You got to be translate Turkish
8,267 parallel translation
Um, I know that you've been through a lot this year and we're all just really happy that you got to be here with us and celebrate this.
Bu sene çok şey geçirdiğini biliyorum. Hepimiz burada olduğun ve bunu bizimle birlikte kutladığın için çok mutluyuz.
You got to be quiet.
Sessiz olman lazım.
It's 9 : 00 p.m., where do you got to be?
- Saat 9, nereye yetişeceksin ki? Hadi.
You got to be thirsty as all hell, brother.
Bu cehennemde susuz kalmış olmalısın, kardeşim.
Loretta why you got to be talking...
Loretta neden böyle konuşuyor- -
You got to be the grown-up, too.
Sen de olgun olmalısın.
You got to be kidding me.
Şaka mı yapıyorsun?
You got to be fucking kidding me.
- Taşak geçiyorsun herhalde.
Nice, but in marriage, you got to be vigilant to keep an upper hand.
Hoş ama, söz konusu evlilik olunca otoriteyi kaybetmemek için uyanık olmalısın.
Come back here. Why you got to be like that?
Gel buraya, neden böyle yapmak zorundasın.
And if you want to be in business you got to pay your rent.
Ve eğer bu işte olmak istiyor isen, kiranı ödemek zorundasın.
It's got to be you.
Sizin olmanız gerek.
My dad, you know, my dad left when I was a little kid, and I don't even really know him, but, uh, I'm just glad you had him for a long time'cause he's... he's got to be a real good guy.
Babam daha ben çocukken gitmişti, gerçekte kim olduğunu bile bilmiyorum ama onunla uzunca bir zaman geçirdiğin için mutluyum çünkü gerçekten iyi bir adam olmalı.
I got to see what it's like to be you.
Senin gibi olmanın nasıl bir şey olduğunu merak ettim.
There's got to be someone I can find to replace you.
Senin yerine bulabileceğim biri mutlaka vardır.
But I got to be honest with you, it's a very large area.
Ama size karşı dürüst olacağım. Alan çok fazla büyük.
You know that's got to be some sort of code.
Bu bir çeşit kod falan olmalı.
If we'd known you were going to be joining us for breakfast, Anita, I'd have got some micro-chips.
Anita, kahvaltıda bize katılacağını bilseydik mikro çiplerden alırdım.
Oh, you've got to be kidding me.
Bu bir şaka olmalı.
You got any other ambitions than to be a small-time drug dealer?
Ufak çaplı uyuşturucu satıcısı olmaktan başka bir azmin var mı?
You'd be amazed how many guys think that if they talk fast enough, no one'll realize they got nothing to say.
Eğer hızlı konuşurlarsa, kimsenin söyleyecek bir şeyi olmadığını anlamayacağını düşünen o kadar çok adam var ki şaşırırsın.
It's got to be Barso, and he's got his dad, and I'm telling you, guys, he's gonna kill him.
Kesin Barso'nun işi. Babasını tuzağa düşürdü. Söylüyorum size, onu öldürecek.
You know, this whole week is gonna be tough'cause, uh, Helen and Vik went to Africa, and we got the kids till Sunday.
Tüm bu hafta çetin geçecek çünkü Helen ile Vik Afrika'ya gittiler ve çocuklar Pazar'a kadar bizde.
He's a total tool, and that's coming from me, so you know he's got to be pretty bad.
Anlayın ne beter olduğunu.
I know if you're really attracted to a guy. And he's got to have some edge to him. And he's got to be fighting some demon.
Bir erkeği beğenmen için sınırlarda yaşayan, sert mizaçlı biri olması gerektiğini biliyorum.
You know... I have kept this bottle up here for all these years only to be opened on the night that I got married.
Biliyor musun bu şişeyi burada yıllarca sadece evlendiğim gece açmak üzere sakladım.
Honestly, Earl, Boyd's got bigger things on his mind than to be angry at you.
İşin aslı Earl, Boyd'un kafasında sana kızgın olmaktan çok daha önemli şeyler var.
Could be you got yourself shot, Avery Markham said, "you bring me Boyd Crowder, I'll take you anywhere you want to go."
- Ya da, vuruldun ve Avery Markham, "Boyd'u bana getir, seni istediğin yere götüreyim" de olabilir.
You've got to be joking me.
Şaka yapıyorsun herhalde.
Boy, I got to hand it to you, Boyd.
Vay be, hakkını teslim etmeliyim, Boyd.
- The word I got is you're supposed to be headed back to Lexington, face this Vasquez reckoning.
- Duyduğuma göre senin Lexington'a gitmen ve... -... Vasquez'le hesaplaşman gerekiyormuş.
Sheriff, anything you got to say to me you can say in front of my partners-to-be.
Şerif, bana söyleyeceklerini benim iş ortaklarımın önünde söyleyebilirsin.
Sorry you got grifted, let me know if you want to press charges and if you could think of what those would be.
Üçkağıda geldiğin için üzgünüm, şikayetçi olmak istersen ve şikayetlerin ne olduğunu bulabilirsen bana haber ver.
I am telling you, if I want the year of Sue to be in the yearbook of Sue, I got to do whatever it takes to make my mark, which, in this case, means working on my laugh.
Sue'nun Yılı'nın, Sue'nun Yıllığı'nda olması için ne gerekiyorsa yapmam lazım bu durumda da bu gülüşüme çalışmak anlamına geliyor.
You know... I got to say [Sighs] it'd be a lot easier if I still had my best salesman.
Biliyor musun eğer en iyi satış elemanım hâlâ yanımda olsaydı daha kolay olurdu.
But who do you think got out of that meeting in plenty of time to be safe?
O toplantıdan güvende olmak için kim canlı çıktı sanıyorsun?
We've got to be paid for the full week, you know.
Tüm hafta için para almalıyız.
Well, I've got an easier way for you to be a hero.
Kahraman olman için daha kolay bir yol biliyorum.
You've got to be kidding me.
Dalga geçiyorsun.
Oh. You've got to be kidding me.
Şaka yapıyor olmalısın!
- You've got to be kidding me.
- Ciddi olamazsın.
Well, to be more precise, you got 3 % of fucking nothing, which is still fucking nothing!
Daha açık konuşmam gerekirse elinde hiçbirşeyin % 3'ü var. Yani bir sikim yok!
I know it's got to... it's got to be tough on you.
Senin için ne kadar zor olabileceğini biliyorum.
I've got to be honest with you, Helen ;
Sana dürüst olacağım, Helen.
Now, you ain't gonna sell it to us, better be a reason other than the one I'm thinking you got.
Bize satmayacaksanız, aklıma gelenden daha iyi bir sebebiniz olsa gerek.
To really know life, you've got to be part of life.
Hayatı tanımak için, hayatın bir parçası olman gerek.
I just got to say, due respect, you give me a tip on a grow-house hit, turns out to be wrong, I call you out on it.
Demem o ki, tüm saygımla Bir eve uyuşturucu baskını için ihbar vermiştin, asılsız çıktı, seni çağırdım.
Got something you may be able to work with.
Sanırım işine yarayabilecek bir şey buldum.
Since you got the deal, you should be the one to present it to Vernon.
Anlaşmayı hallettiğine göre bunu vernon'a hediye edecek kişi sen olmalısın.
All right, all right! I got next, though! Boston P.D. You know you guys aren't supposed to be here.
Biliyor musun sizlerin burada olmaması gerekiyor.
[Coughs] I mean, it's got to be such a relief, don't you think?
Amma rahatlamıştır, değil mi?
you got to be kidding me 439
you got to be fucking kidding me 24
you got to be shitting me 19
you got to be careful 17
you got to believe me 70
you got to be kidding 60
you got this 563
you got it 4932
you got a pen 63
you got me 900
you got to be fucking kidding me 24
you got to be shitting me 19
you got to be careful 17
you got to believe me 70
you got to be kidding 60
you got this 563
you got it 4932
you got a pen 63
you got me 900
you got that right 241
you gotta be fucking kidding me 42
you got the wrong guy 127
you gotta be kidding me 471
you got a problem 205
you got anything 117
you got something for me 35
you got a minute 371
you got 695
you gotta 165
you gotta be fucking kidding me 42
you got the wrong guy 127
you gotta be kidding me 471
you got a problem 205
you got anything 117
you got something for me 35
you got a minute 371
you got 695
you gotta 165