English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You got nothing

You got nothing translate Turkish

3,486 parallel translation
As far as accessory to murder goes... You got nothing.
Cinayeti işleyen suç ortağı olmadığı sürece eliniz boş.
You got nothing better to do than try and knock me down?
Beni arkamdan bıçaklamaya çalışmaktan başka işin yok mu?
I'm sure you won't mind since you got nothing to hide.
Saklayacak bir şeyiniz olmadığına göre, sakıncası olmayacağına eminim.
You got nothing to be ashamed of.
Sorun değil. Utanılacak bir şey yok.
You know, without that belief, you got nothing.
İnancın yoksa, hiçbir şeyin yok demektir.
Judging from your look, you got nothing, right?
Bakışından anladığıma göre elinde hiçbir şey yok, değil mi?
But lying in the streets'cause you got nothing else better to do?
Ama başka iş olmadığı için sokaklarda yatmak mı?
You got nothing left.
İşin bitti.
You got nothing to hide?
Saklayacak bir şeyiniz yok mu?
You got nothing on me.
- Hiç bir şeyi üstüme atamazsın.
And you got nothing on me.
Aleyhimde hiçbir şeyiniz yok.
You got nothing- - - Did anything follow you here?
Sizi buraya kadar herhangi bir şey takip etti mi?
[Giggles] As long as you got a roof over your head and a pot to piddle in, you got nothing to complain about.
Başının üstünde bir çatın ve yemek pişirecek bir kabın olduğu sürece şikayet edecek bir şeyin yok demektir.
So you got nothing!
Hiçbir şey öğrenememişsin!
You got nothing, do you?
Hiç bir şey yazamadın değil mi?
You've got nothing.
Neyle?
Right, because I got everything, and you have nothing.
Benim her şeyim varken senin hiçbir şeyin yok diye değil mi?
We got nothing to be ashamed of. What fucking world do you live in?
- Nasıl bir dünyada yaşıyorsun lan sen?
Trust me, you've got nothing to worry about.
Güven bana, endişelenmen gereken bir şey yok.
You've got nothing on me.
Elinde hiç kozun yok.
Come on, you've got nothing else on.
Hadi işte başka işin yok ki.
You ain't got nothing?
- Yok mu?
You've got nothing, no weed at all?
Hiç mi esrar yok?
You better hope to God you've got nothing to do with this.
Dua ette bu olayla ilgin alakan olmasın.
- You've got nothing to worry about.
- Endişelenecek birşey yok.
Mickey, since you got here, you've been nothing but judgmental and pushy and strangely obsessed with your adolescent sex life.
Mickey, buraya geldiğinden beri bizi sürekli eleştirip bir şeylere zorluyorsun ve tuhaftır ama, ergenlik dönemindeki cinsel yaşamına taktın kafayı.
If there's 2000 pounds out there already and then there's you and then there's me. And I got 5500 pounds here well, we should have nothing to worry about.
Orada 900 kilo zaten var, sen ve beni de ekleriz ve 2475 kilo daha ilave edersek endişelenecek bir durum olmamalı.
All right, seems to me you two haven't done me any harm, you've got nothing I need, and you've got enough to worry about.
Tamam, görünen o ki ikiniz bana zarar verecek bir şey yapmadınız, elinizde ihtiyacım olan bir şey de yok, ve bu konuda yeterince üzgünsünüz.
It's got nothing to do with you.
Seninle bir ilgisi yok.
No, "but" nothing! I got you John Hamm and this is how you act?
Sana John Hamm'i tuttum, şu yaptığına bak.
Anyway, uh, now that the, ha, ha, cat's out of the bag uh if you wanna, I don't know take whatever this is to the next level we got nothing to lose.
Ağzımdan baklayı çıkarttığıma göre artık kaybedecek bir şeyimiz yok nasıl olsa bilmem bunu bir sonraki seviyeye taşımak ister misin?
This has got nothing to do with you, Agent Hanna.
Seninle hiçbir ilgisi yok Ajan Hanna.
And... you've got nothing.
-... ve... Elinde hiçbir şey yok.
This ain't got nothing to do with you.
! Bunun seninle bir alakası yok.
It's got nothing to do with you.
Bunun seninle hiç bir ilgisi yok.
You've got nothing for indigestion, have you?
Her lanet olası çarşamba! Öyle mi?
As much as you'd like to think Kane is responsible for every horrible thing that happens, you've officially got a whole lot of nothing on him.
Bütün korkunç olaylardan Kane'i sorumlu tuttuğunuz kadar, onunla ilgili resmi olarak hiçbir kanıta sahip değilsiniz.
- Well, If you've got nothing to hide.
- Eğer saklayacak bir şeyin yoksa tabii.
You think I got nothing to worry about?
Sence benim endişelenecek birşeyim yok mu?
The times that I got mad at stuff that you did and I ended up taking it out on Emma, who's been nothing but kind to me since I've known her.
Senin yaptığın şeylere kızıp acısını tanıştığımızdan beri bana karşı kibar davranmaktan başka bir şey tapmayan Emma'dan çıkardığım zamanlar yüzünden.
Nothing hurts like the first one, but you've got to channel this into your work.
Hiçbiri ilki gibi acıtmaz. Ama bunu işine dökmelisin.
So you've got nothing on Max Morris?
Yani Max Morris'i tanımıyor musun?
This has got nothing to do with Mrs. J or you, Andrea.
Bunun seninle de, Bayan J'le de bir alakası yok, Andrea.
When you're burned, you've got nothing - - no cash, no credit, no job history.
Sizi yaktıkları zaman, elinizde hiçbir şey kalmaz ne nakit para ne kredi kartı ne de iş geçmişi.
When you're burned, you've got nothing... no cash, no credit, no job history.
Sizi yaktıkları zaman, elinizde hiçbir şey kalmaz ne nakit para ne kredi kartı ne de iş geçmişi.
I got nothing for you.
- Sana diyecek bir şeyim yok.
# Just shake your hips and put that ass to work # You know, this Robby guy's got nothing on me.
Biliyor musun Robby denen elemanin benden hiçbir üstün yani yok.
You've got nothing here, Maria.
- Elinde hiçbir şey yok, Maria.
The one that makes you hungry... ♪ All right ♪ ♪ I guess it's all all right ♪ ♪ I got nothing left ♪
... sizi acıktıran ve sizi mutlu eden sistem.
If you got nothing to do, scrub in with me.
Başka işin yoksa benimle ameliyata gir.
Um, nothing. I've got to call you back.
Hiç, seni sonra ararım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]