Onu serbest bırakın translate Russian
81 parallel translation
Onu serbest bırakın!
Оставьте его в покое!
Onu serbest bırakın.
Его надо освободить.
Onu serbest bırakın!
- Освободите его!
ve onu serbest bırakın.
И пожалуйста, отпусти её.
Onu serbest bırakın.
ќтпустить ее.
- Onu serbest bırakın.
- Развяжите его нахуй, блин. - B21.
Onu serbest bırakın.
Просто развяжите его.
Eğer birisini seviyorsanız, onu serbest bırakın.
Если вы любите кого-то, освободите их.
Onu serbest bırakın, namus bekçileri yoksa öfkemin acısını tadacaksınız!
Пусти ее, ты, мучитель добродетели, или вкуси горькое жало моей мести!
Hemen onu serbest bırakın!
Отпустите его!
Şimdi onu serbest bırakın!
Теперь, отпустите его!
Onu serbest bırakın.
Освободить его.
Onu serbest bırakın.
Освободите его.
Onu serbest bırakın!
Освободите.
Derhal onu serbest bırakın.
Отпустить её немедля.
Amador. Onu serbest bırakın.
Амадор... отпусти его.
Onu serbest bırakın yoksa polisi arayacağım.
- Отпускай его или я звоню в полицию
Onu serbest bırakın.
Пусть уходит.
Onu serbest bırakın.
Развяжи.
- Eğer onu serbest bırakırsam korkarsın!
Если я пущу коня галопом, ты испугаешься!
Eğer onun benimle ayrılmasını engellerseniz, onu serbest bırakırım!
Если вы отказываетесь оставить его мне, я отпущу его.
Onu açtığında, bu küçük bebeğe basarsın ve milyonlarca voltonluk ateş gücünü serbest bırakırsın.
ти тоу йамете ; циати дем том ажгмете гсуво ; дем лпояеи ма сас йамеи йайо!
Lütfen onu serbest bırakın.
Освободите его, пожалуйста!
Serbest bırakın onu.
Развяжите!
İyi eğlendiniz, serbest bırakın onu.
Вы достаточно повеселились. А теперь отпустите животное.
Onu bugün serbest bırakıp yarın tekrar yakalayamaz mıyız?
А если его выпустить, а потом снова взять?
Tut onu! Beni hemen serbest bırakın, yoksa sizi yokederim!
- Освободите меня или я вас уничтожу!
Onu serbest bırakın.
Не трогайте ее. Она из крепости.
Onu serbest bırakın, şehrin ortasında.
Выпускай ее... Прямо в центре города...
Bana Tanrının gücünü verirseniz onu serbest bırakırım.
Если ты даешь мне власть Бога, я сохраню его.
Onu, serbest bırakın.
Освободите его.
Vuranın kim olduğunu söylerse onu serbest bırakırız.
Обвинение снимается, если он сдаст нам стрелявших.
Onu serbest bırakırsan Sezar'ın dostu değilsin.
Если отпустишь его, владыка,... ты не друг Кесарю.
Ağırlığını üstünden kaldırırsan, onu serbest bırakır.
Если снимешь ногу, оно упадёт.
Serbest bırakın onu!
Освободите его.
Tasmasını aç ve onu serbest bırak.
Открой ее ошейник, и отпусти ее.
Tasmasını aç ve onu serbest bırak.
- Сними ошейник и отпусти ее.
Lütfen onu hemen serbest bırakın.
Отпустите ее скорее.
O'Kelly'nin serbest bırakılmasını talep eden bir dilekçe için en sonunda 7000'i aşkın imza toplanmış ve 1902 yılında, Vali James B. Orman onu affetmiştir.
Будет собрано в общей сложности более 7000 подписей под петицией с просьбой об освобождении О'Келли и в 1902 году губернатор Джеймс Б. Орман помилует его.
Onu biraz serbest bırakın?
Просто будьте полегче с ним.
Gösterin ve serbest bırakın onu hemen, zarar vermeden, yoksa arkadaşlarınızı öldürürüz teker teker.
Покажите и отпустите ее немедленно, невредимой, или мы убьем ваших друзей одного за другим.
Ancak onu serbest bırakırsam ve panzehit işe yaramazsa ya da zamanında elime geçmezsen, bana başka seçenek bırakmamış olursun. Halkının hepsini infaz ederim.
Но, если я ее освобожу, а противоядие не сработает, или его не пришлют вовремя, вы не оставите мне выбора, мне придется уничтожить ваших людей.
Ben de onu tekrar görmek istemiyordum serbest bırakıp, yardımını istemek falan.
Да я эту рожу видеть больше не хотел. не говоря уже о том что б просить его о помощи.
Ya da onu serbest bırakıp, beni tutsak alın.
Или освободите её, или я остаюсь.
Ordugâhın dışında serbest bırakın onu.
Освободите его за пределами лагеря.
Ayrıca onun serbest bırakıldığı zamanla, onu yakaladığınız zaman arasında başka bomba yerleştirip, yerleştirmediğini bilmiyoruz.
Мы так же не знаем, планировал ли он еще один взрыв в промежутке между освобождением Аргайла и временем, когда вы его замели.
Beyler, serbest bırakın onu.
Миссье, освободите его.
Kremlin inşa edip edemeyeceğin umurumda değil ama onları okumak zorundasın ve onu serbest bırakıyorsun.
Да мне плевать, даже если вы смогли бы построить Кремль, вы все равно должны их читать.
Bırak onu, kıpırdama! Silahını at ve kızı serbest bırak.
Брось оружие и отпусти ее.
O yüzden sen de onu serbest bırakıp acı çekişimin keyfini sürebilmek için burada kaldın öyle mi?
Так что ты освободил её, а теперь болтаешься тут, чтобы насладиться моими страданиями?
Polis Yardım Derneği temsilcim geliyor, size tavsiyem aklınızı başınıza alın ve onu hemen serbest bırakın.
Представитель профсоюза уже едет, так что советую тебе вытащить тампон из жопы и отпустить его.
onu serbest bırak 21
serbest bırakın 17
bırakın 390
bırakın beni 769
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırakın geçeyim 78
bırakın gitsin 138
bırakın geçsin 44
bırakın onları 26
serbest bırakın 17
bırakın 390
bırakın beni 769
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırakın geçeyim 78
bırakın gitsin 138
bırakın geçsin 44
bırakın onları 26
bırakın onu 283
bırakın geçelim 23
bırakın geçsinler 21
bırakın bizi 19
bırakın gideyim 187
bırakın artık 17
bırakın konuşsun 19
bırakın çıkayım 20
bırakın gireyim 19
onu severim 35
bırakın geçelim 23
bırakın geçsinler 21
bırakın bizi 19
bırakın gideyim 187
bırakın artık 17
bırakın konuşsun 19
bırakın çıkayım 20
bırakın gireyim 19
onu severim 35
onu sevdin mi 31
onu sevmiyorum 46
onu seviyorum 468
onu seviyorsun 78
onu seviyor musun 173
onu sevdim 104
onu seviyor 24
onu seviyordum 30
onu seveceksin 42
onu sen öldürdün 112
onu sevmiyorum 46
onu seviyorum 468
onu seviyorsun 78
onu seviyor musun 173
onu sevdim 104
onu seviyor 24
onu seviyordum 30
onu seveceksin 42
onu sen öldürdün 112