have to play these games when you're mad at me?
Bana her kızışında bu oyunları oynamak zorunda mıyız?
We always have counterfeit $ 100 bills.
Sahte 100 Dolarlıklar hep çıkar burada.
Why do we always have to do what you want to do?
Neden hep senin istediğini yapıyoruz?
Why do we always have dinner here?
Neden her zaman burada yiyoruz?
As we always have.
Her zaman yaptığımız gibi.
Why we always have to work with brain, why can't we do what our heart says,
Priya, Neden hep hayatta mantığımızla hareket ederiz neden kalbimizin söylediklerini yapamıyoruz
We always have fun in Memphis.
Memphis'te daima eğlenmişizdir.
Don't worry, I'm gonna wish for what I always wish for- - that we all have a great year!
Endişelenme, Her zaman dilediğimi dileyeceğim iyi bir yıl geçirmemizi!
We have always seen each other from afar and I, Ismene, I'm waiting for tomorrow just to see him again!
Birbirimizi zaten çok seyrek görüyoruz. İsmene, yarını sadece onu görebilmek umuduyla bekliyorum.
If your time abroad extends, we can always arrange to have Ms. Doherty brought over.
Bayağı kalmanız gerekirse, Bayan Doherty'i yanınıza gönderecek, ayarlamalar yaparız.
Then we have plan B. First rule of the con, always have a plan B.
O zaman B Planına geçeriz. Üçkağıdın ilk kuralı her zaman bir B planın olsun.
I would just like to remind you that, as a board of directors... we have always, always, had the company's best interest at heart.
Sizi temin ederim ki, Bay Stark ; yönetim kurulu olarak hep şirketin daha iyi olması için çalıştık.
Welcome to Camp Butow Cabaret, where life is always a celebration, because we have, in a live performance for you, you, you, and especially - nice to see you, stranger - and especially you,
Butow kampı kabaresine hoşgeldiniz. Burada hayat her zaman bir kutlamadır çünkü sizin için canlı gösterimiz var ve sen sen özellikle senin için yabancı senin için burada Sally var.
They never have to pay for their bills and we're always told that they're not to be disturbed.
Faturalarını asla ödemezler ve bize onları rahatsız etmememiz söylenir.
We always have.
Her zaman sevdik.
Yeah, we'll always have aggravated assault.
Evet, biz her zaman olacak Ağırlaştırılmış saldırı var.
- Newport's always had that element and still we managed to have a life.
Tatlım, Newport'tun her zamanki hali ve yine de hayatımızı sürdürebildik.
No, no, we should go. We can always do the Gilmore hoopla after we have dinner with your dad.
Babanla yemek yedikten sonra da Gilmore eğlencesi yapabiliriz.
We'll always have that fake pregnancy scare!
Şu sahte hamilelik korkusunu hep yaşayacağız!
"Now is the time for all of us to become the people " we have always dreamed of being. "
Şimdi hepimiz için her zaman hayal ettiğimiz kişi olma zamanı. "
Well, we don't have much, but, uh... we'll always have enough, so...
Çok fazlasına sahip değiliz ama her zaman yeterince olacak...
Now there's no love lost between Chiles and the Bush family ever since that dirty campaign he fought against Jebbie in'94, but I always liked Lawton and every year before he passed on we would have ourselves a pleasant time
Chiles ve Bush ailesi arasında bir sevgi bağı var. 94'te Jebbie'ye karşı olduğu o çirkin rekabete rağmen. Ama Lawton'u severim.
You and I have always had kind of an uonventional relationship, and the reason that worked was because we always tell each other the truth... until yesterday.
Senle ben her zaman, sıradışı bir ilişki yaşadık. Bunun olmasındaki sebep, birbirimize hep dürüst olmamızdı.. Düne kadar.
We'll always have Bergdorf's, darling.
Bergdorf'ta yaşadıklarımız bizimdir canım.
Well, we'll always have this moment!
Hep bu anı hatırlayacağız! Hoşça kal!
You always say we have to be smarter than what we're working against.
Her zaman yaptığımız şeyden daha zeki olduğumuzu söylersin.
"Always," lucas - - that's what we were supposed to have until you showed up in L.A.Three years ago and ambushed me.
"Ebedi" Lucas... ebediyen birlikte olmalıydık. Taa ki sen 3 yıl evvel L.A'ye gelip, beni tuzağa düşürene kadar.
Hey. Hey, hey, hey! - We'll always have Vegas!
Robot olmadığını kanıtlamak için Vegas'a kadar gelip bir yabancıyla evlendin.
'We Scots have always been good at talking.
Biz İskoçlar her zaman çene çalacak bir şey bulurduk.
If we let him live... Michael will always have two faces burned in his brain.
Yaşamasına izin verirsek Michael'ın her zaman beynini yakıp kavuran iki yüzü olacak.
I want you and Mother to be comfortable and not always terrified that our brothers are going to lose the house and everything we have.
Annem ve senin rahat olmanızı ve kardeşimizin evi ve sahip olduğumuz her şeyi kaybedeceğine dair kaygılanmamanızı istiyorum.
We have always been cultivating peaches in this town, but lately the Yamanashi region has become famous for it.
Bizler uzun bir zamandır şeftali yetiştiriciliği yapıyoruz. Ancak son dönemde bu konuda Yamanashi tahtı ele geçirdi.
And with God and prayer we have always defeated the enemy and we will go on doing so!
Ve tanrı ve dualarımızla düşmanlarımızı her zaman yendik yine yeneceğiz!
This is the way we have always lived.
Bu hep yaşadığımız tarz.
They had cash and we needed the money and so I took it, even though I did have reservations, because Naomi always keeps the trains running on time.
Onların parası ve bizim de paraya ihtiyacımız vardı. Ve dolu olmama rağmen kabul ettim. Çünkü Naomi, işleri hep tam vaktine yetiştirir.
We have always been honest, right?
- Birbirimize karşı hep dürüst olduk, değil mi?
I know that you want to believe that we really do have an influence that's always positive.
Bizim yaptığımızın her zaman pozitif bir etkisi olduğuna inanmak istediğini biliyorum.
Like any family, we have our differences and stuff, but we've always been able to work through that stuff.
Her ailede olduğu gibi, bizim de farklılıklarımız var ama hep üstesinden geldik.
Yes, I always have, actually, ever since we started working together, and in fact, I actually ache for you.
Evet, her zaman sevdim. Aslında, birlikte çalışmaya başladığımızdan beri, gerçekten senin için içim sızlıyor.
We have nurses, but it's... it's always difficult to have... a child with special needs at home.
Hemşireler var, ama... özel istekleri olan bir çocuğun evde olması zor oluyor.
What future are we gonna have if you're always joking?
Böyle şaka yapmaya devam edersen nasıl bir geleceğimiz olabilir ki?
Aaron always said if we had any chance of breaking his hold on us, we'd have to stop using.
Aaron hep derdi ki, eğer bizim üstümüzdeki hakimiyetini kırma şansımız olacaksa, kullanmayı bırakmalıyız.
I, as your lieutenant, will institute policies that we've have always wanted.
Senin Yüzbaşı'n olarak her zaman istediğimiz politikaları uygulatacağım.
Remember, we'll always have Paris.
Unutma, Paris anımız hep yaşayacak.
I've always wondered if we had the chance to be here now, what would we have been done to return our gratitude?
Burada olmak bizim için bulunmaz bir şans iken geri dönüş minnettarlığımızı nasıl gösterebiliriz?
Saying goodbye is always painful, but I hope the pain will be eased by the very special and positive memories we have of him.
Veda etmek her zaman acı vericidir, fakat umarım bu acı onun bize bıraktığı çok özel ve pozitif hatıraları sayesinde hafifleyecektir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]