English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ Н ] / Не знает

Не знает translate Turkish

13,633 parallel translation
Послушай, моя семья ничего не знает.
- Ne yaptın? - Dinle beni, ailem bu işin bir parçası değil.
Она не знает, как приготовить сыворотку.
Enzimi yapmayı bilmiyor.
Он не знает об этих делах.
Çünkü bunların hiçbirinden haberi yok, değil mi?
Думаю, он не знает, о чем говорит.
Bence ne konuştuğunu bilmiyor.
Никто не знает, откуда она и кто её там оставил.
Kimse nereden geldiğini onu kimin bıraktığını bilmiyor.
Старшая сестра ничего не знает, а у медсестры Филдс.
Başhemşire hiçbir şey bilmiyor.
- Но дело в том, что никто не знает, кто действительно из изобрёл.
- Ama asıl mesela kimse kimin icat ettiğini bilmiyor.
- Да. Но Руиз-то об этом не знает.
Doğru ama, Ruiz bunu bilmiyor.
Ну, Лоис Лейн не знает.
Lois Lane bilmiyor.
Никто не доверяет тому, кого не знает,... значит, вы знаете, кто он на самом деле.
Kimse, kim olduklarını bilmeden birine güvenmez yani gerçekten kim olduğunu biliyorsun. Bana söyleyebilirsin.
Она не знает, что я вышел.
Dışarıda olduğumu bilmiyor.
А еще не знает, что мы знаем об этом месте.
Ayrıca burayı bildiğimizi de bilmiyor.
Кроме нас, никто не знает, что он жив.
Bu odanın dışındakilerden hayatta olduğunu bilenlerin sayısı da çok az.
Кабинет должен быть пуст. И никто не знает его лучше Генри.
Hem kimse orayı Henry kadar iyi tanımıyor.
Он не знает, когда моргать
Ne zaman kırpacağını bilememişti.
Никто не знает, что я замешан в деле Майка.
Mike ile bir alakam olduğunu düşünen yok.
Он может сообщить Гибс обо мне то, чего она пока не знает.
Gibbs'e daha beni suçlamadığı bir koz verebilir.
Он настолько не-юрист, что не знает, что допрос начинает обвинение.
İşte, tam da avukat olmadığına dair bir örnek. Davacının ilk çağırması gerektiğini bile bilmiyor.
В моих мыслях, ты на свободе, и никто не знает, что случится после свадьбы.
Kafamda, dışarıdasın. Kimse evlendiğinde başına ne geleceğini bilmiyor.
По правде, никто не знает, как он должен выглядеть сейчас.
Gerçek şu ki, bugün hiç kimse gerçekte neye benzediğini bilmiyor.
Реддингтон не знает, где пройдёт встреча.
Reddington toplantının nerede olacağını bilmiyor.
Он знает. Он не знает.
Hiçbir şey bilmiyor.
Если она рассекретила этот журнал, она даже не знает какой вред нанесет,
Eğer o kitaptakileri sızdırdıysa öyleyse sandığından çok daha büyük bir zarar vermiş demektir.
Он солгал нам, что не знает Харгрейв.
Hargrave konusunda yalan söyledi.
Так она не знает, кто я?
- Yani kim olduğumu bilmiyor mu?
Бедное дитя, даже не знает как пить из чашки.
Zavallı çocuk bile bilmiyor nasıl bir bardak içmek için.
Никто не знает.
Kimse bilmiyor.
О такой технологии никто ещё не знает.
Bu teknolojiyi henüz kimse bilmiyor.
Она не знает, что у неё второй жучок.
Üzerinde cihaz olduğunu bilmiyor.
Мы же не знаем, как он себя поведёт, даже он сам этого не знает.
Gerçek şu ki, nasıl davranacağını bilmiyoruz. Çünkü bunu, o da bilmiyor.
Очень скрытный, никто не знает его настоящего имени.
Son derece gizli. Gerçek adını bilen birisi bile yok.
Он ни с кем не говорит. Ни с кем не встречается. Никто не знает, кто он, включая меня.
Kimse onunla konuşmaz, kimse onunla buluşmaz kimse onu tanımaz ki buna ben de dahilim.
Кто-то пытается похоронить правду, линии пересекаются, всем причиняют боль, и никто не знает, за что.
Birileri gerçeleri saklıyor, sınırlar aşılıyor herkes zarar görüyor ve nedenini bilen yok.
Но он знает, что не я подлинный владелец.
Fakat elbette, hisselerin gerçek sahibinin ben olmadığımı biliyor.
Мы не в курсе, знает ли он меня в лицо. Надо держаться от него подальше, пока я сделаю то, что должна.
Yüzümü görmüş olabilir, o yüzden ben işimi yaparken onu uzakta tutmalıyız.
Я никогда не делала анализ на ДНК, но если вы прогоните его, кто знает, что получится выяснить.
Hiç DNA testi yaptırmadım ama siz yaptırırsanız kim bilir kim çıkar.
она так его приложила, что он себя не узнаёт. Он не знает...
Bilmiyorum.
Он до сих пор не знает?
Hâlâ söylemedin mi?
И если ты не уйдешь раньше, чем твой дядя тебя найдет, кто знает, что он сделает?
Hem amcan seni bulmadan önce gitmezsen sana kim bilir neler yapar?
Макс просил меня вам сказать, что он знает, что у вас своя жизнь... и он даже не мечтает стоять у вас на пути.
Kendi hayatını yaşaman gerektiğini biliyor ve önünü kapatan kişi olmak istemiyor.
- Никто не знает.
- Kim bilir?
Она знает, что я не появлялся в офисе.
Ofiste olmadığımı biliyor.
Она знает, что ты мошенник, и не собирается отступать, а узнав, что я часть этой лжи, она больше не может меня видеть.
Senin bir sahtekar olduğunu bildiğini, bunu geri almayacağını söyledi şimdi de işin içinde benim de olduğumu öğrendi ve yüzümü görmek istemiyor.
Рейчел хорошо знает, что я не такой.
Rachel bu tarz bir adam olduğumu biliyor.
Операция засекречена, но о ней знает заместитель Директора Гарольд Купер.
Operasyon kayıtlara geçmedi ama ben teyid ettim. Yönetici yardımcısı Harold Cooper.
Он явно что-то скрывает, но не думаю, что он знает, кто мог убить Бреннера.
Bir şeyler sakladığı çok açık ama Brenner'ın katili hakkında en ufak bir fikri dahi yok.
Может потом они и поделятся данными, но сейчас они по уши в обиде, а ждать, когда они успокоятся, мы не можем, так что выясните, что знает Реддингтон.
Bilgilerini paylaşmayı bıraktılar çünkü kafaları atmış bir hâldeler ve onların sakinleşmesini göze alamayız yani Reddington ne biliyor öğren.
Если ваш клиент точно знает имя, это крайне важно для нацбезопасности.
- Böyle olmamalıydı. Müvekkilinizin elinde gerçekten bir isim varsa bu ulusal güvenlik için hayati önem taşır.
Что она о вас знает, чего вы не хотите обнародовать?
Hakkında ortaya çıkmasını istemediğin ne biliyor?
Мы оба знаем, что с исчезновением Картера что-то не так, и я думаю, что Мэйфер что-то знает, но не говорит нам.
Carter'ın kayboluşuyla ilgili yanlış bir şeyler olduğun biliyoruz ve sanırım Mayfair bize söylemediği bir şey biliyor.
Я не знаю, что это, и не знаю, знает ли Вейтс.
Ne olduğunu bilmiyorum ve Weitz biliyor mu onu da bilmiyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]