English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / Your way

Your way translate Turkish

29,769 parallel translation
I'm in your way, aren't I?
Yolunuzu kestim, tamam.
I'll just grab a few boxes and get out of your way.
Birkaç kutu alıp buradan gideceğim.
Why don't you focus on all the great things that are coming your way.
Neden önündeki harika şeylere odaklanmıyorsun?
You held onto them in case someone else got in your way.
Biri yoluna çıkar diye onları saklamışsın. Bir başka David Morales gibi.
Have it your way.
Sen bilirsin.
I just need you to step aside for a moment, and I will be out of your way soon, okay?
Bir kaç dakikalığına burada kalmanızı istiyorum çok yakında gitmiş olacağım tamam mı?
In just one week, you'll learn to talk your way out of any situation.
Bir haftaya kalmaz hangi durumda olursanız olun konuşma sanatınızı döktürmeyi öğreneceksiniz.
So you do it your way, and we'll do it ours.
Yani senin dediğin olacak, ve bizde senin dediğini yapacağız.
You should still be on your way home from school. Did they give you a note for this?
Hala okuldan geliyor olmalıydınız.
We'll do it your way.
Dediğin gibi yapacağız, şimdilik.
In fact, if you're ever at a party and you feel like things aren't going your way... get behind a tree and take your pants and underwear off, tuck your cock and balls between your legs, and jump out at a woman and go,'I'm a lady! 'Like that. "
Öyle ki, bir partideysen ve işler istediğin gibi gitmiyorsa bir ağaç arkasına geçip pantolon ve donunu indir takımları bacak arana al bir kadının önüne fırlayıp'Ben kadın oldum!
You on your way back to the home?
Evine mi dönüyorsun?
Is this your way of trying to get me to make out with you?
Seninle öpüşmemi sağlama yöntemin falan mı bu?
Or is this your way of trying to get me to make out with you?
Ya da bu senin, benim seninle öpüşmemi sağlama yöntemin mi?
Just a quick examination and you'll be on your way.
Çabucak bir muayene yapacağım, sonra gidebilirsin.
Maybe on your way home you can stop at the DMV and ask if they'll let you steal some cars.
Dönüş yolunda Motorlu Taşıtlar İdaresi'ne gidip araba çalmama izin verin de istersen.
- I have to say, for someone who practices corporate law, you know your way around an appeals court.
Bir şirket avukatı olarak mahkemede de gayet iyi iş çıkardığını itiraf etmeliyim.
- Then do what you just did with me. Approach him with respect, pull the Band-Aid off, and if you have that same look on your face as you do right now, he'll send you on your way with a handshake.
O zaman aynı bana yaptığın gibi ona saygıyla yaklaş, açık konuş yüzünde de şu anki ifade olursa seni elini sıkarak yollar.
Don't let the door hit your ass on the way out?
Çıkarken kapı kıçına çarpmasın dikkat et.
But the only way I can pull it off is with your help.
Ve bunu gerçekleştirmenin tek yolu senin yardım etmen.
I love the way your mind works, but actually, we're only able to come back to the modern age of computers because we need the precise time and location of the host's death.
Aklının çalışma şekline bayıldım ama sadece modern çağın bilgisayarlarına erişebiliyoruz çünkü taşıyıcının tam ölüm saatine ve konumuna ihtiyacımız var.
By the way, prepare to have your mind blown.
Bu arada, aklını kaçırmaya hazır ol.
Your mother and I took it out way out on the coast...
- Annen ve ben sahilden çıkmak için yol arıyorduk.
To do things your own way.
İşleri kendi yolunla halletmen için.
Now, I got the signal booster from your people in Vestron, so you should have eyes all the way... to the volcano.
Şimdi, Vestron'daki halkınızdan sinyal güçlendiricisi aldım, Bu yüzden yanardağın sonuna kadar gözler olmalı.
There is a transmitter on the device, but we will not have two-way communication, so I'll leave it up to your discretion.
Cihazda bir verici var, ancak iki yönlü iletişimimiz olmayacak, Bu yüzden kendi takdirine bırakacağım.
Like that penny that keeps turning up, your silly need for justice, revenge will rear its ugly head and encourage you to keep trying and eventually find a way to shut down my project.
Kapıdan kovsak bacadan gireceksin. Aptalca adalet arayışın. İntikam çirkin yüzünü gösterecek ve denemeye devam etmen için seni teşvik edecek ve sonunda projemi sonlandırmak için bir yol bulacaksın.
You all may not know this yet, but marriages often get to a point when the person who is the source of your happiness suddenly seems to be the one standing in the way of it.
Hepiniz bunu henüz bilmiyor olabilirsiniz ama evlilikler bazen öyle bir noktaya gelir ki, mutluluğunuzun kaynağı olan kişi, bir anda onun önündeki engel gibi görünür.
Skin-on-skin contact is the best way to warm your core temperature.
Çekirdek ısına yükseltmek için ten tene temas en iyi yoldur.
Well, thanks for letting me borrow your ride by the way.
Arabanızı ödünç almama izin verdiğiniz için teşekkürler.
The only way to save your baby is to find out everything we can about the enemy.
Bebeğini kurtarmak için düşman hakkında tüm bildiklerimizi toplamaktan başka çaremiz yok
Right that way, Nana, take your time.
Bu taraftan büyükanne, acelen olmasın.
Unless your dad and I can figure out a way to stop it,
Baban ve ben onu durdurmanın bir yolunu bulamazsam,
Or a solar flare. Oh, or maybe your girls found a way out after all the trouble I went to.
Ya da kızların onların başına açtığım şeylerden sonra bir çıkış yolu bulmuşlardır.
I'm your only way out.
Tek çıkış yolunuz benim.
If we were following you, have a good idea of what's in your brain, if you convey that in some way,
Eğer seni izliyorsak aklında ne olduğunu bilmemiz gerekir. Eğer onu bir şekilde aktarabilirsen...
I have a different way to cure your heart.
Kalbini tedavi etmek için başka bir yolum var.
You've got your friend next door, who sucks, by the way... hard.
Yandaki evde arkadaşın var bu arada arkadaşın gerçekten berbat.
I wanted to do that thing where you walk down the hallway, and someone else is walking the other way, and then you both lean to one side and then the other, and then you both chuckle over your shared foible.
Bir koridorda yürürken karşımdan biri gelecekti. İkimiz de önce bir tarafa doğru yönelip sonra diğer tarafa yönelecektik. Sonra ikimiz de bu komik halimize gülecektik.
Since Janet can't retrieve your file, I need to find another way to determine what kind of person you were.
Janet sistemden bilgilerini çekemediğine göre nasıl biri olduğunu belirleyebilmek için başka bir yol bulmam gerekiyor.
I've been trying to help her become a better person, and when she found out that your retirement meant that you would be tortured, she immediately tried to find a way to prevent it.
Ona daha iyi bir insan olması için yardım etmeye çalışıyordum. Emekli olduğunda işkence göreceğini öğrendiğinde bunu önlemek için hızlıca bir yol bulmaya çalıştı.
I understand your concerns, but she needs someone, and this is my way of putting things right with both of you.
Endişeni anlıyorum ama birine ihtiyacı var. İkinize yaptığım yanlışları böyle düzelteceğim.
Is this any way to greet your brother?
Abini böyle mi karşılıyorsun?
Marge, I mean this in the nicest way : your idea of fun makes me want to blow my brains out.
Marge, iyi niyetle söylüyorum eğlence anlayışın beynimi uçuruyor.
We were out drinking, and by the way, I was joking... There was some guy doodling on a napkin, and I was like,'Hey, he's drawing Muhammad,'and you fucking lost your shit, man! "
İçmeye çıktık, bu arada, şaka yaptım bir adam peçeteye çiziktiriyordu'Hey, Muhammed'i çiziyor'dedim ve sen kafayı yedin dostum! "
So, what is going on in your life, that I can berate you into fixing my way?
Hayatınla ilgili ne derdin var, anlat da kendi yöntemimle çözmeye ikna edeyim.
I think she saw something about it, on a tv show as a way to control your dog or something.
Televizyon programının tekinde, köpek eğitmede kullanıldığını görmüş galiba.
Just the way your voice sounds... It doesn't sound like a funny thing.
Sesinden anlaşıldığı kadarıyla, pek komik gibi durmuyor.
Your mom told me you were like a mother to Trudy, the way you looked after her.
Annen bana Trudy'e annelik yaptığını ona baktığını söyledi.
- I don't think I like the way you just spoke to your own client, Harvey.
Kendi müvekkilinle konuşma tarzını beğenmedim Harvey.
And your Wi-Fi is way better than my neighbor's, so I'm in.
Zaten internetin komşununkinden daha iyi durumda o yüzden kabul.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]