English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You got to go

You got to go translate Turkish

4,498 parallel translation
Hey, driver, you got to go faster.
Hey, şoför, daha hızlı sürmen gerekiyor.
"SO, YOU GOT TO GO AND WORK CONSTRUCTION, THEN EVENTUALLY, YOU CAN TAKE OVER THE ONSITE OPERATION."
İnşaat alanına gitmelisin sonunda inşaat işini devralabilirsin. " dedim.
You got to go in there and fight for your daughter.
Oraya gidecek ve kızın için savaşacaksın.
- I think you got to go deeper.
Daha derine inmen gerekiyor bence.
- You got to go!
- Gitmek zorundasın!
You got to go find him.
Gidip onu bulmalısın.
Come on, you got to let me go.
Hadi ama, beni bırakman lazım.
Why would I go to a shrink when I got you guys?
- Siz varken neden psikiyatriste gideyim ki?
Well, our last date didn't go so well and there was something I wanted to ask you before we got interrupted.
Son buluşmamız pek iyi geçmedi ve tam sana bir şey soracaktım ki sözüm kesildi.
We're in the mountains, the roads go up and down, we've haven't got gas for a while. What do you want me to say, Katie?
Ne dememi istersin Katie?
So I've got to go to Fredericton for the funeral and I can't get my script filled there, so you got to get me some to go.
Cenaze için Fredericton'a gideceğim ama reçeteyi orada yazdıramam. O yüzden fazladan hap verecekti.
- You got to... yeah, we got to go.
- Artık gitmeliyim. - Evet, gitmeliyiz.
I GOT THE, UH, ORTHOPODS BREATHING DOWN MY NECK ABOUT THE DELAYS ON THE NORTHGATE THING, SO I NEED YOU TO GO THERE, TALK TO'EM, CALM THEM DOWN.
Northgate işi yüzünden ortopedicilerin nefesi ensemde o yüzden konuş onlarla ve sakinleştir.
You know I got to go deal with your shit right now?
Şimdi de senin saçmalığınla uğraşmak zorundayım.
- You got to let him go.
- Bırak gitsin.
Sam, Sam we need to go. Sam, we've got to get you out of here.
Sam, Sam gitmeliyiz.
You've got to go.
- Gitmen lazım.
Do you want me to go over there and make sure you've got it right?
Oraya gidip doğru görünüp görünmediğine bakmamı ister misin?
You got to... decompress before you can go being a family man.
Bir aile babası olmadan önce boşalmanız gerekir.
All right, we got dollar Jersey Devil shots for the next two minutes, so go to the bar and get you some!
Önümüzdeki iki dakika için, Jersey Şeytanı shotları var. Bu yüzden bara gidip biraz alın!
You've got to go.
- Gitmen gerek.
You just got to be honest about what can go on up here, a locked room.... but then again, I'm terrible at cards.
Buraya neyin çıkabileceği konusunda dürüst olmalısın. Kilitli odaya. Gel gör ki kart oyunlarında berbatım.
I'd love to see my child, but before we go spending taxpayer money on the ticket, I'd like to remind you we've got a perfectly good Crowe right here in Kentucky.
Çocuğumu görmeyi çok isterim ama vergi mükelleflerinin parasını bilete harcamadan önce, burada, Kentucky'de bir adet Crowe olduğunu...
When you go up against someone, you've got to face them squarely.
Eğer birine karşı koyacaksan, bunu direkt yüzüne karşı yapmalısın.
First one is, don't go in with anybody who's got more to lose than you do.
Birincisi, sana daha fazla kaybettirecek insanlarla ortak olma.
Why don't you do everybody a favor And go back to the outside, you jack holes.
Neden herkese bir iyilik yapıp, geri dönmüyorsunuz, göt herifler.
You got something for your camera to go in water?
Kameranın suya karşı dayanıklılığı falan var mı?
You got somewhere else to go, you should just go.
Eğer gidecek başka bir yerin varsa, gitmelisin.
Jack, you're under a direct order from the President to go after Cheng. You got to follow that
Jack, Cheng'in peşinden gitmen için doğrudan Başkan'ın emri altındasın bu emri uygulamak zorundasın.
- You don't got to go up there.
Oraya çıkamazsın.
You know, you ain't got to go into outer space to get probed.
Anal arama için uzaya çıkman gerekmez.
You were supposed to go on to Portland, but because of me you got off at Chico instead and you weren't on the train when it derailed.
Portland'a gitmen gerekiyordu ama benim sayemde Chico'da indin. Tren raydan çıktığında trende değildin.
And you've got quite a long way to go.
Gidecek çok yolun var.
You've got a long way to go.
Daha çok yolun var.
Babe, I got to go, all right. I'll call you back.
Kapatmam gerek bebeğim.
Of course, you got to start back at minimum wage, and you lost all your vacation time, gotta go through orientation again.
Tabii asgari ücretle başlayacaksın, tatilin olmayacak ve yine acemilikten geçeceksin.
We got some bad guys we need you to go take care of.
Alt etmeniz gereken kötü adamlar var.
I told you not to go anywhere until your father got...
Sana baban gelene kadar çıkma demedim mi...
- You've got to go.
- Gitmen gerekiyor.
See, when i go to net, you've got to go cross court.
Gördün mü, ben ağa gittiğimde sen kortun köşesine gitmelisin.
You know, when i was just like a week or two out of vet school, i got a call to go to this farm and work on a donkey.
Biliyor musun, okuldan mezun olduktan bir ya da iki hafta sonra, bir çiftlikten telefon geldi, ve bir eşeğe bakmam istendi.
- You guys are... - We got to go. Hey, did you know my first sexual encounter is now a man?
Ben bir sandviçin üzerine serpilmek istiyorum.
- You know what? I got... I got to go.
Hadi ama Billy.
So now you've got to go bone a bunch of other girls.
Yani simdi kemik diger kizlar bir suru gitmek lazim.
- And talking about our lives, and I was going to be the first American woman in space till Sally ride- you got to let that go, honey.
Sally Ride'e kadar uzaya çıkan ilk Amerikalı kadın olmak istiyordum. Artık bunları düşünmemelisin tatlım.
You know, on that note, I got to go see my kid.
Biliyor musun, şu anda çocuğumu görmem gerek.
Right. You've got to go crazy once in a while, or you'll just instantly become - a bitter, old British alcoholic man.
En azından bir kere kendinden geçmelisin, yoksa anında tadsız, alkolik ve yaşlı bir İngilize dönüşürsün.
He went back out to where you told him not to go, and he got shot.
Senin gitmemesini söylediğin yere gitmişti ve vuruldu.
Jo's got an idea she wants to go over with you.
Jo'nun seninle paylaşmak istediği bir fikri var.
Get ready, you two, we've got a meeting to go to.
Siz ikiniz hazırlanın, buluşmaya gideceksiniz.
You have an incredible penis, but I've got to go to work.
Harika bir aletin var ama işe gitmem gerekiyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]