You got a problem translate Turkish
2,219 parallel translation
You got a problem?
Bir sorunun mu var?
You got a problem with that?
Bununla ilgili bi sorunun mu var?
You got a problem with the army or me, you idiot?
Orduyla mı yoksa benimle mi bir sorunun var, salak herif?
If you got a problem, then I got a problem.
Senin bir sorunun varsa benim de var demektir.
- You got a problem with that?
- Bu senin için sorun mu?
You got a problem with people.
İnsanlarla sorunun var.
I think you got a problem because you're gonna have to beat them away with a stick, you gorgeous, sexy man.
Sanırım bir sorunun var çünkü onları sopayla kovalaman gerekecek müthiş seksi adam.
You got a problem with me?
Benimle bir sorunun mu var?
Come here now. You got a problem?
Haydi ama, bir sorun mu var?
You got a problem with that?
Bununla ilgili bir sorunun mu var?
- I think you got a problem.
Bence bir problemin var.
You got a problem with that?
Neden, senin için sorun mu?
You got a problem.
Bir problemin var.
- You got a problem?
- Bir şey mi var?
- You got a problem with that?
- Senin için sorun olur mu?
I mean, you know, we had to respond. You got a problem with us standing up for one of our own? They threw the first punch, chief.
Belki siz salakların haberi yoktur ama kameralı telefon diye bir şey çıktı.
You might have a problem, you know? Yeah, well, maybe you got a problem, asshole. Talking about other people'S... functions.
O noktadan itibaren hiç tipi olmadığımı anlatmaya başladı.
- You got a problem?
- Kavga mı istiyorsun?
You got a problem here?
Bir sorun mu var?
Mike, I hope you don't mind me callin'you Mike...'cause I understand you got a problem with authority.
Mike, umarım sana Mike dememin bir sakıncası yoktur çünkü senin otoriteye karşı bir sorunun var.
You got a problem?
Bir derdin mi var senin?
Say, you got a problem with hearing?
Kulaklarında bir sorun mu var?
You got a problem?
Bir derdin mi var?
Yeah, I know what you got a problem with, but tough.
Evet probleminin ne olduğunu biliyorum ama sağlam olman gerek.
Yeah, I know what you got a problem with, but tough.
Evet sorunun ne ile biliyorum ama bununla savaşmalısın.
You can come up there and you can tell me if you got a problem, okay?
Bir derdiniz olduğunda gelip benimle konuşabilirsiniz, tamam mı?
- You got a problem?
- Bir problemin var?
You've got a problem.
Bir sorunun var.
I think we've got a much bigger problem now, don't you?
Sanırım şu an için daha büyük bir sorunumuz var, değil mi?
Starbuck, if you've got a problem, I don't want to hear about it.
10 dakikaya havalanıyoruz. Starbuck, itirazın varsa duymak istemiyorum.
You got a big problem.
Elbette var.
- You got a drug problem?
- Senin ilaç sorunun mu var?
Do you got a problem with letting me in? You just gonna sit there and ig-ignore me?
Orada öylece oturup görmezlikten mi geleceksin?
- You got a serious problem.
- Beyfendi bu çok ciddi bir durum.
So if you've got a problem with it, take it up with her.
Yani bir sorunun varsa onunla hallet.
When she gets like this - As long as you're on the street, we got a problem.
Sen sokaklara çıkar çıkmaz, başımıza dert olacaksın.
You got a serious problem, much more serious than you led me to believe.
Çok ciddi bir sorunun var, sorunun bana anlattığından daha ciddi
You got a real problem with keeping your hands to yourself.
Ondan uzak durmak konusunda sorunların var gibi görünüyor.
I won't be party to it. Doctor, your patient was involved in a terrorist attack against the White House in an effort to kill the President of the United States, and I believe the people he's working with want to try it again, so if you've got a problem...
Doktor bey, hastanız Amerikan Başkanı'nı öldürmek üzere Beyaz Saray'a düzenlenen saldırının parçasıydı ve birlikte çalıştığı insanların tekrar deneyeceğine inanıyoruz.
Look, if you think all you've got to do is nod your head confirming what I already know, then we've got a problem.
Bak, eğer tüm yapman gerekenin kafanı sallayarak zaten bildiklerimi onaylamak olduğunu sanıyorsan bir sorunumuz var demektir.
You know, he's got a drinking problem.
İçki problemi var.
- Problem is you've got a screw missing.
- Sorun bir vidanızın kaybolmasında.
If she doesn't let you fuck her again, then you got a little bit of a problem.
Eğer bir daha sikmene izin vermiyorsa o zaman ufak bir sorunun var demektir.
Someone else told you I got a drinking problem. Which is a big part of why we're here, right?
Başka birisi de sana içki sorunum olduğunu söyledi ki bu yüzden buradayız, değil mi?
Lou, where you at? We got a problem.
Lou neredesin?
You got a problem with me, mike?
Soru sorarak, haber parçalarına bakarak.
Hey, look, you got a problem with what I say, what I do while I'm on the clock, it's fine.
Bunu aklından çıkarma.
You got a big problem with me, don't you?
Bana gıcık kapıyorsun, değil mi?
You've got a problem.
Bir sorununuz var.
You got a little problem with the wife?
Eşinle küçük bir sorunun mu var?
Uh, I mean, you guys got a pill for every little problem.
Ben, her küçük sorununuz için bir ilacınızın olduğunu düşünürdüm.
you got a problem with that 153
you got a problem with me 28
you got this 563
you got it 4932
you got a pen 63
you got me 900
you got that right 241
you gotta be fucking kidding me 42
you got the wrong guy 127
you gotta be kidding me 471
you got a problem with me 28
you got this 563
you got it 4932
you got a pen 63
you got me 900
you got that right 241
you gotta be fucking kidding me 42
you got the wrong guy 127
you gotta be kidding me 471
you got anything 117
you got to be kidding me 439
you got 695
you got something for me 35
you got a minute 371
you gotta 165
you got me all wrong 20
you gotta be kidding 116
you got something 185
you gotta help me 173
you got to be kidding me 439
you got 695
you got something for me 35
you got a minute 371
you gotta 165
you got me all wrong 20
you gotta be kidding 116
you got something 185
you gotta help me 173