You good with that translate Turkish
1,431 parallel translation
- Are you good with that, Jake?
- Sence uygun mu, Jake?
- Are you good with that?
- Sence uygun mu?
You good with that?
İyi misin?
Are you good with that?
Bu senin için uygun mu?
- But face it, babe... when they whacked you with that lucky stick, they whacked you good.
- Gerçekle yüzleş bebeğim... Ne zaman sana şans çubuğuyla vursalar, sana iyi geliyor.
Help me behave so that the day be filled with good, and since I've chosen You as my guide,
Günlerin iyilik ile dolup taşması için terbiyeli olmama yardım et.
If, as you say, there's only bad to start with from conception on... and that good must be made from bad... then how do you ever know what the good is?
Eğer dediğiniz gibi, başlangıçta fikirden itibaren yalnız kötü varsa ve iyi kötüden çıkarılmalıysa neyin iyi olduğunu nasıl bileceğiz?
You know, the good thing is we can help you with that too.
İyi olan ne biliyor musun, sana bu konuda yardımcı olabiliriz.
But tell me what were you doing with that wacky old man? Good question.
Ama bana o tuhaf yaşlı adamla ne yaptığını söyle?
What, I ain't good enough or something, now that you're going around with your little breezy?
O sürtükle dolaşıyorsun diye... ben bir işe yaramaz mıyım artık?
You know, that's a really good idea. Because then we could issue a press release with our demands... showing what a disaster that company is and what we're gonna do next.
Çünkü o zaman... bir basın açıklaması yapıp o tesisin ne feci olduğunu... taleplerimizi ve bundan sonra yapacaklarımızı ortaya koyabiliriz.
It's not that I don't have a good time with you.
Seninle iyi vakit geçirmiyor değilim.
You want to be with someone who doesn't appreciate what a good thing he's got. That's a hundred percent your business.
Sahip olduğu şeyin değerini bilmeyen birisiyle beraber olmak istiyorsan bu senin bileceğin bir iş.
Fuck, this has nothing to do with that and you know it. - -no, no, it's good for Drey to have somebody like you looking out for her, Mr. Model A1 fucking citizen.
Hayır, hayır, Drey'in senin gibi birine sahip olması çok güzel.
And, you know, I really feel that with dedication and good old-fashioned teamwork, that this could be our year.
Ve inanıyorum ki, iyi bir takım ruhuyla bu işe kendimizi adarsak bu sene başarabiliriz.
After the disrespect that you and his client had with the court yesterday... I do not think that is a good time ask for another favor.
Dün siz ve müvekkiliniz yaptığı saygısızlıklara karşı, hangi iyiliği hak ediyorsunuz ki?
# God has been so good with you that you have pararte #
Tanrı size çok iyi davranıyor.
All right, if it's that important, I'll supply you with my latest line of armaments, at a good price, of course.
Pekâlâ, madem bu kadar önemli, sana son ürettiğimiz silahlardan vereceğim.
If that's the best you can come up with, you're in a lot of trouble, good luck.
Eğer yapabildiğin en iyi şey buysa başın oldukça dertte. Bol şans.
- It won't do you much good, not after buying drinks last night with that bank loot, Rick.
- Bankadan çaldığın parayla dün gece içki ısmarlamışken avukatın faydası faydası olmaz Rick.
I say, Jenkins, you give me that dirty look one more time, and I've a good mind to get into my PJ's and have a pillow fight with you.
Derim ki Jenkins, eğer bana bir daha pis pis bakarsan.... pijamalarımı giyerim ve seninle yastık savaşı yaparım.
Will you tell my brother that everything's good with me now.
Kardeşime söyler misin ; ben çok iyiyim artık, ve, um...
So either you haven't slept with her yet, or she wasn't that good.
Ya daha onunla yatmadın, ya da o kadar da iyi değildi.
YOU KNOW, UH, YOU'RE PRETTY GOOD WITH THAT BABY. THANKS.
- Şu bebekle çok iyi iş çıkarıyorsun.
Yeah, they don't try and fix you up with guys anymore, so that's good.
Artık seni başkalarına yapmıyorlar öyle mi?
And that you do it, keep it with the good * * * ok?
Bu kadar. Bırakalım çalışsın tamam mı?
What's wrong with the last line? "You're my forever." - That sounds pretty damn good to me.
Nesi varmış son satırın? "Sonsuza dek benimsin."
More than that, it's no good for me and Carmela. 'Cause arguing with AJ is no kind of aphrodisiac, I'll tell you that.
Ondan önemlisi, Carmela ve benim için çok zararlı çünkü AJ ile tartışmak o afrodizyaklar gibi bir şey değil.
good,'cause like most girls with you, that's what she's gonna do.
İyi, çünkü birlikte olduğun kızların çoğunun yaptığı bu.
It's a good thing that you had your card with you when they performed the wallet biopsy.
Cüzdan biyopsisi yaptıklarında kartınızın... yanınızda olması çok iyi olmuş.
I hope you'll accept it as an act of good faith that your secret is safe with the Genii.
Umarım sırrınız Geniilarda güvende olmasını iyi niyet göstergesi olarak kabul edersiniz.
With good behavior... if you could muster some... you'd be out in half that.
Eğer iyi hal gösterirsen, bunun yarısında dışarı çıkarsın.
In fact, your mom and I are seeing someone and we think that at some point down the road it'd be good if you went with us maybe once or twice.
Annen ve ben bir doktora gidiyoruz ve biz düşündük ki sen de bir-iki kez bizimle gelirsin.
You always were good with that thing.
Onu hep iyi kullanırdın.
You let one of the members of your team drive his personal vehicle to a crime scene investigation ; and then, even though there was a perfectly good crime scene vehicle there, that personal car was crammed with every bit of evidence collected at a major murder investigation because two of you were maxed out on overtime.
Sen ekibindeki birine olay yerine özel arabasıyla gitmesine izin verdin, ve daha sonra, orda mükkemmel bir olay yeri aracı olmasına rağmen, o şahsi araç cinayet araştırmasının tüm kanıtlarıyla dolduruldu, çünkü siz ikinizin mesaisi bitmişti.
So, the jury consultant for the defense told us that you were good friends with Bela.
Savunma makamının jüri danışmanı, Bela ile iyi arkadaş olduğunu söyledi bize. - Öyle.
I doubt that you would be able to grasp its complexity and scope. Fortunately, I'm very good with complexity.
Planımızın karmaşıklığını ve kapsamını kavrayabileceğinizden şüpheliyim.
Jackie, just remember that whoever you end up with, the key to any relationship is good communication.
Jackie,... kiminle birlikte olursan ol şunu unutma,... bir ilişkinin anahtarı iyi bir iletişimdir.
Well, now that we've finished with all this unpleasantness, I want to assure you that we are going to be good neighbors, and I hope in time, great friends.
Bu nahoş konuşma sona erdiğine göre sizi temin ederim ki çok iyi birer komşu ve zamanla da çok iyi arkadaş olacağız.
Well, you've never been good with that stuff.
Doğru, bu konuda hiçbir zaman iyi olmadın ki.
He did a good job with you, but U.N.C. is not that far away.
Keith seni büyütmekle harika bir iş yaptı... ama U.N.C. o kadar da uzakta değil.
Oh, boy, I tell you, I haven't felt this good since I came up with that new place to hide my porn.
Oh, çocuklar, size söyleyeyim, pornolarımı saklayacak yeni bir yer bulduğumdan beri hiç bu kadar rahatlamamıştım.
No, it's... it's good that you're here with us.
Hayır. Bu... Burda bizimle olmanız iyi.
You see, when you wrestle with your choices, you can take that as a sign that good sense will return.
Eğer seçeneklerinle boğuşmaya devam ediyorsan, bunu mantığının geri geleeğine dair bir belirti olarak algılayabilirsin.
I love that Dad's been good and that things with you and Dad have been good.
Hayır, Tanrım, hayır. Babanın iyi davranmasına ve aranızın iyi olmasına bayılıyorum. Canım yanıyordu.
The problem with being that clever, is that sooner or later you end up getting too clever for your own good.
Ama o kadar akıllı olursan da.. ... er ya da geç, kendin için aklını kullanamamaya başlarsın.
The one that feels good, that feeling of hope or happiness or love, that good feeling, that positive emotion is, guidance saying, that what you're thinking right now is in alignment with what you're want.
İyi hisler ; sevgi, mutluluk, umut gibi bize düşüncemizin isteyeceğimiz türden şeyleri getireceğini söylerler.
See yourself with the good that you desire. Every religious book tells us that.
Kendinizi, istediğiniz ile farz edin, her dini kitap bize bunu söyler.
That's a good sentence, but you want to make sure never to end with a preposition.
Güzel bir cümle, ama edatla bitmemesinden emin olmalısın.
Just try and remember I the good things that you're leaving us with.
Sadece bize bıraktığın iyi şeyleri hatırlamaya çalış.
I went ahead and just sort of tried to blindside him with that, and just asked him as casually as I could, you know, "So, you good with guns?"
Olabildiğince normal bir tonda "Silahlarla aran iyi mi?" diye sordum.
you good 702
you good to go 17
with that in mind 45
with that said 19
with that 162
with that attitude 21
you got this 563
you got it 4932
you got a pen 63
you guys 4639
you good to go 17
with that in mind 45
with that said 19
with that 162
with that attitude 21
you got this 563
you got it 4932
you got a pen 63
you guys 4639
you got me 900
you got that right 241
you gotta be fucking kidding me 42
you got the wrong guy 127
you gotta be kidding me 471
you got a problem 205
you got anything 117
you got to be kidding me 439
you got 695
you got something for me 35
you got that right 241
you gotta be fucking kidding me 42
you got the wrong guy 127
you gotta be kidding me 471
you got a problem 205
you got anything 117
you got to be kidding me 439
you got 695
you got something for me 35