English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ O ] / Oradan

Oradan Çeviri Portekizce

19,923 parallel translation
Oradan gelen kayıt dışı para bizi batmaktan kurtardı.
Foi esse dinheiro fora dos livros que nos sustentou.
Oradan franklin, vermont'a bir 6 millik mesafe daha... sonra da medeniyete dönüş.
Depois são só 10 km até Franklin, Vermont, e estamos de volta à civilização.
Vay be, gerçekten kaybetmiş olmalısın Oradan atlamak için
Deves ter-te passado mesmo, para te teres atirado lá de cima.
Sonra bir tercümanla konuşmayı başardım. Bulabilmem 3 hafta sürdü. Sonra Destek Birimi'ni ve Sheffield'taki kaçakçılık birimini devreye soktum ve kadınları oradan çıkardık.
Mas bem, arranjei um intérprete pelo telefone que me levou 3 semanas, depois falei com a OSU e com a unidade anti-tráfico e libertámos as mulheres.
Oradan düz gidin.
Vá direto para lá.
- Ama yine de Jocelyn'i oradan çıkaracağız.
Mas temos de tirar a Jocelyn de lá.
- Çıkın oradan Morgan.
- Morgan, sai daí.
Bir deliğe gir ve oradan çıkma ta ki avcı istediğini alana kadar.
Põe-te fora de vista, e mantém-te fora de vista, até a Caçadora conseguir o que quer.
- Ve oradan da eve yürüdü.
E ela vinha de lá para casa.
Şu traktörü çeksek oradan?
Retirar o trator?
Kaza mahallinde bilgileri değiştirmiştik, oradan.
Bem, através dos contactos que trocámos no local do acidente.
Oradan hemen çıkmalısın.
Tens de sair daí.
- Claire oradan çıkmak zorundasın!
Clary, tens de sair daí!
- Hemen oradan çıkmalısın.
Tens de sair já. Não posso.
Yöneticinin idam mangası almadan önce Karakurt'u oradan almaya gitmeliyim.
Vamos ter de tirar o Karakurt antes que os homens do Director cheguem lá.
Oradan hemen ayrılmalısınız.
Karakurt. Têm de sair daí, já.
Karakurt oradan hemen çıkarmalısınız.
- Tire o Karakurt de lá agora.
- Ara onu. - Oradan çıkamazlar.
- Ligue-lhe.
Elizabeth Keen'i gizli bir yere götürürüz sorgularız, oradan kaçmaya kalkışacaktır.
Levamos a Elizabeth Keen para um local desconhecido para interrogatório, onde ela vai tentar escapar.
Tiyatroya gittiğimde bana daha fazlasını anlatacaktı, ama bir kaç saat geçiktim ve oraya gittiğimde orada değildi bende oradan ayrıldım.
Contava melhor quando eu chegasse ao teatro, mas atrasei-me e ela não estava, então fui embora.
Robyn'i oradan çekip çıkardım, onu güvenli uzaklığa bıraktım, ve sonra da şalını kullanarak bacağındaki yaraya turnike yaparak kanamayı durdurdum.
Puxei Robyn para fora e arrastei-a para segurança. Tive que fazer um torniquete com o cachecol dela para parar a hemorragia.
Sonrada oradan kaçmış.
Ela deve ter... fugido.
Hangi salak seni oradan işaretledi?
E que idiota te marcou aí?
Nereye gitmeniz gerekiyorsa oradan gidebilirsiniz.
A partir daí, vão para onde quiserem.
Tamam o zaman neden buraya seyahat edivermiyorsun? Eğer oradan bana Inception yapabiliyorsan?
Porque não viajas para aqui, se consegues entrar na minha mente?
Oradan eve birlikte at süreriz.
-, Em seguida, ir para casa juntos?
Oradan çıktın, dayan.
Já estás cá fora. Aguenta mais um pouco.
Oğlunu oradan çıkardım, saydığım kadarıyla hayatını üç kez kurtardım.
Tirei o teu filho dali, salvei-te três vezes, pelas minhas contas.
Oradan biriyle telefonda görüşmemi ister misin?
Queres que fale com alguém de lá por telefone?
Bu kadınları oradan kurtarmak istiyorum.
Quero tirar estas mulheres de lá.
Hadi lan oradan.
Que se dane!
Bunu aldığım andan itibaren oraya gidip, içeri girdikten sonra Piper'o bulup, dozun etkisi geçmeden onunla birlikte oradan kaçmak için 12 saatim olacak.
Assim que a tomar, tenho 12 horas para lá chegar, entrar, encontrar a Piper, e sair de lá com ela antes do efeito acabar.
Ne bileyim, madem ÇTYK'da yeniden başlıyorum, oradan nefret ediyormuşum gibi giyinmekten vazgeçmeliyim diye düşündüm.
Sei lá, pensei que se vou voltar para o CJC, devia parar de me vestir como se odiasse o lugar.
"Rideshare" bizi trafiğin olmadığı bir yoldan üç yıldızlı suşi restoranına götürecek.Oradan ücretine bizim karar vereceğimiz Shelbyville uçağına bineceğiz otel dahil..
Uma boleia partilhada vai levar-nos a uma rota sem trânsito até um restaurante de sushi de três estrelas, onde daremos o nosso próprio preço por um voo até Shelbyville hotel incluído.
Onu oradan çıkardığınızda bunu yapabilirim.
Pode ser quando ela for movida.
Hasiktir oradan.
- Tretas.
Eğer yaparsan, bu bizim seni buradan Teterboro'daki büroya nakletmemizi gerektirir. Oradan da hazırlıklar için D.C.'ye uçman gerekir.
Se o fizer, temos de transferi-lo destas instalações para Teterboro, de onde irá para Washington como testemunha.
Oradan başlayıp yolumuza bakarız.
Começamos por aí e vamos descendo.
Zetalar ahırların oradan mahsülleri çalıyor.
Os Zetas traficam produto através daquele rancho.
- Siktir oradan!
- Vai-te foder!
Çatışmayı oradan uzaklaştırmalıyız.
Temos de atrair o fogo deles.
Ben çıktıktan sonra patronunuzu arayıp sinirli bir şekilde oradan ayrıldığımı ve onu öldüreceğimi söylemek aklınıza gelmedi mi?
Após eu sair, não lhe ocorreu ligar ao seu patrão e avisá-lo que saí zangado e que o ia matar?
Kadın bana, siz de oradan gördünüz işte... - Tamam işte, çözelim o zaman.
Você estava aí e viu-a atender-me!
- Bana oradan- -
- Certo, vou precisar de...
Bir fotoğraf çek çünkü yarın sabah o harfler oradan inecek.
Tire uma foto, porque, amanhã, aquelas letras serão retiradas.
Mike'ı oradan çıkarman gerek.
Tens de o tirar de lá.
Harvey onları oradan çıkaracak.
Não é nada. O Harvey vai safá-los.
- Aram burada bir bilgisayar var. Oradan bağlanman lazım bakalım ne bulabileceksin.
- Há aqui um portátil e precisamos que vejas o que consegues encontrar.
Pekala öyleyse oradan başlıyoruz. - Hiç yorulma.
Bem, então será por aí que começaremos.
Ciğerlerine vuran baskı oradan alınmak zorunda.
A traqueia está a esmagar-lhe os pulmões.
- Bunu umursuyor gibi mi görünüyorum oradan?
Parece-te que me importo?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]