English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ B ] / Buraya geliyor

Buraya geliyor Çeviri Portekizce

2,139 parallel translation
Michael Jackson buraya geliyor.
O Michael Jackson está a vir para cá.
Sonra buraya geliyor.
A luz aponta para aqui.
Çağırdım. Marin'den buraya geliyor.
Telefonei-lhe, vem a caminho directamente de Marin.
Elmas Jim buraya geliyor. Sen-
Jim Diamond vem aí.
- Yıldız Geçidi sadece buraya geliyor.
- O stargate só se dirige para aqui.
Hala buraya geliyor.
Continuam a vir para aqui.
Buraya geliyor. Deamon'ı vuruyor. Bir kazık alıyor ve gidip Crow'u öldürüyor.
Ele vem até aqui, mata o Daemon, pega na estaca e vai matar o Crow.
Ve o ve Korby'nin üvey kızı, cesedi tanımlamak için buraya geliyor.
E ela e a enteada do Korby estão a vir para reconhecer o corpo.
Buraya geliyor.
Vem a caminho.
Sam ve Callen askeri üsse gidiyor Kensi de buraya geliyor.
Tudo bem. Certo, Sam e Callen ficam na base e o Kensi volta para cá.
Karısı buraya geliyor.
A mulher dele está a vir para cá agora.
Hayvanını görmek için buraya geliyor, kavga ediyorlar ve bu oluyor.
Ele vem aqui para ver o seu animal, Discutem e depois acontece isto.
Hayaletler buraya geliyor ve korktukları sadece bir şey var.
Os fantasmas estão a gerir esta espelunca e só têm medo de uma coisa.
O, Antarktika Dairesi'ne deniz yoluyla giden ilk yatın kaptanlığını yaptı ve son 35 yıldır buraya geliyor.
Pilotou o primeiro iate a cruzar o Círculo Polar Antárctico e tem voltado nos últimos 35 anos.
20 ajan buraya geliyor.
20 agentes estão a vir pela via principal.
Zaten anlaşma toplantısı için buraya geliyor.
Não. Ele vem cá para debater o acordo.
Mcellon bir ses duyuyor ve buraya geliyor.
Mcellon ouve barulho, e vem verificar.
Arkadaşlarım şu an buraya geliyor ve kapıyı parçalayıp içeri girecekler kapı neredeyse artık ve seni ait olduğun yere, hapse gönderecekler.
As únicas pessoas que estão a pensar, são meus amigos. E vão derrubar a porta, onde quer que ela esteja. E vão colocar-te na prisão, onde mereces estar.
2006 yılında ağabeyini izleyip buraya geliyor bir kaç ay sonra da orduya yazılıyor.
Seguiu o seu irmão mais velho para Los Angeles em 2006, onde se juntou a ele alguns meses mais tarde.
Şu anda buraya geliyor.
Ele está a caminho daqui.
Karada gece boyunca otladıktan sonra bu su aygırları, günü serinletici sularda geçirmek üzere buraya geliyor.
Depois de passar a noite a pastar em terra, estes hipopótamos regressam para passar o dia na água refrescante.
- Buraya geliyor.
- Vem a caminho.
Stephen Collins buraya geliyor.
O Stephen Collins vem aí.
Şu an buraya geliyor.
Está a vir para cá.
- Jim's buraya geliyor, değil mi?
- O Jim vem aí, não vem?
Ehren buraya geliyor, ve onu buraya bi tepsi dolusu çorbayla getiriyoruz.
Ehren está a entrar, e nós vamos mandá-lo trazer uma bandeja cheia de sopa. - Como vai isso, pessoal?
Annenle buraya gizlice geliyor muydunuz?
Tens vindo aqui às escondidas com a tua mãe, certo?
Annenle buraya gizlice geliyor muydunuz?
Vens cá com a tua mãe ao pequeno-almoço?
Hala buraya geliyor musun?
Ainda vens aqui?
Buraya benzer bir yerden geliyor, ama burası değil.
Ele é de um sítio parecido com este, mas não está aqui.
- Herkes buraya geliyor.
- Vêm todos para cá.
Buraya mı geliyor?
Ela vem para aqui? Porquê?
Ki bu da, buraya geldiğinde FBI'ın izleme listesine girdiği anlamına geliyor.
Ou seja, enquanto aqui está, está na lista do FBI.
Joseph öldüğünden beri, buraya aydınlatan ışıklar eskisi kadar parlak değilmiş gibi geliyor.
Desde que o Joseph morreu, as luzes parecem não iluminar tanto como antes.
Gölgeler buraya mı geliyor?
As sombras vêm aqui? Não.
"Buraya ait değilim" anlamına geliyor, değil mi?
Quer dizer : "eu não pertenço aqui", certo?
Bana öyle geliyor ki Claire Bennet'ın buraya getirilmeye çalışılması ümitsiz bir vaka.
Parece-me a mim que o recrutamento da Claire Bennet é uma causa perdida.
Ailem menajelerim temsilcilerimden üçü Pazartesi L.A'den buraya beni ikna etmek için geliyor.
- É a sério desta vez. Os meus pais, o meu agente, três dos meus agentes, vêm de LA na segunda-feira para me convencerem a fazê-lo.
buraya sade bir sekilde geliyor ve büyük ask istiyor evlenmek icin, bu igrenc bir sey.
É revoltante. - Certo.
Mesele hep buraya geliyor.
É sempre a isso que se resume.
Paris'ten buraya bana eşlik etmek için geliyor.
Vem de Paris para me levar de volta?
- Genelde saat kaçta geliyor buraya?
- A que horas costuma ela chegar?
Ama bir balık okyanustan buraya, bu akarsularda kolonileşmek maksadıyla geliyor.
Mas há um que vem do oceano, com a intenção de colonizar estes rios.
Bir kar temizleme aracı bizi buraya kapamaya geliyor.
Um limpa-neve vem aí para nos fechar aqui.
Kabus bişey geliyor buraya - Hayır.. sen ilaçlarını almamışsın
- Não, estúpido é acreditares que podes distorcer isto com uma pílula.
Yakında öğreniriz, buraya geliyor, yolda.
Acho que não o suficiente, senão ele já estaria aqui.
Sizin gibilerin çoğu buraya bir imza, fotoğraf ya da hatıra falan almaya geliyor.
A maioria dos tolos vem cá pedir-me um autógrafo, uma foto... um objecto ou coisa parecida.
Dekan Floca buraya doğru geliyor..
O director Floca vem para nos apanhar.
Herkes buraya mı geliyor?
Vêm todas cá ter?
Kedi buraya iki yıldır geliyor.
Este gato já vem aqui há 2 anos.
Şu orospu çocuğu buraya kot pantolonla geliyor.
Se aquele cabrão voltar a entrar aqui de calças de ganga...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]