English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You got a deal

You got a deal translate Turkish

844 parallel translation
You got a deal, mister.
- Anlaştık bayım.
- You got a deal to offer?
- Bir anlaşma mı önereceksin?
Make it 50, you got a deal.
anlaşma yaparsın.
Okay, you got a deal.
Peki, anlaştık.
You got a deal.
Anlaştık.
- Okay, you got a deal.
- Tamam, anlaştık.
- You got a deal, friend. - All right.
- Anlaştık, ahbap.
All right, major, you got a deal.
Pekala binbaşı, kabul.
I figure you got a deal... and you want to bargain for something I want.
Bir fikrin var, ve benim istediğim bir şey için pazarlık yapacaksın.
- You've got to see a good deal of me.
- Bundan sonra beni çokça göreceksiniz.
Mr Hartwood, you've got a deal.
Bay Hartwood, anlaştık.
I've got an idea you're pretty much of a dope to have come in on this deal in the first place.
Bu mevzuya balıklama daldığın için işin ne olduğunu bildiğini düşünüyorum.
I've got it. I'll make a deal with you, Mary.
Seninle bir anlaşma yapalım, Mary.
You got a raw deal.
Haksızlığa uğradın.
They think you got a pretty rough deal from Tommy Drake.
Tommy Drake'in sana çok kötü davrandığını düşünüyorlar.
You've got ten times the chance to get a straight deal from me as I've got from you.
Senin bana olan dürüstlüğünden 10 kat fazla dürüstlük bulma şansın var.
How long will you be gone? Booker's got a good deal for us in New York.
Booker bizim için New York'ta iyi bir anlaşma yaptı.
You got a tough deal, all right, there, buster.
Senin işin zor delikanlı.
You got yourself a deal.
Anlaştık.
I don't deny you got a dirty deal, but...
Hiç yakıştığını zannetmiyorum, ama
I got a deal for you.
Schulz. Sana bir teklifim var.
Señor, I think you've got yourself a deal
Señor, galiba sizinle anlaşacaz.
Take my deal because once in your life you've got to take a chance on a con man.
Bunu kabul edin. Bir kere bile de olsa, şansınızı bir üç kağıtçıda deneyin.
You've got to take my deal because it's gonna be a hot night... and the world goes crazy on a hot night, and maybe that's what a hot night is for.
Anlaşmayı kabul edin, çünkü gece sıcak geçecek... Sıcak bir gecede dünya çıldırır, belki de geceler bunun için sıcaktır.
Starbuck, you got you a deal.
Starbuck, anlaştık.
- You got a real raw deal.
- Sana çok haksızlık ettiler.
You got yourself a deal.
Anlaştık. 150 dolar.
- OK, you got yourself a deal.
- Pekâlâ, anlaştık.
One night, 12 years ago, you and I got into a little deal together.
Bir gece, 12 yıl önce, senle ben birlikte küçük bir anlaşma yapmıştık.
Well, you've just got yourself a deal, brother.
Pekala, anlaştık, birader.
You and me got a deal, Ben Quick.
Sen ve ben anlaştık, Ben Quick.
If you can deliver me those beat-up hotels for a price like not over five million, cash, by the way, for tax reasons, you've got yourself a deal.
Bana o döküntü otelleri beş milyonun altında bir fiyata verebilirsen nakit olarak tabii, vergi yüzünden, anlaştık demektir.
- You got yourself a deal, Eloise.
- Anlaştık, Eloise.
That's what I'm telling you, he's got a deal.
Onun için söylüyorum zaten benimle anlaştı.
Really, Marcello, you got a great deal with this car. It's a wonderful car, you'll see. It's a beautiful thing.
Bence çok karlı bir anlaşma, araba çok iyi, sen de memnun kalacaksın.
You got yourself a deal.
Anlaştık gitti!
- We got a deal for you.
- Sana bir teklifimiz var.
- You've got a deal.
- Anlaştık.
You got yourself a deal.
Peki, anlaştık.
You tell Mr. Darcey he's got a deal, but on my terms.
- Arkadaşınız Bay Darcey'e söyleyin. Anlaşma tamam, ama benim şartlarımla.
Well, thank you, but we've got a great deal on our minds.
Sağ ol, ama zihinlerimiz bir hayli meşgul.
You got a deal.
Hayır, hayır.
Lieutenant, you got yourself a deal.
Komiser, bu işte varım.
Buell, you've got a great deal to learn about military science.
Gerçekten bu konvoyla birlikte gitmeye niyetlimisiniz, efendim?
I've got a business deal for you.
Seninle bir iş anlaşması yapalım.
Well, you tell him he's got a deal, man.
Söyle ona anlaştık.
But this time looks like you got a raw deal.
Fakat bu sefer haksız yere anlaşma yapıyorsun.
You've got a deal, friend.
Anlaştık, ahbap.
I made a deal and got you off with a couple of years.
Bir anlaşma yaptım ve seni birkaç yılla kurtardım.
And you make a bad enough mistake, then you've got to deal with the Man.
Çok büyük bir hata yapınca da şuradaki adama hesap verirsin.
All right, Mr. Hagar, you've got a deal.
Pekala, Bay Hagar, anlaştık.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]