English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You got a minute

You got a minute translate Turkish

1,051 parallel translation
Have you got a minute?
Zamanın var mı?
Lois, have you got a minute?
Lois, biraz vaktin var mı?
You got a minute?
Bir dakikan var mı?
- Hey, listen, you got a minute?
- Bir dakikan var mı?
You got a minute?
- Bir dakikan var mı? - Tabi.
Hey, Lou, you got a minute?
Hey, Lou, bir dakikan var mı?
Have you got a minute?
Bir dakikan var mı?
- That's what I want to talk about. - You got a minute?
Ben de seninle bunu konuşacaktım, Howard.
You got a minute?
Bir dakikan varmı?
You got a minute, sir?
- Bir dakikanız var mı efendim?
- Hey, you got a minute?
- Bir dakikan var mı?
Hey, Sonny, I need to talk to you, when you got a minute.
Sonny, konuşmalıyız, vaktin var mı?
Michael, you got a minute?
Michael bir dakikan var mı?
You got a minute?
Bir dakikanızı alabilir miyim?
You got... You got a minute?
Bir dakikan var mı?
Mike, you got a minute?
Mike, bir dakika vaktin var mı?
Yo, Powell, you got a minute?
Hey, Powell, bir dakikan var mı?
- Have you got a minute?
- Bir dakikan var mı?
You got a minute?
Bir dakikanız var mı?
Gabe, you got a minute?
Gabe, bir dakika konuşabilir miyiz?
Have you got a minute?
Bir dakikan var mı? - Elbette.
Have you got a minute?
- İyi. Bir dakikan var mı?
Captain, have you got a minute?
Kaptan, vaktiniz var mı?
Curl, you got a minute?
Curl, bir dakikan var mı?
You got a minute?
Bir dakika?
I came to get the car, but if you got a minute, we could talk.
Arabayı almaya geldim, ama bir dakikan varsa konuşalım.
Dad, you got a minute?
- Baba, vaktin var mı?
- You got a minute? Sure.
- Bir dakikan var mı?
- You got a minute?
- Bir dakikan var mı?
Listen, I don't do things like that, but you got so excited, you were talking a mile a minute.
Bilerek ve isteyerek özel bir konuşmayı dinlediğini söylememiştin. Ben böyle çalışmam.
Because I got a feelin'you're gonna be leakin'from three or four holes in a minute.
Çünkü bir dakika sonra, üç ya da dört delikten su sızdıracağını hissediyorum.
Director : You've got a minute, seven, John. You were probably too young to remember.
Bunları hatırlamak için çok gençsiniz.
Wait a minute. You got it all wrong.
Dur bir dakika.
Geez, you got me worried there for a minute.
Bir an beni korkuttun.
- Wait a minute, you got a girlfriend?
- Bekle. - Kız arkadaşın var mı?
You probably got a minute or two.
Muhtemelen bir yada iki dakikan var.
- Wait a minute. - No, you got a lot.
- Bekle biraz.
A minute ago she wanted to go home... but since you ignored her... she got depressed and had some gazpacho.
Bir dakika önce eve gitmek istedi... ama sen onu umursamadığın için... canı sıkıldı, ve soğuk çorba içti.
Hey, everybody, hold on a minute, Frank's got something to say to you!
Frank size bir şey söyleyecek!
Now wait a minute, Oppenheimer. I got a friend falling apart who thinks you got the answers. That's what you let him think.
Senin tüm yanıtları bildiğini sanan arkadaşım orada can çekişiyor.
Look, now I think you owe him a minute of your time to say what he's got to say.
Bakın, şimdi en azından söyleyeceklerini dinleyecek kadar ona borçlusunuz.
Oh, you've got a minute Come on, Gloucester
Bir dakikanız vardır. Gel hadi Gloucester.
Help us remember, wait a minute I don't know about you guys... but this is the first time since I got here that I feel good I mean I feel half way safe.
Dur bir dakika. Sizi bilmem ama buraya geldiğimden beri ilk defa kendimi iyi yani güvende hissediyorum.
If you've got a 22-minute show, and a guy takes five minutes to warm up...
O günlerde annemle babam için Yahudi, Musevi, Filistinli olmak demek her şeydi.
The alarm went off, okay? When an alarm goes, you got a four-minute response time.
Tamam alarm çalmaya başladı... ama normalde polislerin gelmesi ortalama en az 4 dakika sürmeliydi.
I got an engine, and in a minute, you.
Ve birazdan bir de sen.
You got a five-minute head start.
Beş dakikalık bir avansın var. boşa harcama.
Hey, wait a minute! You got to work this thing!
Bunu kullanman gerek.
A you've got to do is stand and fire three rounds a minute
Yapmanız gereken durmak, ve dakikada üç kez ateş etmek.
You've got a minute?
Bir dakikan var mı?
Wait a minute. You got married in an emergency room?
Acil serviste mi evlendiniz?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]