English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / Where you gonna go

Where you gonna go translate Turkish

600 parallel translation
- Where you gonna go?
- Nereye gideceksin?
Where you gonna go now, kid?
Şimdi nereye gideceksin, Kid?
Where you gonna go?
Nereye gideceksin?
Where you gonna go, over there?
Nereye gidiyorsunuz? Oraya mı?
- Where you gonna go?
- Birileriyle mi kalacaksın?
I mean, where you gonna go?
Nereye gideceksin yani?
So where you gonna go next, Augie?
Şimdi nereye gideceksin, Augie?
WHERE YOU GONNA GO?
Nereye gideceksin?
Where you gonna go?
- Nereye gideceksin? - Bilmiyorum.
You walk out on me, where you gonna go?
Beni terk edersen nereye gideceksin?
So, Al, where you gonna go to?
Sen nereye gideceksin, Al?
Where you gonna go with a gun at your head, huh?
Başına doğrultulmuş bir silah varken nereye gideceksin ki?
-... where you gonna go?
-... nereye gideceksin?
Now where you gonna go?
Şimdi nereye gideceksin?
So where you gonna go?
Peki nereye gitmek istiyorsun ha?
Then where you gonna go?
O zaman ne halt edeceksin?
I don't know how she feels about me, and so I'm just kind of- - I'm taking it slow, but at the same time, it's really hard'cause I really want to, you know, see where this is gonna go.
Bana olan hislerini bilmiyorum ve bu yüzden biraz ağırdan alıyor gibiyim ama aynı zamanda çok da zor çünkü gerçekten de bu işin nereye uzanacağını görmek istiyorum.
I don't know where you're aimin'to go when you leave us, Jesse, or what you plan on doin'once you get there but, whatever it is, you ain't gonna be no better off than you are now.
Nereye gideceksin ve bizi ne zaman terkedeceksin ya da gittiğin yerde ne yapacaksın, bilmiyorum, Jesse ama ne olursa olsun, şu anki durumundan daha kötü olmazsın.
Can we see all of that in four hours? We can see it five minutes where I'm gonna take you. Let's go.
- Sizi götüreceğim yerde beş dakikada görebiliriz.
No, I guess there's nothing a man like you can do, except keep on running. But no matter where you go, you're gonna run into that same fence, and it always has wire on it.
sanırım koşmaya devam etmesi dışında yapabileceğin hiçbir şey yok.
You're a little touched in the head if you think that gun's gonna get us where we don't want to go.
Eğer o silahın bizi gitmek istemediğimiz bir yere götüreceğini sanıyorsan biraz akıldan zorun olmalı.
Now, you're gonna go with him... on the plane to a faraway place where I've got friends you can live with.
Şimdi uçağa binip benim arkadaşlarımla... birlikte yaşamak için çok uzağa gideceksin.
# Now you can go where you're gonna #
# Şimdi, gideceğiniz yere gidebilirsiniz # # ama yoluma çıkmayın.
- Where are you gonna go?
- Nereye gideceksin?
Where are you gonna go?
- Nereye gideceksin?
Come on. Where are you gonna go?
Yapma, nereye gideceksin?
Where are you gonna go, Angie?
Nereye gideceksin, Angie?
WHAT ARE YOU GONNA DO WHEN YOU GET WHERE YOU GO?
Nereye gidersen git, ne iş yapacaksın?
- Because you're a fucking criminal, and you deserve to go where you're goin', and I'm gonna take you there.
- Çünkü sen pis bir suçlusun. Hapse girmeyi hak ediyorsun. Ben de seni hapse sokacağım.
Then you're gonna have to go to Flagstaff to get'em,'cause that's where your pal Mosely went.
O zaman Flagstaff'e gitmen lazım. Çünkü dostun Mosely oraya gitti.
Where are you gonna go from here?
Buradan nereye gideceksin?
Where you gonna go now?
Şimdi nereye kaçacaksın?
Now that this is over, you're gonna go to a better place... where Mom and Dad are waiting for you.
Her şey bittiğine göre Daha iyi bir yere gideceksin Anne ve babamın seni beklediği yere.
Yeah, well, where's it gonna go, you know?
Nereye gidecekti zaten?
I came here tonight because when you walked out that door... I had to see if this is where you were gonna go.
Bu gece buraya geldim çünkü, kapıdan çıktığında geleceğin yer burası mı olacak diye görmek istedim.
Where you going? I'm gonna go get Kane.
- Kane'i bulacağım.
So, basically, it's a good idea, but the only problem is... you never know exactly where your body parts are gonna go, you know?
Temelde güzel fikir, tek problem vücut parçalarının nerelere gideceğini bilememek, değil mi?
Where are you gonna go?
Nereye gideceksin?
Ha! You didn't know I'm gonna say that, did you? - Where did he go?
Hah, bunu diyeceğimi tahmin etmedin!
If you'll start out more frightened that will take you where you're gonna go.
Pardon. Daha korkmuş halde başlarsan... -... bu seni yönlendirecektir.
Where are you gonna go?
Nereye gideceksin ki?
Well, then, where are you gonna go?
Peki, o zaman, nereye gideceksin?
And then I'm gonna go to your diner, where you work. Pull up my Hanes.
Sonra restorana, çalıştığın yere gideceğim ve donumu çekeceğim.
Listen, I gotta go but I'm gonna leave her here with you, where she's safe. Because I can trust you.
Dinle, benim gitmem gerek ama onu güvende olacağı yerde, burada seninle bırakacağım, çünkü sana güvenebilirim.
Where do you think you're gonna go?
Duyuru mu?
I can't promise you where you're gonna go and if you're gonna be a star... but I guarantee that I would help you get into the school... that would be best for you.
Sana nereye gideceğini söyleyemem veya bir yıldız olacağının sözünü veremem... ancak sana, senin için en iyi olacak okula girmene... yardımcı olacağımın garantisi verebilirim.
" No matter where you go, it's what you have in your heart... that you're gonna go somewhere.'"
" gidersen git, mutlaka bir yere varacağın... kalbinde yazılı.'" dedim.
Where the hell do you think you're gonna go?
Nereye gideceğini sanıyorsun?
You're gonna be just fine. - Where your father go?
Baban nereye gitti?
You got any ideas about where you're gonna go to college yet?
Üniversitede nereye gideceğin konusunda fikrin var mı?
So, Lucy, have you and Peter decided where you ´ re gonna go on your honeymoon?
Peki, Lucy, Sen ve Peter balayında nereye gitmek istediğinize karar vermiş miydiniz?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]